"Tükürdüğün kuyunun, gün gelir bir damla suyuna muhtac olursun da, o kuyu yine de senden suyunu esirgemez. Çünkü zamanla şunu net olarak anlarsın ki,
"Bazı insanlar isterseler de kötü, bazıları ise isteseler de iyi olamazlar."
İnsanlar en iyi üçkağıtların kurbanlara hissettirmeden yapılanlar olduğunu iddia ederler. Tam bir saçmalık. O insanlar çok fazla film seyrediyor. Aslına bakarsan gerçek ahmaklar her zaman kandırıldıklarını bilirler ama engel olmak için hiçbir şey yapamazlar çünkü doğuştan ahmaktırlar.
Niçin İngiltere'nin bir dünya imparatorluğu olduğunu sorgulamak gerçekte son derece yersizdir. Yalnızca Gertrude Bell örneği esas alınarak değerlendirilse bile bu denli donanımlı, iyi eğitimli ve ülkelerinin çıkarları için büyük idealler peşinde koşan insanların varlığı, böyle bir sorgulamaya karşı verilecek en açık cevap olacaktır. İngiltere Gertrude Bell ayarında veya daha üstün özelliklerde yüzlerce kadın ve erkek yetiştirmiştir. Kapalı toplumların benzer özelliklerde yetiştirdiği insan sayısı kaç tanedir acaba? Ve böyle insanlar o toplumlarda hiç var olmuş mudur? Bu orulara verilecek cevaplar iki toplum arasındaki farklı yapıyı daha net bir şekilde ortaya koyacaktır.
İnsanların çok çok hızlı okumasını sağlayabilir miyiz sorusunu cevaplamak için yıllarca uğraş veren biliminsanları olmuş. Bunun mümkün olduğu, ama her zaman bir bedeli olduğu ortaya çıkmış. Sıradan insanları çok daha hızlı okuma yapabilir hale getirmiş bu ekipler; biraz eğitim ve pratikle oluyormuş bu iş. Gözlerini kelimelerin üstünde hızla gezdirip gördüklerinin bir kısmını akılda tutabiliyorlannış. Ama sonrasında okudukları şey hakkında test
edildiklerinde, ne kadar hızlı okudularsa o kadar az şey anladıkları ortaya çıkmış. Hızın artması anlayışın azalması anlamına geliyormuş. Sonrasında profesyonel hızlı okuyucuları inceleyen bilim insanları, biz den bariz daha iyi durumda olsalar da aynı şeyin bu insanlar için de geçerli olduğunu öğrenmiş.
Bir yanımızın hep şöyle düşündüğünü
söyledi:
"Bir şeyler daha satın alırsam, o Mercedes'i alırsam, o dört garajlı evi alırsam, dışarıdan bakan insanlar iyi durumda olduğumu
düşünecek, ben de kendimi mutlu olmaya ikna edebileceğim."
" Meditasyona En Büyük Öğretmen denilir ve bu şanlı isim ona boşuna verilmemiştir. Meditasyon zihniniz için soğuk bir duş gibidir. Onu yıkar, temizler, kendine getirir. Bu sayede algılarınız açılır, anlayış kapasiteniz artar ve zihniniz daha esnek bir hale gelir. Zamanla kalbinizdeki sevgi ve şefkat ortaya çıkar, mükemmel bir ebeveyn veya
❀ ... benzetmeleri Peygamber Efendimiz de yapmıştır. Bir hadis-i şerîfinde İslâmiyet'i "bol yağmur"a benzetmiş, insanları da yağmurdan istifade etmelerine veya başkalarına faydalı olmalarına göre üç kısma ayırmıştır:
1– Bazı insanlar, iyicinstoprak gibidir.
O toprak yağmur suyunu emer ve bol bitki verir.
Ondan da bütün yaratılmışlar faydalanır.
2– Bazıları da killitoprak gibidir.
Killi toprak yağmur suyunu içine çekmez, fakat o
suyu üstünde tutar.
Diğer bir söyleyişle yağmurdan kendisi faydalanmaz,
ama ondan başkalarını faydalandırır.
3– Üçüncü kısım insanlar ise kaygantoprak gibidir.
