“Büyükbaba dedi ki anlamak gerekirmiş. Ama bir çok insan anlamak istemezmiş çünkü anlamak zahmetli işmiş. Bu yüzden kendi tembelliklerini örtmek için sözcükleri kullanır ve diğer İnsanlara 'miskin' derlermiş.”
İnsanlar genellikle intihardan ölmek istedikleri için değil, acılarına son vermek istedikleri için söz ederler. Eğer bunu yapmanın bir yolunu bulabilseler yaşamayı çok isterler.
Beni anlamayanlara karşı soğuğum; fakat bu kadar anlayanlardan da ürküyorum. Beni kendi gözümde hudutlandırıyor, içimde hürriyet sahası daralıyor. Hürriyet! "Ya aşk, ya hürriyet " demek istiyor Samim. İkisi birden olmaz.
Gitmeyi seçmek değildi, gitmeye mahkûm olmaktı benimkisi. Ve gittim. Kolay mı oldu sandın gitmek? Gitmekle ölmek arasında bir seçim yapmak zorunda bırakılmak?
"Sık gelir misiniz buraya?”
“Evet. Her gün gelirim. Aynı banka oturur, dinlerim.”
“Neyi ?”
“Bazen kafamı. Bazen denizi, martıları. Bazen de Neşet Ertaş'ı..”
Sana kızgın değilim.
Sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum.
Sonra seni seviyorum.
Neden sevdiğimi bilmeden seviyorum.
Bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim.