Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fakir Baykurt, basın toplantısında diyor ki: “Türkiyeyi bir kültür çölü mü yapacaklar?” Yapacaklar ya, ne sandın ya arkadaşım. Bu milletin cümle felaketi, geriliği bu yüzden değil mi? Sen halksın, seni düşündürürler mi? Seni söyletirler mi? Gözünü oyarlar adamın gözünü, arkadaşım.
Sana gitme dedim. Çünkü bilirim özlersin sen, Beni özlemesen harflerimi özlersin. Ben sana; Benden gidişin dönüşü olmaz dedim. Sen ne anladın da gittin. Döndüğüne sevinirim mi sandın? Aşk olsun sana be kadın, Sen benden gittiğini mi sandın?
Sayfa 27 - destek yayıneviKitabı okudu
Reklam
Hz. Ömer
Cemil Usta selam verip oturdu. Kamil Bey'e göz kırptı: -Bunlar, Hazreti Ömer olmasa bilmem ki ne halt edecekler? Sanki Hazreti Ömer'in adalet çağı, bugüne imdat edebilirmiş gibi... Sen ne sandın Mümin Hoca? Bugün elinde, Hazreti Ömer gücü olanlar bu anlattığın hikayeleri bilmiyorlar mı? Senden fazlasını biliyorlar. Şeyhülislam Efendi, bugün fetvahaneyi gezmeye gelen İngiliz karılarını kaç kere eteklemiştir de, karnını bir güzel doyurduktan sonra dalkavuklarına senin gibi Hazreti Ömer kıssaları anlatmaya girişmiştir. Haberin olsun ki, lafla peynir gemisi yürümez!
Sayfa 107 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Böylece, Tanrı'nın şeytana içini dökmesinden insan doğdu. Böylece, ışığın karanlığı delmesinden ve döllenmesinden sen doğdun. Böylece sen loş oldun. Bazen aydınlandığını, bazen karardığını sandın. Ancak hangisinin sen olduğuna asla karar veremedin. Ne kötüsün ne iyi. Her şeyi düşünebilir, her şeyi hayal edebilir , ancak sadece seçtiklerini gerçeklestirebilirsin. Düşünce şeytandan, davranış Tanrı'dandır. Hangi düşüncenin davranışa dönüşeceğine karar verense insandır.
Sayfa 26 - Doğan kitapKitabı okudu
9
KİMSİN Kİ SEN? Ne sesli yollar gördüm, ne sesli gidişler. Ne sessiz yollar gördüm, ne sessiz ve ne mahzun gidişler. Dönüp baktığımda geriye hatıralar gelir gözümün önüne… Sisler içerisinde gözükmeyen, odaklandıkça açığa çıkan, eski bir tanıdık gibi. Kimi bir zebani gibi, kimi hoş bir çiçek bahçesi. Bu savaşlar, bu yıkımlar, bu hırs, bu
Tanrı'nın şeytana içini dökmesinden insan doğdu. Böylece, ışığın karanlığı delmesinden ve döllenmesinden sen doğdun. Böylece sen loş oldun. Bazen aydınlandığını, bazen de karardığını sandın. Ancak hangisinin sen olduğuna asla karar veremedin. Ne kötüsün ne de iyi. Her şeyi düşünebilir, her şeyi hayal edebilir, ancak sadece seçtiklerini gerçekleştirebilirsin. Düşünce şeytandan, davranış Tanrı'dandır. Hangi düşüncenin davranışa dönüşeceğine karar verense insandır.
Reklam
Schlag, Ren ovası dağlarının eteklerinde kaybolmuş o küçük köyde geçirdiği kış gecesini; ellerinde pranga izleri taşıyan o ilginç delikanlıyı anlatıyordu. “Tütün tabakasını çıkardım ve teklif ettim: ‘İster miydiniz?’ Ne oldu sanıyorsun, bu serseri rahatsız edilmekten hoşlanmıyordu. Sürüye söz yok. Sürü, kültürlü olmaya başlıyor. İşçiler daha
Sayfa 247Kitabı okudu
Nasrettin Hoca
"Kaç yaşındasın Hocam?" diye sordu yaştaşlarından biri: "Tam kırk yaşındayım, Ali Ağa!" "Hoca geçen yıl sordum, gene kırk dediydin!" "Beni ne sandın sen? Kırk yıl sonra sor, gene kırkındayım! Sözünden dönecek adam mıyım ben!"
Sayfa 66 - Çınar Yayınları
Sen beni hep dünkü geceden uykusuz sandın, oysa bir ömür uykusuz kaldım ben. Uyku dediğin ne ki, ölümüm kız kardeşi. Uykunun ölümden tek farkı rüyalar belki de. Ama bir kere bile yüzünü rüya etmedin bana. Kuyruklu bir yalan olup çıktın bu dünyada.
Yalan
— Ne diye geldin, cevap ver! diye bağırdım. Cevap ver bana! Ben sana niçin geldiğini söyleyeyim iki gözüm. Sana o gün dokunaklı laflar ettiğim için geldin. Şimdi de şımarıklığından, canın gene "dokunaklı laflar" duymak istediği için geldin. Ama haberin olsun, seninle o zaman alay etmiştim. Şimdi de alay ediyorum. Niye ürperiyorsun öyle? Evet, alay ettim! Evinize benden önce gelenler yemekte beni tahkir etmişlerdi. Size, onlardan birini, bir subayı dövmek için gelmiştim, ama olmadı, kaçırdım. Birisinden, gördüğüm hakaretin öcünü almak istiyordum, karşıma sen çıktın, öfkemi senden aldım, eğlendim seninle. Beni küçük düşürdüler, ben de aynı şeyi yapmak istedim; beni paçavraya çevirdiler, ben de kendimi göstereyim dedim... Mesele bundan ibaret, yoksa sen oraya seni kurtarmak için geldiğimi mi sandın? Böyle mi düşündün? Böyle mi ha?
Sayfa 126Kitabı okudu
Reklam
Ölüme Gazel *** Ne kötü bir dünya bu; sevgisiz, acımasız Yaşarken dolu dizgin, ölüvermek apansız Sen, en güzel yerinde olsan bile yaşamın Alırlar, götürürler bir yerlere zamansız Bütün o sevdiklerin, dostların, yakınların Koyup giderler seni orada yapayalnız Çalkalanır gidersin kapkara bir boşlukta Ne sevinç, ne de keder; artık her şey anlamsız Hakkın yok üşümeye, ağlamaya, gülmeye Unutma! ölüsün sen, boş bir kalıpsın cansız Her şey geride kaldı, ne sandın yalan dünya Gördüğün gibi işte; bir ölüm var yalansız. *** Ümit Yaşar Oğuzcan
Gitmekmiş Sen ne bilirsin gitmeyi çocuk Oyun mu sandın sevilmeyi
Sen sandın ki aşk; yanağımdaki damlalar oysa yüreğimde göremediğin ne okyanuslar var.
Sayfa 28
918 öğeden 901 ile 915 arasındakiler gösteriliyor.