Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aklı hep ölümde olanlar hayatın bırakın ayrıntılarını, ana hatlarını bile kavrayamaz. Hayata hep son durakta. bütün yolcular indikten sonra katılmaya hazırlanırlar, Ve hiçbir şeye şahit olmadan, hiçbir şeyi yaşayamadan ölüp giderler.
Aşk
Hayatın ciddi bir iş olduğunu, doğumda ölümde büyüklükler gizlendiğini, aşkın faniliğini yenmeye, beden toprağını ölmez tanrı cevheri haline getirmeye davranan bir özleme atılış olduğunu hiç düşündün mü idi? İşte kendi kendinden korkuyorsun. Görüyorsun ki aşk, senin damarlarını tutuşturup kemiğini iliğini erittikten sonra temele dayandı. Bu buhrana daha ne kadar göğüs gerebilirsin, iki gün mü iki ay mı?
Reklam
“Yaşadığım onca şeyden sonra bir de rahat ölüm istiyorum ya, kendime gülüyorum. Sanki her şey yolundaymış gibi, bir de ölümde rahatlık istiyorum.."
Doğan KitapKitabı okudu
Yaşadığım onca şeyden sonra bir de rahat ölüm istiyorum ya, kendime gülüyorum. Sanki her şey yolundaymış gibi, bir de ölümde bile rahatlık istiyorum.
Doğan KitapKitabı okudu
Ez ji vê Bê Bava Sîya Te Diqeherim Wexta Kû bi tere Dimeşe Çima Ne Ezim. Ez ji sîya te bêhtir Dişibim te Û ne Çahwê wî hene kû li Bejn u Bala te Binhêre Û ne jî Ziman Sebeb Çîye Tû bi Xwe'ra Digerînî hiiiiiii... Belkîm Tû bê je min tû nexweşî, Raste, Tû neba Ez ne nexweş bûm Û min zikreşî neda Sîya tû kesî Helbet ezê Textorek bûma Ji yekî
"Ben yazı yazmaya, hiçbir şey yazamayacağımı anlatmak için birtakım betikler yazarak başladım; diyecek, ya da yazacak bir şeyim olduğu vakit, en çok bu benim için imkansız oluyordu. Hiçbir zaman bir düşüncem olmadı benim. Yetmişer sayfalık iki küçük betiğim hep o her türlü düşünceden uzak, o büyük, o yerleşmiş, o yöresel yokluk, hiçbir
Reklam
Ebû Osman Hazretleri:
"Ey (son derece affeden) Afüvv! Hayatta da affını isterim, ölümde de affını isterim kabirlerde de affını isterim. Kabirden çıkışta da affını isterim, amel defterleri uçuşurken de affını isterim. Kıyamette de affını isterim, hesap münakaşasında da affını isterim. Sırattan geçerken de affını isterim, mizanda da affını isterim, tüm hallerde de affını isterim. Ey (son derece affeden) Afüvv! Ben daima Senin affını isterim." derdi. Vefatından birkaç gün sonra, mânâ âleminde görüldüğünde, kendisine: "Dünyadaki amellerinden hangisi ile faydalandın? denildi. O da: "Affını isterim! Affını isterim!" sözümle." diye cevap verdi.
Oğul, oğul Kırat yoruldu. Şimdi tut onu, başından çekerek yarım saat gezdir. Sonra sula, sonra yem ver. Ondan sonra tımar et. Benden sana öğüt ki nerede olursan ol, ister harpte, ister ölümde, ister kırk günlük açlıkta ol, istersen yorgunluktan öl, uykusuzluktan ayakta duramaz ol, ama kendine bakmayacaksın illa Kırat'a bakacak, onun her hacetini görecek, ondan sonra kendine bakacaksın. Nazlı bir çocuğa bakar gibi bakacaksın ki, Kırat sana kardeş olsun.
Birdenbire genç kız hayattan duyduğu nefret ve bezginliği o kadar etkili bir şekilde anlattı ki elemlenerek dinleyen Macit acı acı: - Ya aşk? .. dedi. - Aşk mı? Ve genç kız bir hayali gözünde canlandırmak istercesine gözlerini kısıp ağır ağır ilave etti: - Evet, o, bir o var! Fakat aşk insanlığın saadetini üstlenir mi zannediyorsunuz?
Sayfa 45
Görmediğinizi düşünün, kapatın gözlerinizi" dedi, hepsi kapattılar. "Hiçbir şey yok, sadece karanlık... sonra duy madığınızı ekleyin buna. Sessizlik... çıt yok. Hiçbir şey duymu yorsunuz... Sonra koku almadığınızı... ve dokunsanız da, size dokunsalar da hissetmediğinizi... Yani beş duyunuzla hiçbir şeyi fark etmediğinizi düşünün... Sessiz bir karanlıkta hissiz bir şekilde belki de ölümde gibi... ama yine de varsınız, çünkü düşünü yorsunuz. İnsan nefes aldığı, gördüğü, tattığı için değil düşündüğü için var. Düşündüğü için var olan bir varlık düşündüğü için asla cezalandırılmamalı."
Sayfa 143Kitabı okudu
Reklam
Nietzsche’den sonra Sartre biraz ağır oldu sanırım.
Partiye girme kararı vermeden önce öyle korkunç bir yalnızlık duyuyordum ki, canıma kıymayı bile düşünmüştüm. Bundan cayma nedenim, ölümümden kimsenin ama hiç kimsenin duygulanmayacağını ve ölümde, yaşamdakinden daha yalnız olacağımı düşünmemedir.”
“Aslında bir ara nasıl bir son olduğunu düşünüp ölümden korkuyordum. Aklıma geldikçe, tüylerim diken diken oluyordu. Biliyordum yanmanın ne olduğunu, biliyordum idamın ne olduğunu ama acısını kestiremiyordum, hâlâ da kestiremiyorum. Çünkü yaşadığım onca şeyden sonra bir de rahat ölüm istiyorum ya, kendime gülüyorum. Sanki her şey yolundaymış gibi, bir de ölümde bile rahatlık istiyorum…”
Bir ilişkiyi bitirmek, ai­lede bir ölümün yaşanmasına çok benzer. Bu da umutlarınızın, yaşam biçiminizin ve bir çiftin parçası olarak kendinizi algılama biçiminizin ölümüdür. Her ölümde olduğu gibi bunun da yası­nın tutulması gerekir. Bu yası tutmazsanız, daha sonra size mu­sallat olmak üzere geri dönecektir. Bu yasın, iyileşmenin ayrıl­maz bir parçası olduğunun farkına varın. Bağırın, ağlayın, çığ­lık atın, yastığınızı yumrukların ve en önemlisi, bulabildiğiniz tüm desteği, huzur ve arkadaşlığı etrafınızda toplayın. Unutma­yın, ihtiyacınız olduğunda yardım için başkalarına ulaşmak bir güç, kötü bir dönemden geçerken sizi azarlayan eski iç seslere teslim olmaksa zayıflıktır.
Kendi kendine onu içinde bulunduğu bu uçuruma gönderenin Tanrı'nın gazabı değil, insanların kini olduğunu söylüyor, bu meçhul kişileri ateşli hayalgücünün aklına getirdiği tüm işkencelere mahkûm ediyor ve en korkunç işkencelerin onlara hafif ve kısa geleceğini düşünüyordu çünkü işkenceden sonra ölüm geliyordu ve ölümde sükûnet olmasa da, en azından sükûnete benzeyen bir duyarsızlık vardı.
Sayfa 155 - I. Cilt
958 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.