Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kitap.birnefes

Kitap.birnefes
@siradannokurr
188 syf.
7/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Kişilik bölünmesini ele aldığı bu eserde sade ve akıcı bir dil kullanan Dosto yine bildiğimiz gibi karakter üzerinden devam etmiş. Zaten Dosto okuruysanız olay örgüsünden çok karekter analizlerine dikkat etmeniz gerektiğini biliyorsunuzdur. Güzel bir kitap fakat bu yorumu yazarken V. Byelinski (dönemin en ünlü eleştirmeni) olmayı tercih ederdim. Bir çok eseri ile tanışıp hayran kaldım Dosto bu eseri ile beklentimi karşılayamadı. Gerek olay örgüsü gerek karakter analizleri olsun bir eksiklik vardı hep. Dosto gibi bir yazarın olayları bağlayamaması, bariz eksiklikler bırakması ve “süpriz” sonla bitirmesi beklenilir şey değil doğrusu ama olsun. GOLYADKİN ile tanışmak güzeldi. Kitabın adını çok sevdim, eseri okurken de sürekli kendimi düşündüm benim Öteki’mi ya da Öteki’lerimi. Ben de az sayılmam doğrusu. Yaptıklarımızdan, yapamadıklarımızdan, doğrularımız ve yanlışlarımızdan hep en az iki yanımızı bir düelloya sokmadık mı ya da sokmuyor muyuz? İçimizdeki Öteki’leri tanıyor musunuz? Ben tanıyorum. Beni ben yapan da onlar aslında. Acaba bu yorumu hangi Ramazan yazıyor.Bunu asla bilemeyeceksiniz, işin garip tarafı ben de bilemeyeceğim. Olsun bazı şeyler böyle güzel. Tek bir kişinin kalabalığını paylaşıyoruz hepsi bu. Henüz bir kalabalığa sahip değilseniz Öteki‘yi okuyun, ben okumayı sevmem diyorsanız “Split” filmini izleyin. Keyifli okumalar/seyirler… ”İyi ve dürüst insanlara uşak da olsalar saygı duyarım.” ”Keder evladım, yaldızlı saraylarda bile olur ve ondan kaçış yoktur.” ”Maskeyi sadece maskeli balolarda takarım, insanların arasında dolaşırken değil.”
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,1bin okunma
Reklam
206 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
“Dost insanın bir ikinci kendisidir.” demiş ve kitabına “ Sevgili Dost” diye başlamış yazar Ali Vural. Dostuna/Dostlarına, yani ikinci kendisine dolu dolu 61 mektupla seslenmiş. ”Mektup mu; yazarak susmak.” Konuşsaydı eksik kalacaktı bazı şeyler. Kelimeler, cümleler onun ses tonuyla sınırlı olacaktı. Bu yüzden yazmış. Yaşamı-ölümü, sevgiyi-nefreti, acıyı-sevinci, aşkı-dostluğu, hayvanları, doğayı, kısaca hayata dair her şeyi yazmış. Ben yazdım, herkes kendince pay çıkarsın demiş adeta. Bu yüzden olsa gerek sade ve akıcı bir dil kullanmış. Benim gibi hayata dair öğütleri ve tecrübeleri okumayı, dinlemeyi seviyorsanız bu kitabı da seversiniz. ” Hiç bilmemek eksik bilmekten yeğdir. Eksik bilgi bizi yanlış adreslere götürür. Arkadaşlıklar, dostluklar, ortaklıklar ve evlilikler hep bu yüzden biter.” ” Anahtar varsa kapının arkasında ya da önünde olmanın ne önemi var!” ” Aynı hava sıcaklığında bir gün üşürken, bir başka gün terleyebiliyoruz. Bir gün kahkahalarla güldüğümüz bir espriye, bir başka gün tebessüm etmekte zorlanıyoruz. Su bazen sıfır derecede donmuyor , bazen kaynamıyor yüz derecede.” ” ‘İtme mir’âtı şîkeste, seni yüz sûrete kor.’ Kırma aynayı, o da seni yüz parça eder.”
