Yıllar sonra birer kurmay subay olarak Selânik’te bulunduğumuz zaman her iki okulu da birlikte ziyaret etmiştik. Mahalle mektebinin kapısında koskoca bir kilit vardı. Anlaşılan kapanmıştı. Mustafa Kemal:
— isabet olmuş.
Dedi.
Çocukluğundan beri tek bir tutkusu vardı Batıhan'ın... Basketbol
Basketbol topunu elinden düşürmeden büyümüş, çocukluğundan beri birçok takımın yıldızı olmuş, tam gerçek bir kariyer adımı atmış ve büyük bir takım ile görüşmeye başlamıştı ki bir gece antrenmanında sahada bir kaza yaşadı. Hastaneye gidişini, doktorun onu hayallerine giden yoldan alıkoyacak olan o cümlesini dün gibi hatırlıyordu.
"Sol dizinize giden çapraz bağlarında kopma var... "
Bu, basketbolda ciddi bir sakatlıktı ve Batıhan'ı neredeyse bir yıl boyunca sahalardan uzak tutabilecek bir sakatlıktı.
Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar. O kalplerde olanı çok iyi bilir. (6)
Bilin ki Allah, ölmüş toprağa yeniden hayat verir. Şüphesiz biz düşünesiniz diye delilleri bir bir açıklamışızdır. (17)
Kültürümüz ölmüş, doğamız ölmüş, insanımız yozlaşmış, yabancılaşmış... Ve aralarında incir çekirdeğini doldurmayan sözümona düşünceler... Ve ondan sonra biribirlerinin yüzüne, insanlığın yüzüne nasıl bakacaklar, çocuklarının yüzüne bakabilecekler mi? İşte bir gün bu insanları da yazmak isterim.
Eğer mutlak iyiyse ondan neden korkalım? Eğer mutlak bilgeyse neden geleceğimiz için kaygılanalım? Eğer her şeye vakıfsa neden ona ihtiyaçlarımızı belirtelim ve dualarımızla bıktıralım? Eğer her yerdeyse neden adına tapınaklar dikelim? Eğer adilse neden zayıflıklarıyla yarattığı mahlukatı cezalandıracağından korkalım? Eğer bağışlayıcıysa ne diye bu zayıflıkları yenmeye çalışalım? Eğer her şeye muktedirse ona nasıl hakaret edelim, nasıl direnelim? Eğer mantıklıysa körlere veya mantıksız olma özgürlüğü bahşettiği kullarına neden kızsın? Eğer değişmez ise ne hakla hükmünü değiştirebiliyormuş gibi yapalım? Eğer aklımız ermeyecekse neden anlamaya uğraşalım?
EĞER SÖZÜNÜ SÖYLEDİYSE EVREN NEDEN İKNA OLMUŞ DEĞİL? Eğer Tanrıyı bilmek en önemli şeyse neden en bariz ve net bilgi bu değil?
"Huzûz-ı nefsi terk et, ver hukûku, Hakk perest ol ki, Dû âlemdir haram ol şahsa ki, ol olmuş hakkanî.”
"Nefse hakkından fazla vermeyi terk et. Hakkını ver ve Hakk'a ibadet edici ol. Hakk'a mensup olanlara iki âlem (dünya ve âhiret) haram olmuştur."
Klasik savaşta yenilen bir grubun/toplumun, yeniden kendini toparlayıp ayağa kalması mümkün olabilir ama psikolojik savaşta kaybetmiş, zihinleri esir olmuş kişi ve kitlelerin özgürleşmeleri mümkün değildir.