Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Seni görmediğim günler bir çakır diken büyüyor gözbebeklerimde Bir çocuk ağlaması başlıyor, kulaklarımda uzun uzun Ellerim bir yerlere yapışıyor, kurtaramıyorum Ya ayaklarım, o benim zavallı ayaklarım Öyle şaşkın, öyle kararsız, öyle çaresiz ki Seni görmediğim günler Karanlıktayım, katran gecelerdeyim Cehennem misali bir yerdeyim Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse İşte öyleyim"
Mantık kuvveti dedim de aklıma bir deli geldi. Ben size asıl onu anlatacaktım ... Ben bu deliyi Anadolu köylerinden birinde görmüştüm. Ölümün çaresini bulduğuna emindi bu adamcağız. Nasıl Belediye beş sene de şehrin imar çaresini bulmuşsa, o da, mantık kuvvetiyle ölümün çaresini bulmuş işte! Her akşam köyün kahvesine gelir : - Dinleyin beni ey ümmet-i Muhammet, derdi. Ben ölümün çaresini buldum ... Tecrübe var, izan var. Bakın hele dünyaya. Her ekmek yiyen ölmüş. Öyleyse, ölmemek için ekmek yememeli!.. Sonra ... Su içenler ölmüş. Su içmemeli!.. Patlıcan, biber, domates yiyenler de ölmüş. Patlıcan, biber, domates de yemeyiniz!.. Yatan ölmüş. Yatmamalı!.. Oturan ölmüş. Oturmamalı!.. Uyuyan ölmüş. Uyumamalı ... Yürüyen de ölmüş ... Yürümemeli!.. Tecrübe var, izan var, mantık var. .. Dünyaya her gelen, anasının karnından her çıkan, her doğan ölmüş ... Dünyaya gelmemeli, anasının karnından çıkma­malı, doğmamalı!.. Gördün mü ölümün çaresini!.. Vallah da, billah da, bu dediklerimi yaparsanız ölmezsiniz!.. Tecrübe var, izan var, mantık var yahu!.. Görüyorsun ya, iki gözüm, deli deyip geçmeyelim, herifçioğlu ölümün çaresini nasıl bulmuş ... Bana kalırsa, efendiciğim, tecrübe var, izan var, mantık var, yalnız ölüm için değil, daha birçok nesneler için, delinin sözünü dinlerseniz, başınız rahat eder alimallah ...
Reklam
Sevdiğini övmekten karşındakini bıknrmadıysan Bence sen hiç sevmemişsin. Ya da aşkımın bana yapnrdığı gibi, Birden kaçıp gitmediysen, Hiç sevmemişsin bence sen.
Ya nasıl ayırırız yıldızları Kim geçiş izni verecek rüzgâra Bu tarifsiz ayrılığı güneşe kim Yağmura kim kuşlara kim öğretecek?..
"Korkunç bir şey bu" dedim, rengim uçmustu;çevredeki insanların benden aşağı kalır yanı yoktu. "Cesaretini yitirme sakın," dedi sık sık söyleşdiğim adam ve manzarayı serinkanlllilla izlemeyi sürdürdü,kendini gerçekten de sırf bir gözlemci diye görür gibiydi."Ne mutsuzluğa kapıl, ne de fazla sevin. Çünkü bu dev anestezi iyilik de, kötülük de bambaşka, öyle dünyanın bulmayı umduğu türden değil." "Nasıl olur canım!" diye bağırdım sözünü keserek. "Her şey yok olup gitmedi mi sanki? Şu ölümlü dünyada insana ya da Tanri'y özgü her şeyimizi yalayıp yatmadı mi, eritip tükenmedi mi bu ateş? Yanmaya gelir her şey atılmadı mi onun içine? Tatil sabah bir köz ve kül yığınından iyi ya da kötü ne olacak ki bize?" "Bir sey kalacagından kuşkun olmasın," dedi ağır başlı dostum. " Yarın sabah ya da ateş her ne vakit sonerse buraya gel bak; şeylerin ortasına atıldığını gördüğün şeyler içinde gerçekten değerli olan ne varsa kullerin arasında bulacaksın. Güven bana, yarının dünyası yeniden zenginleşecek bugünün dünyasının fırlatıp attığı altın ve elmaslarla.Bir doğruluk ne yok olup gider ne de çok altında kalır küllerin;bir yolunu bulup kendini gösterir.