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202019,9bin okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
“Şöyle ya da böyle kim ne derse desin, yalnızca fotoğraflarda kalacak olsak bile bir gün… …güzel şeydi yaşamak ve ölüm güzelleştiriyordu onu en çok.” Kim ne derse desin, biteceğini bilerek okumak güzeldi ve bitişiydi damakta ve zihinde unutulmaz bir tad bırakan. Bir öykü kitabından çok daha fazlasıydı. İçersinde fabl, biyografi, öykü ve mektup
Cellat Ağlıyor
Cellat Ağlıyorİrfan Yalçın · Can Yayınları · 201058 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
232 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
“Birisi acı çektiğinde, acısı sadece kendisine ait oluyor. Hiç kimse o acıyı birazcık olsun dindiremiyordu.” Giovanni Drogo adlı bir gencin Teğmen olarak başladığı ordu hayatının hikayesi. Bir varoluş hikayesi de diyebiliriz. Kitabın dili oldukça sade. Olay örgüsü merakı diri tutsa da yer yer sıkıldım. Sonra olay örgüsünden çok içeriğe odaklandım -ki esas olay orda- sonra kitap güzelleşmeye başladı. Herkes bir konumu işgal etmek istiyor. Hayatta önemli bir vasfının olmasını, kişisel tatmininden çok toplumsal tatmini karşılamak istiyor. Toplumsal tatminin etkisi ve sonucu kişisel tatminin önüne geçiyor çünkü. Drogo burda nasıl bir yol izledi, neler bekledi neler gördü acaba? Hayat sürekli yaptığımız seçimlerin sonucudur. Bazen gideriz, bazen kalırız. Giderken bir hayat bırakıyoruz geride. Ne zaman dönsek aynı şekilde bulabileceğimizi sandığımız bir hayat… Bazen gittiğimiz yerde tutunamayıp döneriz ama bir bakarız ki döndüğümüz yerde de kök salamayız. Hayat bu ya toprak değişiyor, iklim değişiyor ve en önemlisi tohum değişiyor. Siz hiç kötülükten medet umdunuz mu? Kötülükten iyilik doğar mı, kötülük bizi kurtarır mı? ( saçmalama dediğinizi duyar gibiyim ) Cevap vermeden önce Tatar Çölü’nü okuyun. Okumakla kalmayın Drogo’nun adıyla adınızı değiştirin. Onun yürüdüğü yolu yürüseydiniz… Haydi yolluk hazırlayın ve yola çıkın.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,2bin okunma
724 syf.
8/10 puan verdi
·
30 günde okudu
“ Kimse bizim tanımımızı yapmıyordu ki biz kimiz bilelim.” Onlar Tutunamayanlar… “…yani özetle, herkes bir şeyler yapabilsin diye, biz, bir şey yapmamak suretiyle, hep sizler için bir şeyler yapmaya çalışanlar…” diye tanımlamış Oğuz Atay. Modern toplum hayatında hissizleşen, sıradanlaşan insan tiplemelerine karşı bir başkaldırı olarak algılayıp
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202061,8bin okunma
Reklam
126 syf.
9/10 puan verdi
·
9 günde okudu
” Sevgi olmasaydı, insanlık bir gün bile var olamazdı.” Var oluş sebebimizi bilmek, öğrenmek, onda ustalaşmak ve yaymak her insan oğlunun sevgiye olan borcudur. Erich Fromm bu borcu yerine getirmemiz için bize rehber niteliğinde bir eser bırakmış, her insanın hayatında mutlaka okunması ve okutması gereken bir eser. 4 bölümden oluşan kitabın ilk
Sevme Sanatı
Sevme SanatıErich Fromm · Say Yayınları · 202218,6bin okunma
251 syf.
8/10 puan verdi
·
22 günde okudu
”20. yüzyıl kuşaklarının tarihe bıraktığı miras, dünyayı bulduğundan daha kötü bırakmak.” Hayatı kolaylaştırmak için icat ettiğimiz her şeyin esiri oluyoruz. Emek gücünü minimize edip hayattan zevk alacağımız süreyi uzatmamıza sebep olan teknoloji bizi bir boşluğa sürüklüyor. Daha çok tüketim daha çok eğlence istiyoruz. Her şeyi tükettik, şimdi
Cennetin Dibi
Cennetin DibiGündüz Vassaf · İletişim Yayınları · 20192,080 okunma
328 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
“Beni öldürmeniz için size yalvarıyorum.” Bütün Boşnak halkının yakarışıydı bu cümle. Ölümden kaçmak ile ölüme koşmak arasında geçen bir hayat hikayesi. Suada Hatiboviç ve ailesinin yani Boşnakların hikayesi… “Tarih kitapları insanoğlunun aklının almadığı savaşlarla doludur.” Tito’nun ölümüyle gelen binlerce ölüm. Her şey Yugoslavya’nın dağılmasıyla başlar. Sırpların bağımsızlık mücadelesinde bağımsızlığını kaybeden ve esir düşen Boşnak halkının kaderi Sırplar tarafından yazılıyordu. Yazılabilecek en kötü kaderi, yaşatarak yazıyorlardı. Kimsenin engel olmadığı, engel olabilenlerin de sessiz kalması dünyanın ne kadar aciz olduğunun göstergesiydi adeta. Boşnak halkının maruz kaldığı iğrençlikleri -ki bu Sırpların iğrençliğiyle denk- kanınız donarak okuyorsunuz. Acaba nasıl oldu nasıl devam etti derken kitabın sonuna geliyorsunuz. Öyle akıcı bir kitap. Edebi açıdan başarılı bir eser ortaya koymuş olsa da bazı noktaların çok daha iyi bağlanılabilecekken yazarın farklı bağlaması biraz hayal kırıklığına uğratmadı değil. Okurken kafamda düşündüğüm senaryo daha can alıcıydı çünkü. Her şeye rağmen acı dolu güzel bir okumaydı. ”Sırplar yüreğimi ateşe tuttular Ben hiç yanmadım Geceleri soyunup koynuma girdiler Ben hiç sevişmedim Atalarıma küfürler savurdular Ben hiç duymadım En sonunda beni hamile bıraktılar Ben hiç doğurmadım…” ”Bana göre hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir.”
