Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
Seda DURMAŻ
Seda DURMAŻ
@sedaz_z
2163 okur puanı
Ağustos 2018 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
En çok kaybederken mi sevilirdi ?
İnsanlığın kronolojisi en kısa en yalın nasıl anlatılırsa öyle anlatılmıştır. Eserde konunun işlenişi beni çok etkiledi. İnsan ütopyaları bir gün gerçek oluveriyor. Bir Garip Kişinin Düşü ' nü ütopya olarak Dosto'nun yansıttığını düşünüyorum. Mutluluğu arayan insanın dünyasını kaybetmesi ve alıştığı, kabullenemese de bildiği dünyayı cennet ile değişmeme ironisini çok gerçekçi buluyorum. Kitabın okunmasını gereklilik olarak göreceğim okuduğum andan itibaren. İyi okumalar diliyorum*_*
Ey benim mor dağlarım /Hayatımızın anlamı AŞK ♡-♡
Cengiz Aytmatov'un Cemile eseri aşkın yolu senin yolundur dedirtiyor. Cemiletay (Cemile hanım) ve Danyar' ın karlı morlu dağlarına yaz geliyor eserde. Cengiz Aytmatov yüreklerimizdeki aşkın hayatımızın merkezi olacağını, yolumuzun başı da sonu da kabul edeceğimizi bu kadar etkili anlatması hayranlığımı arttırdı. Kendisi eserinde belirttiği gibi "Ustaka"dır. Eserde yaşadığı toplumu ve Sovyet Rusya döneminin ağır şartlarını yansıtan "kolhoz" uygulamasını okuyuca aktarmıştır. Aşkı içimizde yaşıyorsak toplum yanımızda. Aşk bizimle yollara düştüğünde toplumdan ayrılıyoruz. Aşk bir sanattır. Sanata ilham olarak bir araç haline gelmemelidir düşüncesi zihnimde parlıyor. Cigit Seyit aşka şahitliğini anlatırken aşkın büyüsüne kapılıyor. Aşk, Küçük Seyit 'e ilham oluyor. Hayal ettiğimiz şeyler gerçekleşince tanışıklığımızın şaşkınlığını atamıyoruz. Aşk her daim insanda bir hayal bir büyü olarak kalıyor. Aşk bir vatan bir yurt oluyor insana. Kendini aşkta görmesi, aşık olduğu kişinin karekteri ve simasını adeta yansımasını görür gibi görmesi bizi çoğu zaman kırgınlığa sürüklemez mi ? Kişi aşkla benzetir kendini insana. Kişi aşkla benzer duyduğu derin hislerin heyecanına. Kırgınlığımız, ümitsizliğimiz ve yalnızlığımız aşktan hep öncedir. Umarım aşkın tarihinde bize de yer vardır ve umarım eseri bütün aşık olanlar okur. Keyifle okunacak bir eser ^-^ Keyifli okumalarımız olsun :))
Yeniden başlamak için sebeplerimiz var mı?
Ölüm-yaşam dengesini; inanç, tutku, arzu, merhamet ve acıma gibi duygularla anlatan yazarımız dışardan bir seyirci durumundadır. Albert Camus, anılarımızın değerini yüceleştirmiştir. Hayallerimiz anılaşmayacak olabilir fakat anılarımız hayallerle harmanlanabilir. Eseri okurken sık sık sorduğum soru ise "insan ikna mı oluyor , kabulleniyor mu" sorusu idi. İnsanın en zor kabullenmeyi beceriyor bana kalırsa. Yeniden yaşamak için sebeplerimiz var mı? Yeniden başlama cesaretimiz ya da gücümüz var mı? Alışkanlıklarımız üzerindeki etkimiz , bizim üzerimizdeki alışkanlıkların etkisinden daha az. Kendimize ve başkalarına ne kadar yabancıyız ? sorusunu sordurtan bir eser. Ben bu soruya yabancı olduğumuzu anladığımız an yabancılaştığımızı düşünenlerdenim. Eserin bana etkisi daha çok hayallerimizle, isteklerimizle yer değiştiren gerçeklerimizin çarpıcılığı olmuştur. Umarım sindire sindire okuyacağınız bir eser olur. Albert Camus sizi sıkmadan bitirivermiş eserini. Keyifli okumalar efenim :))
Okur Takip Önerileri
Yalnızlık Paylaşılmaz