Sayfa 79 - Kırmızı KediKitabı okudu
Aşkı aramadan evvel, düşün bir, Ya benden nasıl bir aşık olur ?
Reklam
"Sen benim nişanlımsın. Kai'nin değil. Başkasının değil. Ne kadar yakışıklı olduğu ya da nasıl bir aksanla konuştuğu sikimde değil. Sen benimsin ve başka hiç kimse..." Her kelimemle birlikte dudaklarım onunkilere değiyordu. "...benim olana dokunamaz."
Sayfa 127 - Dante RussoKitabı okuyor
rüzgâr da koşar nasıl sever misiniz ya kimbilir hangi sevincin hangi gerçeğin çiçeği göz nuru hangi hangi geleceğin ağacı gelir dize
Öyle ya, büyük duygular aşağılık, küçük, yüzeysel bir topluma nasıl bağdaşır?
Sayfa 282 - KarıncaKitabı okudu
Deneyimlenmeyen Şeye Dair Çıkarımlar
Mesela ahbabınız Bay Jones'u yolda yürürken gördüğünüzü söyleyebilirsiniz, fakat söylemeye hakkınız olanın çok ötesine geçmektir bu. Durağan bir arkaplanda bir yandan öbür yana uzanan art arda sıralanmış renkli benekler görürsünüz. Bu benekler, bir Pavlov şartlı refleksi vasıtasıyla zihninize "Jones" kelimesini getirir ve böylece
Reklam
Karma yasası insanların ne ekerlerse onu biçecekle­rini söyler. Karma özünde iyi ya da kötü her bir düşüncenin ya da hareketin, insanın bir sonraki yaşamında nasıl doğacağının belir­lenmesinde rol oynayacağını ifade eden bir adalet yasasıdır.
Kendimi anlamakta çok zorlanırken, kendime karşı samimi değilken, kendimle hiçbir şekilde senli benli konuşamazken kalkıp başkalarının düşünce yapısını anlamaya çalışmak nasıl olacaktı? Ama, diye düşündüm, kendime giden yol ya başkalarından geçiyorsa?
Empati
Bir pazar sabahı New York metrosunda başımdan geçen küçük çaplı bir paradigma değişimini hatırlıyorum. Herkes sessizce oturuyordu. Birtakım insanlar gazete okuyordu, bazıları düşüncelere dalmış, bazıları da gözlerini kapatmış, dinleniyordu. Sakin ve huzurlu bir ortamdı. Sonra birdenbire, bir adam çocuklarıyla birlikte vagona bindi. Çocuklar o
Belki de olduğu yerde mutludur. Belki de palavra değildir bütün o şeyler. Belki meleklerin yanındadır ya da uyuyordur. Uyuyorsa eğer.. acaba nasıl bir şeyi uyandıracağını biliyor musun?
Sayfa 305Kitabı okudu
“Acaba başkalarının ruhuna yuvalanma alışkanlığımdan mıdır, kendimi onların gördüğü gibi ya da beni fark etseler görecekleri gibi görmem? Herhalde. Beni sahiden tanımış olsalar ne hissedeceklerini anladığım andan itibaren, gerçekten böyle hissediyorlarmış, nasıl hissettiklerini de şimdi, şu anda ifade ediyorlarmış gibi oluyor her şey. İnsanlarla yârenlik etmek benim için bir azap. Başkalarını kendimde taşıdığım için, uzaktayken bile, gene de görüşmeye mecburum onlarla. Yapayalnızım, kalabalıklarca kuşatılmışım. Kendim dışında kaçabileceğim hiçbir yer yok.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.