Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sayın bayım, yaşamınızın sekiz günün ardından son bulacağını üzülerek bildiririm, bu kararı geri döndürmenin ya da kalan süreyi uzatmanın imkanı bulunmamaktadır, kalan sürenizi olabildiğince iyi değerlendiriniz, sadık hizmetkârınız, ölüm."
“İstesem de istemesem de, ben bu “1Q84”teyim. Benim bildiğim 1984 artık yok. Şimdi 1Q84 yılındayız. Hava değişti, manzara değişti. Ben bu soru işareti ekli dünyanın haline, olabildiğince çabuk ayak uydurmak zorundayım. Yeni bir ormana bırakılmış bir hayvanla aynı durumdayım. Kendimi koruyup, hayatta kalabilmek için o yerin kurallarını bir an önce özümsemeli, uyum sağlamalıyım.”
Reklam
Alınan her solukta içimize sızmaya çalışan ölümü savuşturur, böylece her saniye onunla savaşırız; ayrıca daha uzun aralarla yediğimiz her öğünle, uyuduğumuz her uykuyla, kendimizi her ısıtmamızla ölümü dışarı atarız. Gene de sonunda ölüm yener; çünkü doğmakla onun pençesine düşeriz. O, yutmadan önce avıyla birazcık oynar yalnızca. Gene de büyük bir özenle, kendimizi vererek, olabildiğince uzun süre yaşamı sürdürürüz. Tıpkı patlayacağını kesinlikle bile bile bir sabun köpüğünü olabildiğince uzun süre, olabildiğince üfleyip elimizden geldiğince şişirir gibi.
Bir sigara yakıp balkona çıktım . Kendimi olabildiğince sarkıtıp , yağmurla tokalaştım . -doktorlar benim içi ; balkon , pencere gibi yüksek yerlerin , kesici-delici aletlerin ve babaannemin kalp ilaçlarının tehlikeli olduğundan bahsederler-
"İnsan bir şeyin olabildiğince gerçeğe uygun olmasını, aynı zamanda da resmetmeye kalkıştığı nesneyi yalnızca örneklemenin ötesinde, derinden kışkırtıcı ya da duyum alanlarının kilitlerini derinden çözücü olmasını istemez mi? Zaten sanat bundan ibaret değil midir?
Destek yayınlarıKitabı okudu
Günün birinde, sizin Flaubert'le ilgili olarak yaptığınız tanıtma çalışmasının birinin sizinle ilgili olarak yapılabileceği ihtimali biraz korkutmuyor mu sizi?" diye bir soru sorulur kendisine. "Tersine, memnun eder beni böyle bir çalışma," diye cevap verir bu soruya Sartre. "Her yazar gibi ben de saklanıyorum. Aynı zamanda toplum içinde yaşayan biriyim ben, ve insanlar hakkımda istediklerini düşünebilirler, kötü şeyler de düşünebilirler..." "Gelecek kuşakların yargısından hiç korkmuyor musunuz?" "Hiç korkmuyorum. Hakkımda iyi şeyler söyleneceğine inandığımdan değil, ama beni yargılamalarını isterim. Mektuplarımı, kişisel yaşamımla ilgili belgeleri yok etmeyi düşünmeyeceğim kesinlikle. Bunların hepsi görülecek. Gelecek kuşaklar-eğer ilgilenirlerse benimle- beni olabildiğince açık biri olarak tanırlarsa (benim Flaubert'i görebildiğim gibi) ne mutlu!"
Reklam
Kimi insanlar, kimi sesleriyle geçip gidiyordu gerçekten de içimizden. Kimi insanlar bizim için, öncelikle bizim için yerlerine, o yerlere gidebiliyordu... Bu duyguya inanmak zorundaydık. Durup dururken hatırlayabileceklerimizden, o yerlerden olabildiğince uzaklaşmak için, başka yerlere yürüdüğümüzü, yürüyebileceğimizi görmek zorundaydık.
"Ben," dedi Charlotte, "Jane'e tüm kalbimle başarı- lar diliyorum; bence onunla yarın evlense mutlu olma ihtimali karakterini bir yıl boyunca inceledikten sonra evlenmesiyle aynı olacaktır. Evlilikte mutluluk tamamen şansa bağlı. Tarafların önceden birbirlerinin huyunu bil- mesi ya da birbirine benzemesi saadet ihtimalini zerre artırmıyor. Sonrasında birbirlerine hiç benzememek için hep ellerinden geleni yaptıkları için yeterince sıkıntı ya- şıyorlar; hayatını birlikte geçireceğin kişinin kusurlarını olabildiğince az bilmek çok daha iyi."
Sakın insanlara bağlanma ve tanıştıklarına karşı olabildiğince az şey hissetmeye çalış. Yoksa yavaş yavaş aklını yitirirsin..."
Madem ki biz batmakta olan bir gemiye zincirlenmiş lanetli bir ırkız, madem ki bütün bunlar kötü bir şaka, hiç olmazsa bize düşeni yapalım; hapishane arkadaşlarımızın acılarını azaltalım; zindanı çiçeklerle ve yastıklarla donatalım; olabildiğince iyi davranalım.
Reklam
El taşı olabildiğince sıkı kavrar. Daha da uzağa fırlatabilmek için sıkıca kavrar taşı. Ama o kadar uzağa da götürür yol.
Sayfa 31 - OlympiaKitabı okudu
Yataktan çıkması için küçücük bir umut ışığı bile olsa, bunu göze almanın en akıllıca şey olduğunu geçirdi aklından. Fakat aynı zamanda sakin, olabildiğince sakın düşünmenin çaresizce karar vermekten çok daha iyi olduğunu arada bir düşünmeyi de ihmal etmiyordu.
••• Hepimizin, olabildiğince çabuk uykuya dalarak kaçmaya çalıştığı bir vicdan azabı var. •••
Sayfa 16 - Zeplin Yayınları
İnsan ancak olabildiğince az yalan söylediğinde olabildiğince az yalan söylemiş olur; yoksa olabildiğince az yalan söyleme fırsatını bulduğunda değil.
Birinci paragraf yanlış. Diğer ikisi doğru. Anlamlandırma Felsefenin işi
Bilim, doğayı anlamlandırma felsefesidir. Bilim, doğanın olabildiğince yalın bir edebiyatla anlatılması işidir. Canlıları, doğayı anlamada ve anlamlandırmada, bilimsel çıkarımlara, araştırmalara güveniriz.
Sayfa 725 - Evrensel Basım YayınKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.