Özdemir Asaf, umut ve umutsuzluk ipini birbirine bağlamış ve o ipi şiirleriyle boynumuzdan alan yazarımızdır. Şair, kelimenin fazlasını şiirleştirmiş ve bize sunmuştur. "Yalnızlık" konulu eseri hislerimiz konusunda hiç yalnız olmadığımızı bizlere sergilemiştir. Harika ve kusursuz imgeleri ve duru Türkçesi ile şiiri size içiriyor ve siz bir daha susuzluk nedir bilmeyecek kadar şiire kanıyorsunuz. İyi okumalar diliyorum gönülden ve ruhumdan koparak ^-^
Memleketçilik yapayım biraz dedim fakat çoğunlukla dedemi dinliyor gibi oldum. Gönül isterdi ki gerçek bir şair olsun. Fakat ne yazık ki günlük hayatından, ucuz hislerden sıyrılamamış, ayılamamış bir şairdir benim gözümde. Tanrım beni şair yapmasaydın keşke, dökmeseydim içimi diye yakarmış ve sanırım dua tutmuş. Şiirlerinin neredeyse tamamında kadın imgesi var. Kadının fiziği onu aşık etmeye , gönlünün kaymasına yetmiş. Üzüldüm kitap bitti diye çünkü aradığım şiirleri bulamadım:( İyi okumalar olmayacak bana kalırsa :((
Bitti bitti kitap a dostlar !
Kurtulmak için okuduğum ve bitirdiğim bir kitaptı. Ne "başuşak"lıkmış arkadaş bitmedi gitti. Kitaptan anladığım yalnızca "anın keyfini anda yaşa." Umarım siz okuyacak olanlar yazarın anlatmak istediği ne varsa anlarsınız:)) Huzurlu okumalar efendim.
Orhan Pamuk okuyamıyorum ben dediğimde elime tutuşturulmuş bir kitaptı yalnızca üniversitede iken ben. 50 sayfa kadarını okuyup önyargılarımla birlikte kapatıp koyduğum kitabı 3 yıl sonra bugün bitirdim. Orhan Pamuk un betimlemeleri beni olaydan uzaklaştırmıştı o gün. Ama eserin bir bölümünde beni hikayenin bir parçası bağlıyor kendine gibi bir ifade geçiyordu ve ben işte o hikâyenin bir parçasından bütününü anladım. Orhan Pamuk eserinde Doğu ve Batı kültürünü Doğu ve Batı Efsanelerinden yola çıkarak anlatmıştır. Türkiye'nin batılılaşma çabasını eleştirmiş ve eleştirilerini de dayanaklandırmıştır. Toplumun birey-toplum ilişkisini "baba" imgesi ile anlatmıştır. Devlet baba , babacan gibi söylemlerle kabul ettiğimiz bu baba otoritesi aslında toplumumuzu yansıtan bir konu olmuş. Toplumun, bireyin ihtiyaçlarını bu konuyla ele almış ve konuyu işlerken baba-oğul üzerinden işlemiştir. "Bir baba ihtiyacı her zaman mı vardır?" sorusuyla değişen insan dinamizmine vurgu yapmış ve eserinin konusunu gözler önüne sermiştir. Ancak ilk aşk her zaman mı etkilenmeden mi ibarettir sorusunu sordurttu eser bana. Kırmızı Saçlar ve tiyatro bir etkiydi. 21. Yüzyıl aşklarını tercih ederim. Yakınlığını bilmediğin bir şeyin uzaklığını ölçemezsin. O nedenle ilk aşk tabirini kullanmak istemedim eser için. Keyifli Okumalar dilerim okuyacak olanlara :)
İnceleme değil kendimce eleştiri de bulundum affola :(
Ali Lidar ile Şiir Keyfi :)
Bütün kitaplarını alıp kütüphanemize koymamız dileği ile . Hani bir nefes şiir ister ruhumuz, hani bir tutam fikir ister aklımız, hani dizelerle avunmak ister gönlümüz işteeeee o zaman Ali Lidar kitapları kucaklayabilir. İlk defa şiire çirkin sözleri yakıştırdım ve şaşkınım ama edebiyat yapmak şiir yazmak böyle olsa gerek. Bizler 21. Yüzyıl İnsanları,alışmak değil alıştığımız her şeyi etrafımızda, yanımızda yöremizde istiyoruz. Ali Lidar ise istememekten yana. Şiir bizim kolay yoldan elde ettiğimiz hislerimizin adlandırılmasıdır. Ne gerek var hepimizin şair olmasına öyle ya :))) Keyifli Okumalar dilerim efenim ^-^ Hoşça okuyalım ♡
Masallara inanır mısınız?