Bu tür toprak, yağmur suyundan hem kendisi
faydalanmaz hem de başkalarını faydalandırmaz.
Buhârî, İlim, 20, nr. 79, Müslim, Fezâil, 15, nr. 2282.Kitabı okuyor
“Ümit mi? Ümit kötülüklerin en büyüğüdür!” Nietzche haykırıyordu artık. “İnsanca,Pek İnsanca adlı kitabımda,Pandora’nın kutusu açıldığından ve Zeus’un oraya yerleştirdiği kötülükler insanların dünyasına saçıldığında hiç kimsenin farkında olmadığı son bir kötülük kalacak;o da ümittir,demiştim. O zamandan bu yana insanlar o kutunun içindeki ümidin iyi bir şey olduğu yanılgısı içindeler. Ama Zeus’un insanın eziyet çekmeye devam etmesi arzusunu unutup gittik. Ümit kötülüklerin en büyüğüdür çünkü eziyeti uzatır.”
Nerde biri ötekine 'senin hakkında iyi şeyler düşünüyorum, biz birlikte vs.’ diyorsa , o zaman dikkatli olmak gerekir; çünkü insanlar melek değildir ve insan oldukları için her şeyden önce kendilerini düşünürler.
""Hangi yüzyılda olursa olsun, samimiyet ve doğallık, dürüstlük, her zaman iyi karşılanmış ve kabul görmüştür. Gerçekten çıkar gütmeden çalışan insanların özgürlüğü pek az kuşkuludur ve daha çok kabul görür. Bu insanlar, Hyperides'in sert konuşma üslubundan yakınan Atinalılara verdiği cevabı kendi hesaplarına yazabilirler: "Beyler, siz bana özgür olup olmadığımı sormayın, benim hiçbir şey beklemeden ve kendim için hiçbir şey istemeden özgür olup olmadığıma bakın." Benim özgürlüğüm, beni sağlamlığıyla iki yüzlülük suçlamalarından -ne kadar tatsız, üzücü ve can sıkıcı olsa da, her şeyi herkesin yüzüne karşı söylemişimdir ve söylerim, arkalarından konuşmam- kurtarmış, aynı zamanda belli bir doğallık ve rahatlık vermiştir bana. Bir iş yaparken o işi yapmaktan başka bir şey düşünmem ve uzun vadeli projelerle işim olmaz; her işin kendi amacı vardır; hedefine ulaşabilirse ulaşır.""
İnsanlar sizin suskunluğunuzun üzerine daha iyi olasınız diye gitmezler. Onlarınki kimsenin işine yaramayacak kötücül bir meraktır. O merak, kendilerinin daha iyi durumda olduklarını görüp rahatladıklarında nihayete erer Bir tecavüzden farksızdır.
Yaşar Kemal’in Demirciler Çarşısı Cinayeti kitabının başında söylediği gibi, “O iyi insanlar, o güzel atlara bindiler çekip gittiler” sözünü yoğun bir şekilde hissediyor insan bazen.
Biz ayna olmayan tarafından dünyaya bakıyoruz ama bize bakanlar içeriyi göremiyorlar. Biz zannediyoruz ki bizim gördüklerimizi, hissettiklerimizi herkes biliyor, hissediyor. Halbuki seni yakından tanıyan az sayıdaki insanın birçoğu seni problemsiz, sıkıntısız, belki de hayatı umursamayan birisi olarak görüyor.
Hatta belki diğer insanlar senin hakkında, ne kadar da mutlu, keşke ben de onun gibi olabilsem diye düşünüyor.
İçinde ne yaşadığını bilmiyor, belki de aklının ucundan dahi geçmiyor senin yaşadığın ya da hissettiğin şeyler, o sadece senin dışarı yansıttığını biliyor. İnsanlar birbirine benzer problemler yaşıyor aslında.
Yüzyıllar, bin yıllar geçti dünya kurulalı ama insanlar hala belirsiz bir yarına inanarak çocuk yapıyorlar, çocuklarının kendilerinden daha iyi bir yaşam süreceğini umarak.O daha iyi yaşam da, topu topu boktan bir kaloriferli evse…