Daha dünmüş gibi kulaklarımda annemin sesi
Dikkat et düşersin oğlum demesi
Oysa ben ne kadarda dikkatsiz davranmışım
Oysa ben ne çok yanmışım
Ne çok düşmüşüm böyle
Affet beni annem seni anlayamamışım
Ben bu hayatı hep iyi sanmışım
Oysa ne de çok aldanmış yıkılmışım
Bu nasıl bir yazı kader
Annem gel de sen bir anlam ver Zaman diyorum neyin
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir!
Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
...
Gidersen dayanmaz bu yürek
Soğuk buruk bir gece
Bir sen vardın
Yaşanmış sayılır mı sensiz günlerim ?
Son bir kez en azından
Gel de gör
Bilmezsin
İçimdeki bu yangın
Yanarak sevmek seni
Kanatıyor her gece
Vakitsiz girdin yüreğime
Vakitsiz giriyorum geceye
Şakağıma dayandı gözyaşlarım
Değişmedi gözlerin
🥀🚬
CİMBOMUNKIZI
BİR DEFTERİN SONU
Bir defterim vardı benim. Adı Aşk'tı. İlk kapağı açıp da bir şeyler yazmadan önce, nasıl da masum ve korkaktım. Bir süre açmadım o defteri. Sonra bir gün aniden açıvermiştim ve doldurmaya başladım. İlk satırlar güzeldi, mutluydum, keyifliydim yazarken. Biraz daha yazmaya devam ettikçe bana acı vermeye başladı bu satırlar,
Dalkavuklar Gecesi - Z Vitamini'ni okursanız isabet olur.
Hüseyin Nihal Atsız edebiyat dünyasında haksızlığa uğramış bir şair ve yazardır. İkinci Süreya vakası
Her şey, bir iş görüşmesinde bana sorulan, "İngilizce biliyor musunuz?" sorusuna verdiğim "Evet" cevabı ile başladı. Bu sayede bir otelde güvenlik görevlisi olarak işe başladım. Garip olan ise benim İngilizce bilmiyor oluşumdu. Hem güvenlik görevlisine İngilizce niye lazım olsun ki?
Ortaokul ve lisede altı yıl boyunca
♡♡♡♡
O zamanların elit ve şımarık çocuğu ben, birisini gördüm pazarda...
Gerçekten ve gerçekten o dilenci degildi, çalışamayacak kadar fiziken mağdurdu.
"Acaba birileri bir iki lokmalık birşeyler verirde, çocuklarıma götürebilirmiyim" ümidi ile yanaştığı tezgahlarda pazarcıların gözlerine bakıyor, yüz bulamayınca sanki içi ağlar gibi
Hayatımda ilk kez biri bana
“Kendine çok dikkat et” dedi.
Anlamış onun kalbini taşıdığımı herhalde…
Rastgele,
Yürürken aklına geleyim
Sızlasın için…
Zaman sen olmayınca geçmiyor,
Sen olunca da yetmiyor…
Dünya tarihindeki en önemli Rus yazarları arasında yer alan Tolstoy... Aristokrat bir ailenin ferdi olan yazar, aile konağında meydana geldi. Para durumları iyiydi, Dostoyevski gibi yokluktan gelmiş bir yazar değil kendisi; ancak aile durumları hiç de iç açıcı değil. 2 yaşında(1930) annesini, 9 yaşında(1937) babasını kaybediyor. Çok iç açıcı bir
Yakın zamanda vuku bulan, medrese (Kur'an kursu) talebesi genç bir erkek kardeşimizin yaşadığı ibretlik hadise👇
Henüz 20'li yaşlarında olan kardeşimiz bir müddet İslami ilimleri tahsil ediyor. Fakat ailesinin maddi durumunun yetersiz olması saikiyle eğitimini yarıda bırakıp çalışmaya karar veriyor. Bir süre inşaatlarda amelelik ediyor.
Hz. Mevlâna'yı Şems ile aynileştiren nasıl bir aşktı, ruhlarının birleşmesi nasıl bir bütünleşmeydi ki, asırlar geçtiği hâlde hâlâ gıptayla söylenmekte... Nasıl bir özdeşleşmeydi ki, "bir" olarak anılmakta... Nasıl bir coşkuydu ki, iki coşkun denizin kavuşması olarak görülmekte... Nasıl bir kutluluktu ki, O'nun kudreti karşısında
✒ " Dünya ne sana ne de bana kalmaz.. Sultan Süleyman'a kalmadı böyle hiçbir kitap yazmaz.." Kalmadı ya koca Süleyman'a kalmadı. Deyin hele şimdi ağalar paşalar, kalır mı dünya kimselere ? Kefeninde; daşını toprağını, evini damını, parasını pulunu götüren var mı ola gördünüz mü heç ? Düşünün hele bir bunca dövüş niye o vakit ? Nece
Önyargı sorunu. Kimsenin ciddiye almadığı ama toplumu ciddi anlamda etkileyen bir sorun. İnsanlarda sürekli fark ettiniz mi bilmem bu yaklaşım var. Doğulu ise şöyledir, İzmirli ise böyledir, o köyden adam mı çıkar, bu adamda şu özellik var düzelmez, kısa boyludan korkacaksın, şu meslekten kimse ile evlenme sakın aldatır, Kadın çok kazanırsa