Gerçeklere inandığım kadar masallara inanırım. Masal fısıldar ve insan bağırır. Muhteşem masallar , muhteşem örnekler ve muhteşem dil ... Hermann Hesse sizi alıp size getiriyor. Düş, gerçek oluyor. Algınız, duyumsamalarınız, hisleriniz, hayalleriniz özünüzü tanımak için beraber yola çıktığınız olgular ve Hermann Hesse size bunların sizden daha gerçek olduğunu gösterebiliyor . Masalların ne derin bir düşünme türünün yansıması olduğu göreceksiniz eserle. Doğu'nun ve Batı'nın öğelerini kullandığı eser muazzam bir sentez olmuş. İnsan olma kaygısını hissettiğimiz her an bize anın düşselliğini ve masalsılığını kavramamıza yardım eden bir eser. İyi okumalar diliyorum herkese :)
Hermann Hesse size masal anlatıyor, masala inandırıyor, mırıldanmanız için düşünceleri yalın, hissedildiği gibi anlatıyor. Ee yazar daha ne yapsın? Yapamaz. Nerede başladım ben hikayeme sorusunu sıkça soracağımız eser nerede biteceğini de açıklıyor. Ben zaten biliyordum , sen hissettirmiştin Tanrım, sezinliyordum , seninleydim, yaşadım... Eser derin duyguların çok derinlerde yaşanmadığını, çok uzaklarda olmadığını vurgular mahiyette. Okunmalı hatta Hermann Hesse'nin tüm kitapları okunmalı. (elbette okuyabileceğimiz , anlayabileceğimiz nitelikte olanları seçmemiz kaydıyla.) Büyük keyif alarak okuduğum eserin aynı etkiyi uyandırması dileğiyle ♡-♡ Keyifli Okumalar 1000Kitap :))
Bitti Bitti
Kitabın anı olduğunu bildiğim gibi yaşlıların dillerine ne gelirse anlatmak istediğini de biliyordum elbet. Beklentim edebi dilini konuşturmuş olması yönünde idi ancak anılarını sade anlaşılır fakat uzun uzadıya anlatmış olması yorucu idi. Kitabı başladığım için bitirmek durumunda kaldım hatta öyle ki anlamadığım yerlerde oyalanmadım bu kadarı yeter bana Marqouez Amca görüşmek üzere dedim :)) Anıların yazarlarda farklı olduğunu düşündüren akıl diğer okurlara neler düşündürmez ki:)) İyi okumalar dilerim ve yeterince sabır ^-^
Oscar Wilde konuşturduğu kim varsa haklı çıkarmış, karakterlerinin diyologlarını çözüm bulunana kadar devam ettirmiş ender bir yazardır. Eser adından da anlaşılacağı gibi Dorian Gray'in Portresi üzerine kişilik, ruh, insan ahlakı, insan psikolojisi üzerine kurgulanmıştır. Dorian Gray 'in karşısındaki Harry çözümlemeleri ile gerek insana gerekse sanata olan bakış açısıyla hayretler içerisinde bırakmaktadır. Kesinlik insanı karmaşaya sevk eder düşüncesi ile açıklamalar yapan karakterlerimiz kendi ruhundan kendi kişiliğinden ödün verilirse sonuçlarının yok olmaya varacağını ifade etmişlerdir. Topluma karşı eleştirilerini unutmamış karakterlerini konuşturmuş olan yazarımız karakter seçimi ile beni büyülemiştir. Kült bir eser olma niteliği taşımaktan geri duramayacak kadar bilinç üstü bir eserdir . Keyifli okumalar diliyorum:)
Büyülenilmiş bir şekilde yapılan inceleme ;
