Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
sohrap sepehri/suyun ayak sesi
youtube.com/watch?v=4jqd3NF... annemin sessiz geceleri için! kaşan şehrindenim fena sayılmaz halim, bir lokma ekmeğim var, biraz aklım, iğne ucu kadar da zevkim.
Sonsuzluk, geride iyi bir isim bırakmaktır. Ölümden sonra hayırla anılanlar ölümsüzdür. Ey büyük Sultan! Güzel yaratılmış bir yüz, süse muhtaç değildir. Erdemliler ister övsün isterse yersinler seni, hiç önemi yok!
Sayfa 24 - Lacivert yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Ne zaman bir kitap açıp okusan bir ağaç gülümser ölümden sonra yaşam olduğunu bilen.
Sayfa 219Kitabı okudu
"sevgilim, önce ölümden, sonra senden doğdum ben." çiçeksiz kapı • şükrü erbaş
Kim gençliğinde öğrenmezse,yaşlılıkta hiçbir bilgisi olamaz. Kim yaşlılığında öğretmezse, ölümden sonra hiçbir anı bırakmaz.
Mahcubiyet ateşi...
Dünyada nice işler işlersin ki: Tenhada kimse görmez! dersin. Veya o iş nefsine hoş ge­lir: Bunda ne suç var ki? dersin. Ya da o işi sana şeytan güzel gösterir, kötülüğünü örter. Ama ölümden sonra su­çun meydana çıkınca mahcubiyet ateşi seni saracak, şid­detli bir azapla uzun süren bir mihnete uğratacaktır.
Sayfa 154 - Sağlam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
536 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
Alıntılar: #29687424 #29687468 #29793614 #29793639 #29866448 #29980920 #29981142 #29981257 #29981315 #30088988 #30089014 #30089049 #30089107 #30089188 #30089400 #30089507 #30089751 #30090333 NEREDEN GELDİK? NEREYE GİDİYORUZ? Düşünen insanlar için bu iki temel soru, insanlığı binlerce yıldır meşgul eder.Ancak bu sorulara hiçbir zaman, herkese
Başlangıç
BaşlangıçDan Brown · Altın Kitaplar · 201722,3bin okunma
Ben bir hümanistim ve o da şu anlama geliyor: ölümden sonra herhangi bir ödül veya ceza beklentim olmaksızın hayatta doğru ve dürüst davranmaya çalıştım.
Sayfa 12 - April Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
Felsefeyle tanışmanın yolu bazı felsefi sorular sormaktan geçer: Dünya nasıl yaratıldı? Olan bitenin ardında bir güç ve bir anlam var mı? Ölümden sonra bir hayat var mı? Niye böyle sorular sormalıyız aslında? Hepsinden önemlisi: nasıl yaşamalıyız? Bu türden sorular çağlar boyunca insanları meşgul etti. İnsanın ne olduğunu, dünyanın nasıl oluştuğunu sorgulamamış hiçbir uygarlık bilmiyoruz. Aslında sorabileceğimiz çok da fazla felsefi soru yok. Bu sorulardan en önemlilerini sorduk bile. Ancak tarih, sorduğumuz her soruya pek çok değişik cevap verildiğini gösteriyor.
31.05.2018 - Annekafası Anlatıyor
Allah aşkıyla yanan bir derviş, O'nun en değerli katında kendine yer edinebilmek için zikir çeker ve her saniyesini ibadet ederek geçirirmiş. Kendini bulma yolunda, gözleri kapalı ve çıplak ayaklarla yürüyen genç yanına yaklaştığında, bir şeyler sorup zamanını çalacak da daha az zikir çekecek diye çok sinirlenmiş ona. O'nun aşkıyla yanıp tutuşan,
Reklam
(...) Ve elbette lale doğuludur, Hıristiyanlık kadar, Musevilik kadar, İslamiyet kadar doğuludur yani... Lale utangaçtır, taze bir gelin kadar, iltifat görmüş bir nazenin kadar utangaç yani... Lale altı yaprağıyla hercaidir, batılar ve kuzeyler kadar, alt veya üstler kadar... Lale sabr u sebatın, ölümden sonra dirilmenin adıdır yani, ekim mevsiminde ekilip nisan mevsiminde açacak kadar... Lalenin serancamı necip Türk milletinin tarihi sayılır yani; ikisininde zaman atlasında yaptıkları yolculuklar sanki örtüşmektedir. Türk milleti de tıpkı lale gibi taşralı olarak nitelendirilmiştir yani. Çünkü o kırda, bozkırda yaşar. Ancak bozkırın tahakkümü onun elindedir. Yani bozkırda söz sahibi odur. Dolayısıyla oranın sultanıdır.Şehre geldiğinde yani, taşralı olarak nitelendirildiği için kabul görmez ve oradan uzaklaştırılmak istenir. Çünkü şehirde yaşananlara göre yani, medeniyetten bihaber olan Türkler buraya yaraşık değillerdir. Tıpkı kırların çiçeği laleleri bahçelerine almayan milletler gibi yani. Bundan dolayı Avrupalılar Türkleri hep geldikleri yere, bozkıra göndermek isterler yani.
Ruhun ölümden sonra yaşamaya devam ettiğine dair bir kanıtımız yok. Söyleyebileceğimiz tek şey, hayatımızdaki her şeyin sanki bu hayata önceki bir hayatta yüklenmiş görevlere adım atmışız gibi olup bittiği; yeryüzündeki yaşama koşullarımızda , iyilik yapmayı, incelikli ,hatta terbiyeli davranmayı görev bilmemiz için hiçbir neden yok.
Bir soruyu cevaplamak güç de olsa, sorunun tek ama bir tek cevabı olduğu düşünülebilir. Ölümden sonra bir tür varoluş ya vardır ya da yoktur.
Kant, Tanrı , insan, sorumluluk...
Kant, ahlaksal ödevin buyruksal doğasının bireysel özgürlüğün garantisi olduğuna inanır. Ayrıca, ödevin ahlaksal buyruğunun kişisel ölümsüzlüğü ve Tanrı'nın varlığının zorunlu kıldığına inanır. İnsan, ödevini yapan biri, yani erdemli biri olmak için ahlaksal buyrukla yüzleştigi için ölümden sonra hayatın devam ettiğini ve bir sonsuz tümüyle iyi bir Tanrı'nın varlığını "kabul etmek", son derece akla yakındır. Ölümsüzlük, arzulanan iyiliğin yerine getirilmesi için yeterli zaman vermek için gereklidir ve Tanrı , arzulanan iyiliğin standardı ve temeli olarak hizmet etmek üzere gereklidir. Ahlaksal sorumluluğun deneyimsel olgusuyla başlayarak, Kant; fırsat ( ölümsüzlük)ve adalet (Tanrı ) için akıl yürütmüştür. Eğer insan, sorumlu tutulacaksa, ona yerine getirme fırsatı verilmeli ve bir yerine getirme standardı ve kaynağı olmalıdır.
Sayfa 176 - Say YayineviKitabı yarım bıraktı
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.