Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Arapların ‘ölçü’ kavramını buluşu
Deve yürüşü çok önceden Araplarda şiir yeteneğini kamçıladı. Devesi­nin üstünde türkü söyleyen Arap, türkünün ahenk ve ölçü­süne göre devenin adımlarında bir hızlanma ya da yavaş­lama olduğunu hissetti. Eğer ritmdeki ara kısa ise, deve oldukça hızlı gidiyor, yok eğer ara uzuyorsa deve ağır ağır yol alıyordu. Müziğin, sesin ritmine göre adım atıyordu sanki deve. Böylece, devenin ağır ağır attığı dört adımdan ‘ölçüyü’ buldular. Konuşma dilinde uzun ve kısa hecelerin ardarda gelmesi, ölçüyü meydana getirdi. Bedevinin doğal dehası böylece nazmı buldu…”
yaşmaya deyerese ölüm guzel
Yokluğun buz gibi soğuk Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Sayfa 457 - özlem ve ölüm
Reklam
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
Sayfa 334 - Ötüken
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Gidelim öyleyse, sen ve ben, Eterlenmiş hasta gibi bir masada Serilmişken akşam göğe karşı; Bildik yarı ıssız sokaklar arasından geçerek gidelim Tek gecelik ucuz otellerdeki huzursuz gecelerin Mırıldanan inziva köşelerine Ve bıçkı tozlu ve istiridye kabuklu lokantalara: Sinsi bir niyetin usandırıcı bir savı gibi Ezici bir soruya seni
Reklam
Ara sıra, tıpkı rüzgârın otları yatırıp dalları uzun uzun dalgalandırdığı gibi, bir soluk başları eğdirir ya da aniden kaldırır. O zaman hepsi, sanki görülemeyen bir ulak heyecanlı bir şeyler anlatıyormuşçasına, her birinde farklı yankılar uyandırsa da aynı haberi kaygıyla bekliyormuş, kendinden geçerek ya da korkuyla dinliyormuş gibi görünür.
Rus bilimsel ve endüstriyel gelişmesinin kurucusu olan Petro’nun olağanüstü çalışmaları, toprak köleliği hukukunun aynı derecede olağanüstü gelişmesiyle ilgiliydi. Petro, toprakta oturan toprak kölelerini evde hizmet eden uşaklarla bir tuttu, “aylakları” toprak kölesine dönüştürdü. Kuzeydeki “Kara Sabanlılar” ve güneydeki “Tek Avluluklar” denilen
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.