Okudum, okudum, okudum diye bağırılası bir kitap. Şair eteğindeki taşları değil ruhundaki sızıyı, aklında ne varsa, ne düşündürüyorsa hayat hepsini hepsini döküyor içinize bir bir . Alıp bu benim sızım, bu benim düşüncem olsun , bu benim aklımda bulunsun diyeceğiniz dizeler var. Şair bu kadar mı güzel hisseder , bu kadar mı güzel hissettiğini ifade eder. Ne yazsam bendeki anlamını ifade edemeyeceğim. Murathan Mungan dizelerinde buluşmak, hissetmek dileğiyle İyi okumalar diliyorum
Birinci Kısım "Medarı Maişet Motoru" , İkinci Kısım "Yolculukta" ,
Üçüncü Kısım "Berber Dükkânının Açılma Merasimi" ve Dördüncü Kısım "Birtakım İnsanlar" olmak üzere dört bölümden oluşan roman aslında birbirinin ayrıntısı olan hikayelere benzemektedir . Eseri büyük bir zevkle okuyacağınıza eminim her okur güvence verebilir . Eserdeki karekterlerin hisleri , olaylar içindeki davranışlarının bu denli detaylandırıldığı bir roman uzun zamandır okumamıştım. Büyük bir keyifle okuduğum eseri sizlere de tavsiye eder keyifli okumalar dilerim :)
Okuduğum ilk kitabı ile eserlerinin tamamını okumalıyım düşüncesi nadiren zihnime kazınır, işte böyle bir eserdi. İnsan kendini anlamaya değer görmeli, başkalarını anlamak için sebepleri olmalı. Harika bir inceleme yazmak isterdim fakat harika hislerim zihnimde ve kalbimde tekrara düştüğü için bunu yapamayacağım. Okunması gereken bir eser, eksik hissettirmeli. İyi okumalar diliyorum okuyacak olanlara , okumuş olanları tebrik ederim :)
Varoluş Sancılarımızın Haklılığını Ortaya Koyan Eser
Varoluş sancısını anlatan yazarımız Roquentin'in hisleri ve düşünceleri üzerinden insanda ki bu doluluğun, gayretin varoluşumuz üzerinde ki etkisine değinmiştir. Eserini bitirmek için çırpınmış olmalı etkisi bırakan yazar kendi varoluş sancısını açık bir şekilde yansıtmıştır. Konuşmak , gülmek hatta bazen yemek yemek bize cezbedici gelmez bu varoluşumuzun verdiği geçici bir durgunluktur. Gürül gürül akan bir suyun durgunluğu kadardır diyebilirim. Roquentin'in varoluş gerçekliğini anlatmaya çalışması dahi varolma geçerliliğidir . Jean Paul Sartre ' nin eseri varoluş için yeterli örnekleri içeriyor bana kalırsa. Okunmasını hatta okunup tartışılmasını gerekli gördüğüm bir eserdi . Severek okuduğum kitaplar arasında idi. Okuyacak olanlara küçük bir tavsiyem olacak, eseri okurken aaa neden bitirmedi anlatımını ve başka bir ifadeye geçti dediğiniz anda varoluşumuz gibi yeniden başlama gücünü gösterecektir. İyi okumalar diliyorum ⚘
Abdürrahim Karakoç Yıkımı ;
Şairi tanıdığımı düşünerek aldığım eser elimden adeta düşmek istedi . Üzgünüm ama bir şairin hele de kendisinii muhafazakâr sınıfa dahil edebileceğimiz bir şairin ağzında bu denli argo kelimeler , küfürle had bildirmeler nerede ise her şiirinde var olan bu taşlamalar olmamalı , şiire de olmamış, yakışmamış . İyice namusla giyimi zihninde bir araya getirmiş şiirlerinde vurgulamış bir şairden söz etmek istemezdim . Mihriban şiirinin itibarı bu eserdeki şiirlerle birlikte benim nezdimde zedelenmiştir. Ne yazık ki Abdürrahim Karakoç ' un zihnimdeki karşılığına veda etmek durumunda kaldım.
