Erich Fromm Sevme Sanatı eserinde şunu diyor:
“Çiçekleri sevdiğini söyleyen bir kadının çiçekleri sulamayı unuttuğunu görürsek, onun çiçek sevgisine inanmayız. Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken (aktif) ilgidir. Bu etken ilginin bulunmadığı yerde sevgi de yoktur.”
Kişinin aktif ilgisinin kaynağı sevgisinin
YouTube kitap kanalımda Son Ada kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim:
ytbe.one/dR12B0gIkhg
Livaneli'ye hak ettiği değerden fazla değer verip onu putlaştırıyor musunuz?
Livaneli'nin kitaplarından bazılarını hiç sevmemenize rağmen sırf başka okurlardan tepki almamak için diyeceklerinizi içinize mi atıyorsunuz?
O zaman gel
Önsöz
"İnsanlar duygu ve düşüncelerine göre hareket eder. Sevgi, nefret, korku, ümid, zan, inanç, şüphe, bilgi gib uni manevî kuvvetler, insanları içten içe, şu veya bu şekilde davranmaya zorlar. Nefret ettiğimiz bir şeyi yapmak bize çok güç gelir. Korku kaleleri yükseltir, hendekleri derinleştirirken sevgi bütün kapıları açar ve bütün
NAMAZA HİÇ BU AÇIDAN BAKTINIZMI ?
Namaz kılmayan biri aslında “Ben Allah’ı sevmiyorum” diyor, desem ne derdiniz?
– “Yok canım sen de abarttın hem ne alakası var. Seviyoruz elbette ama işte kılamıyoruz.” derdiniz. Aslında bunu demediğinizi size kanıtlayalım. Şimdi siz sevdiğiniz ve sizi sevdiğini söyleyen bir arkadaşınızı düğününüze davet ettiniz
"Kalbin, acı çekeni görmekten zevk alma eyleminin ötesinde, yapabileceği daha kötü, daha alçak bir eylem olmasa gerek."
Dikkat! Dikkat! Birazdan okuyacağınız inceleme hem somut hem de soyut olarak derin ve bayağı uzun olacaktır. Bunu bilerek okumaya başlamanız veya başlamadan burada bırakmanız sizin tercihiniz olacaktır. Müessesemiz
Diane Zimberoff diyor ki ;
Kendini sevmek bencillik değildir. Bencil olmak bir eksiklik ya da kıtlık hissiyle açığa çıkar; zaten çok azına sahip olunan bir şeyi kaybetmekten korkup vermek istememektir. İnsan kendini ne kadar severse, diğerlerine o kadar çok sevgi verebilir ve o kadar daha az bencil olur.
Mealine gelince ; Bir insanın kendisini
"Izdırap çekiyorum. Sen de beni seviyor musun?" diye inliyor. Yanında duran Açığma-Kün "Sus, sus, ben de ızdırap çekiyorum." diye yanıp yakılıyor. Fakat "Ben de seni seviyorum." demiyor ve yıllar böylece akıp gidiyor." Edebiyat öğretmeni Ayşe Pusat eşi Selim Pusat'a sonunu paylaştığım bu Uygur masalını
Acı ve gerçek bir hayat hikayesi. Daha doğrusunu söylemek gerekirse sadece bir değil binlerce hayatların acı dolu hikayesi.Felsefe eğitimi alan Zülfü Livaneli Serenadda bize samimi ve sıcak bir aşk hikayesi sunuyor. Katolik alman olan Max ve Yahudi Nadia'nın Nazi Almanyası döneminde yaşanan içleri ısıtan aşk hikayesini. Zülfü Livanelinin Bu
"Evet, ben de savunuyorum: Çalışmak bir erdemdir, yüceltir kişiyi. Ama hangi çalışmak? Ölmemek için çalışmak mı, istemeye istemeye çalışmak mı, ölürcesine çalışmak mı, bir başkalarını senin saatin çıngırağını çalarken uykuda olan bir başkalarını zengin etmek için çalışmak mı? Ben, seve seve çalışmanın erdemine inanıyorum. Kapitalist pazar
"Yağmur", Nurullah Genç'in en önemli şiirlerinden birisidir. Bu naatı yazmak kendisine nasip oldu çok şükür. Bir şairin naat yazmasının önemini dedesinden öğrendi şairimiz. Ve şiiri yazana kadar geçen sürede "Acaba yazabilecek miyim? Yazamazsam şair sayılmam." gibi düşüncelere sıkça kapıldı. Çok kez denedi ama istediği gibi
Çok güzel çok akıcı bir kitap.
9/10.
Winston Smith, "Doğruluk Bakanlığı’nda çalışan biridir. Gelen notları ve bilgileri not tutmakta olan ve işinden memnun olan bir memurdur. Ama bir gün her şey değişmeye başlamıştır. Winston antika eşyalar satan bir dükkândan, bir defter ve kalem almaya başlamış, bu defteri günlüğü yapmış oluşan