Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
Müziğin büyülü bir güce sahip olduğunu biliyor ama dile dökemiyorum. Kendimi bir şarkının ahenkli ritmine ya da görkemli bir koronun engin dalgalarına kaptırıp, haftalar boyunca hayallerde gezindiğim oldu. İçime işleyen tınılar ruhumu eriten sesler vardı. Orkestranın ezgili titreşimlerine, ahenkli gelgitlerine kapılmayı, o kudretli sesin adeta kaslara bürünüp, arşenin ucunda son nefesini vererek tükenişine şahit olmayı seviyordum. Ruhum, havaya karışan güzel bir parfüm misali döne döne, ağır ağır sonsuzluğa doğru kanat çırpan ezginin peşine takılıp gidiyordu.
Reklam
_Sanatın yaratıcı gücü, doğadan, sanatçının eli değmeden, kendiliğinden çıkar ortaya. Her sanatçı, doğanın özünde bulunan sanat nitelikleri karşısında, Aristoteles'in deyimiyle bir "öykünücü"dür. O, ya Apollo'ca bir düş sanatçısı, ya Dionysos'ca bir coşkunluk sanatçısı ya da hem coşkunluk hem de düş sanatçısıdır. _Apollo,
_Aristo ile Hegel, diyalektiği oldukça geniş biçimde incelemiştir. Oysa asıl diyalektik, bugünkü doğabilim için en önemli düşünme biçimidir, çünkü ancak o, doğada ortaya çıkan evrim süreçleri, genel olarak iç bağıntılar ve bir araştırma alanından ötekine geçiş için benzeşimler ve bununla birlikte açıklama yöntemleri verir. _Boşinanların en boşu,
_Yaşama sanatı, en önemli sanattır. Yaşama sanatında insan, hem sanatçı hem de sanatının objesidir. Bu sanatta o, hem yontucu hem mermer; hem doktor hem de hastadır. _İnsanın yaşam amacı, kendi güçlerini, doğasının yasalarına uygun şekilde ortaya koyması olarak anlaşılmalıdır. Yaşamın doğası, kendi varoluşunu korumaktır. _Başka sanatlarda olduğu
Rahip sözün burasında durdu, tutuklu kız rahibin göğsünden hiriltı sesi çıkartan bir iç çekiş duydu. -Bir gün odamın penceresinden bakıyordum. Hangi kitabı okuyordum o zaman? Ah! Bütün bunlar kafamda bir girdap gibi dönüyor. Kitap okuyordum. Pencere bir meydana bakıyordu. Tef ve müzik sesi duydum. Düşüncelerden bu şekilde uzaklaştırıldığım için
Sayfa 309
Reklam
Adlî Astroloji (Astrolojinin yıldızlara bakarak geleceği okuma kısmı) tabiatımızın doğuştan olan en kuvvetli duygularından merakın sömürülmesinden başka bir şey değildir. Bu yüzden inanmayanlar, falcılığın insanın alınyazısıyla adlî astrolojiyi meydana getiren yedi sekiz esaslı usül sayesinde elde edilen şekiller arasında bulduğu münasebetleri,
İlahi söylüyorum Onların törenine katılarak Sağa sola salınırken, gece karanlık Neşeyle dipdiri, büyülü saç Kıvılcım kıvılcım dalgalanarak Kendinden geçmiş gibi yaldız yaldı Oraya buraya sallanan acayip kollar Cadılar, yerde Senin ince dokunmuş büyülerini ölüyor. Bazıları hırçın bazıları alımlı Bazıları soğuk bir kalıp gibi siyah Bazıları altın bir sağanak gibi sarı Bir akarsu gibi kaydırsınlar diye müziği Kıpırdıyorlar baş döndüren bir uyumla Göz kamaştıran organları Aydınlık-hızlı bir harmoniyle Karışıyor pırıltıyla Başlarına taktıkları altın hilal Ay gibi kıvrık ve parlak
Müziğin ışıklı sonsuzluğu ve esrarengiz karanlıkları ihtiyar için hayatın ve ölümün uçsuz bucaksız manzaralarıdır; çocuk için deniz ve toprağın acil vaatleri, sevdalı içinse aşkın gizemli sonsuzluğu ve ışıklı karanlıklarıdır. … Son olarak ben de, müzikte hayatın ve ölümün, denizin ve göğün en muazzam, en evrensel güzelliğini dinlerken senin kendine has, benzersiz büyünü hissederim, ey sevgili.
Sayfa 118Kitabı okudu
Türk Ocakları Ankara Şube Başkanı TÜRKÂN HACALOĞLU’nun toplantıyı açış konuşması “20 yıl önce ebediyete gönderdiğimiz Türk milliyetçilerinin Galip Abisi için bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Siz Galip Abi dostları, hepinize ‘Hoş geldiniz.’ diyorum. Bugünün anlamı benim için çok önemli. Çünkü çok değer verdiğim üç önemli şahsiyet şu anda
Reklam
Asıl sağırlık, işittiğimize 'kulak asmamak' olmalı ki, kâinatın müziğini duymak kulağımızın açık durmasından ötede bir duyuşu gerektiriyor. Evet, kulağımız açık... Ancak gözlerimiz öyle değil. Gözlerimizi kontrol edebiliyoruz. Bir şeye sadece mecazî anlamda değil, fiziksel anlamda da göz yumabiliyoruz. Kulağımızı tıkamak ise daha fazla bir çaba
_Asıl mesele, şimdiye dek kimsenin görmediğini görmek değil fakat daha çok şimdiye dek kimsenin düşünmediği bir şeyi düşünmektir. Dolayısıyla bir filozof olmak, doğa bilimcisi olmaktan çok daha fazla şey talep eder. _Orta çağlar bize tecrübe etmeksizin düşündüğümüzde nereye gideceğimizi gösterdi. Yaşadığımız yüzyıl da düşünmeksizin tecrübe
TÜRKÇÜLÜĞE KARŞI YOBAZLIK Fatih çağından sonra “Medrese”nin Türk fikir ve siyaset hayatına hakim olması ile başlayan taassubu, türlü iç kavgalara ve kan dökülmesine sebep olarak günümüze kadar gelmiştir. Din bilginleri arasında Ebussuud gibi müsamahalı ve akıllıları bulunduğu gibi, her türlü fikir değerlerinden mahrum ve devleti batıracak
Benim müzikten hoşlanmamın nedeni siyasaldır..
Müzik... onda, tam ifade edilmemiş, biraz kuşku uyandıran , sorumsuz ve vurdumduymaz bir şeyler vardır..(..)..Müziğin en yüce halini almasına ses çıkarmazsınız. İyi ama Sonra duygularınız alevlenir, oysa önemli olan mantığı alevlendirmektir. Müziğin hareket demek olduğu kesin - oysa ben onun dünyevi işleri umursamayan dinsel bir mistisizm yanlısı olduğundan kuşkulanıyorum...
44 öğeden 31 ile 44 arasındakiler gösteriliyor.