Yaşar Kemal'i anlamak için önce bütün eserleri okumak sonra bu eserini okumak icap eder. Ben eser isminin büyüsüne kapılıp okuma hevesi içinde atıldım fakat anladım ki hata yapmışım:( Gerek eser içeriğinden örnekler gerek röportajlarının zenginliği eseri muazzam kılmış. Tabi insanın fikirleri benzer düşüncelerden çıktığı için zaman zaman beni sıktı kitap. Fakat eser bir çok konuda kamu spotu gerekliliğinde. Umarım sizin için de keyifli okumalar olur
Şiiri bir araç olarak kullandığı aşikar olan şairimiz "karşı tavrını " net bir şekilde göstermiştir. Içinde iyinin , güzelin, aşkın ve ruhun olduğu bir kitapta nefreti ve karşı duruşu görmemek şiirleri daha anlamlı okumama neden olabilirdi . Bir şeye sevginizi diğer şeye karşı nefret duyarak gösteremezsiniz. Tabi şairin tercihi benim için anlamlı olan bir o kadar satırın değerini azaltmamakla birlikte şiir tadı vermemiştir. Arayış içinde olduğu şiirler gibi kabul edebiliriz. İyi okumalar diliyorum ^-^
Belâ Çiçeği ve Yolculuğum
Şiirin hayatımda ayrı bir yeri olmuştur hep. Belâ Çiçeği adlı eser ise şiirle hayatı bütünleştirdi nazarımda. Diyarbakır-Samsun yolculuğum esnasında okuduğum bu eser anılarımı güzelleştirmiş daha da bir anlamlı kılmıştı. Eserin içeriği sanılan gibi yalnızca şiir olmayıp zengin bir içeriğiyle şiirin yazılış ortamını ve hissinin neler olduğunu bizzat Attilâ İlhan aktarmıştır. Ben bu değişikliği çok anlamlı ve şiirin bütünlüğü açısından faydalı buldum . Ruhunuza yerleşen şiirlerin hep olması dileğiyle iyi okumalar :)
Hayatın her dönemine tanıklık etmiş psikolojik deneyimlerin detaylı işlendiği bir eserdir. İnsanı anlama ihtiyacı "İnsan Olmak" tan doğmakta olup karmaşıklaşmış bir hâl almış ve almaktadır. Tanımlara sığmayan yaşantımız elbette bizi sınırlandırmayacak ve yoracaktır. İnsan olmak kolay mıdır yoksa bir birikim ve sonrasına gelen dışavurum kadar zor mudur? Konunun insan olması toplum nezdinde ilişki nezdinde psikoloji nezdinde tarih nezdinde değerlendirilmesi bütüncül bir bakış açısı kazandıracaktır. Engin Geçtan bütün deneyimlerini sunmamakla birlikte bütün deneyimlerinin gözlemlerinin merkezindeki problemlere değinmiştir. Anne baba olacak , eş olacak , eğitmen olacak bütün bireylerin okuması gereken bir eserdir . Tavsiye etmekle kalmayıp raflarınıza paranız olunca almanızı vaktiniz olunca okumanızı öneririm. Keyifli ve anlamlandırılmış okumalar dilerim
Kitabın dinler bakımından kronolojik olmayışını yadırgadım. Dinleri anlatırken coğrafyalarından ve kültürlerinden daha fazla bahsetmiş ve zihni bilindik bilgilerle yoruyor. Karşılaştırma yaparken bilimsellikten bahsetmiş olmasına rağmen şüphesiz yaklaşmıştır. Benzetimleri güzeldir. Fakat İran kültürünü, edebiyatını , şiirini övmeden geçememiş, Doğu tabirini kısıtlı kullanmıştır. Doğu kavram olarak geneli kapsıyor olsada örnekleri İran üzerinden olmuştur.( Ders notları olan eserin özü ifade etmek zorunluluğundan kaynaklandığını düşündürdü. Yani öğrencilerinin anlaması için ulusallık katmıştır. ) Bana din kavramı için yetersiz bir eser geldi . Çok fazla fikir tekrarına düşmüştür. Okuyucuya düşünme fırsatı bırakmamış kendi izinden gelmesini istemiştir.
Gönüllerden Silinmeyecek Hep O Şarkı
Betimlemelerin bir hayat sunduğu nadir kitaplardandır sanırım. Yakup Kadri Karaosmanoğlu Türk edebiyatında öyle özgün bir yapıt sunmuştur ki bize kıymet bilmek gerekir diye düşünmekteyim. Yazar yazarlığını, dönemin yazarlığını ve yazarlık beklentilerini Münire karekteri ile sorgulatır. Bir hayatın Hep O Şarkı ile şekillenmesi hissiyatın ve yaşamın kıymetini gözler önüne sermiş; kişilerin, olayların ve zamanın değişmesi insan fikrinde çok az bir değişime neden olmuş, bu değişim Hep O Şarkı ' nın kulaklardan gitmediğini göstermiştir. Buna karşılık şarkıyı seslendirene ne hayranlık, ne aşk, ne de büsbütün bir his kalmıştır. Kulakların pasını silen Hep O Şarkı gönüllerin ve fikirlerin pasını silmeye kâfi gelememiştir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu eseriyle Osmanlı toplum yapısını da anlatmış, tarihi bilgiler ışığında en üsluplu eleştirisini de yapmıştır. Eleştirisiyle dahi kendisine hayran bırakan yazar eserini yazarken İstanbul gündelik ve gece hayatının ışığından yararlanmıştır. Eserin bölümlerden oluşması farklı bir bütünlük sağlamış. Eser bir an önce okumak anlamak ihtiyacı duyuruyor size.
Okunması gereken bir kitap olarak nitelendirmekten kendimi alamayacağım ^-^
Keyifli okumalar dilerim:)
Acılar, bu acılara katlanmalar nasıl insanın ruhuna işleyebilir ? Kâh Meryem kâh Leyla oluyorsunuz. Bir eliniz Raşit ' in boğazında bir eliniz okşamak için Azize ve Zalmay'ın başında. Kitabın etkileyiciliğini bir kadın olarak kadın karekterlerin dik duruşuna borçlu olduğumu düşünüyorum. Eser öyle bir tahammülle içinize işliyor ki zulmedenlerin karşısında olduğunuzu anımsıyor, toparlanıyorsunuz. Afganistan tarihinin acı dolu , ölüm dolu derin izlerinin üzerinden Khaled Hosseini sizi yürütüyor. Ruhu ve kalbi acıya dayanaklı kimselere kitabı tavsiye ederim . İyi okumalar:)
"ve öyle bir an gelsin ki varlarla yetinmeyerek artık, yoklukları seçelim. aynalarda görünmez olalım."
Varlığımızın derinliklerine telaşlı bir yolculuğumuz varsa kitap arkadaşınız olmalı.
Lise yıllarımda okuma alışkanlığımı pekiştirmem için coğrafya öğretmenim seçmişti bu kitabı . Hep bir gülümseme sebebim olarak kalacak kitap ve Ensari hocam.
"bana sevgini söyle.
bana aşkını söyle.
senin aşkından, senin aynanda evvela kendimi göreyim"
"Onun" aşkında kendimizi görmek isteğimiz ,hissettiğimizi gönlümüzce onaylama isteğini kabul ettirmeye çalışır. O kadar ki içimizdekini ancak sevgilide(Bir parçasını dâhi) gördüğümüzde aşkın biz olduğuna kanaat getiririz. Okunası bir kitap.
Limon Ağacı
"Bu anıları yok etmeden takdis etmeydi. Eski tarihten bir
şeyler büyüyordu. Acıdan yeni bir şey büyüyordu."
Bir parçanın bir coğrafyada kalması ve o coğrafyanın bırak seni , parçanı dahi kabul etmemesini anlatan eserdir. Kitap karekterlerin iyi analizi ile çözümlenebilir. Insan acıyı yaşayan ve yaşatan bir varlık olmayı hep seçmiş. Limon ağacı umudun sembolik niteliğini üstlenmiş. (Ağaçlar ayakta ölür.) Ağacın o topraklarda ölse dahi ayakta olacağını bilmek istemişler. Ağaç ölse dahi ayakta ölerek onurunu gösterecektir.
Harman
İşte ne gözyaşı, ne yemin, ne söz....
Geri dönen hangi güvercinin var?
Senin hangi çiçeğini sakladı bahar?
Demedim mi aklım, inanma!
Şiiri sevdiren şair. Bütün kırgınlığını çekincesiz ortaya koymuş bir şairdir.
Aşk diye cümleye başlatması gereken kitabın gerçekler diye biten hüzünlü hikayesini eserin her sayfasında gördüm. "Ne zaman istersen gelirim ." diyen birinin aşkını hak eden bir rol biçmişti Sabahattin Ali Raif Efendi 'ye.
Stefan Zweig (KENDILERIYLE SAVAŞANLAR)
Stefan Zweig in okuduğum ilk eseriydi . Bu detaylı yaşamları tercih etmesi şaşırtmadığı gibi zihnimi pırıl pırıl bir hale getirmişti. Etkisini diğer okuduğum eserlerde uzun süre hissettim.
Stefan Zweig (KORKU)
Hevesle aldığım kitabı başlarda yadırgamıştım . Bu kurguyla korkuyu nasıl anlatır Stefan Zweig diye eleştiriyle başlayıp harika tamamlamasını ruhumla onayladım. "Utanç " "kavramını nitelikli korku" diye tanımlaması beni benden almıştı. Kitabın en önemli dersi tanımlamaların arkasında kalan yaşamımızı tanımlama gereğini hissettirmesiydi.