İncir Kuşları
İncir KuşlarıSinan Akyüz · Alfa Yayınları · 202126,3bin okunma
141 syf.
·
Puan vermedi
·
9 saatte okudu
” Bu memlekette yüzü gülen, bahtiyar insan yok mu?” Türk Edebiyatı’nın kıymetli yazarlarından Sabahattin Ali’yi bilmeyen yoktur. Bu eseriyle öneri üzerine tanıştım ve artık önereceğim bir kitap. 1940’lı yılların gerçeklerini tokat gibi yüzümüze vuran içerisinde birbirinden kıymetli ve ibretlik hikaye var. Hepsi hayatın belli bir noktasına değiniyor ve her birinin tokadı başka acıtıyor. Osman’ın portakallarından tutun, adı katile çıktığı için katil olan Osman’a, oradan Ressam Tevfik’in tablosuna sonra tablo gibi köy hayatından sıçrayan İbrahim’in sınavına… hepsi bir yana Sabahattin Ali kitabın sonuna öyle güzellikler sığdırmış ki hem keyifle okuyorsunuz hem de George Orwell kitabı mı okuyorum yoksa diye düşünüyorsunuz. Beş yıl arayla doğmayıp aynı dönemin yazarları olmasalardı detaylı bir araştırmayı hak eden bir konu olurdu doğrusu. Hayvan Çiftliği ve 1984’ten esintilerin de yer aldığı Sırça Köşk tıpkı 1984 gibi üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen hala canlılığını koruyor, ne üzücü!.. İçerisindeki öykülerden en az birini yaşamış ya da birebir şahit olmuşsunuzdur bu yüzden bu kitabı okuyun ve okutun. ”Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.” ”Bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.” ” Bekleyen her şey bir gün solar ve ölür. Bu bir papatya da olabilir veyahut umut da.”
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,6bin okunma
318 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
"Semerkant, Dünya'nın ezelden beri Güneş'e çevirdiği en güzel yüz." Her harfinde 100 yıl saklı büyülü şehir Semerkant... 900 yıl öncesinin kapılarını açan bir kitap. Ömer Hayyam ve Rubaiyat'ı etrafında şekillenen, Hasan Sabbah ve Nizamımülk'ün de misafir edildiği olaylar silsilesi... Genelde Orta Doğu özelde ise İran coğrafyasının çarpıcı ve kanlı tarihi... "İran'ın inanmak için kana ihtiyacı vardır." İnancını kana bağlayan bir toplumun tarihi yolcuğulunu, zengin kültürünü, siyasi mücadelesini, devrimlerini, dünya devletleriyle olan ilişkilerini kısaca İran'ı İran yapan süreç ve kişileri anlatan tarihi bir kitap aynı zamanda. İçerisinde birbirinden çarpıcı bilgiler barındıran eser okurken düşündürüp ve bilgilendiriyor. Amerika'dan Orta Doğu topraklarına ordan da Türkiye coğrafyasına uzanan ve 1912 Titanic yolculuğunu da barındıran bir yolculuğa çıkmak istiyorsanız beklemeden okuyun... Not: Hasan Sabbah için Vladimir Bartol'dan Fedailerin Kalesi Alamut kitabını öneririm. "Biz gerçekten bir kukla sahnesindeyiz: Kuklacı Felek Usta, kuklalar da biz. Oyuna çıkıyoruz birer ikişer; Bitti mi oyun, sandıktayız hepimiz." "Hiçbir şeye şaşırma, hakikatin de insanların da iki yüzü vardır." "Benim gözümdeyse, adam öldüren her dava cazibesini yitiriyor. Ne denli güzel olursa osun, çirkinleşiyor, bozulup alçalıyor. Ölümle ittifak yapan hiçbir dava haklı olamaz." "Ben şayet alnına yazılmamışsa hiçbir yaprağın ağaçtan kopmayacağına inananlardanım."
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,7bin okunma
Reklam
72 syf.
·
Puan vermedi
·
14 saatte okudu
"Yazdıklarımın konusu sendin, öyle ya, senin göğsüne yaslanıp yakınamayacaklarımdan yakınıyordum orada." Kitabı tek bir cümleyle özetlemek gerekse bundan daha iyi bir cümle bulamayız herhalde. Kafka çocukluğundan gençliğine dek babasıyla arasındaki ilişkiyi bu eserinde yazmış. Babasının fiziksel ve ruhsal karakterinden aile
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,5bin okunma
144 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
“İnsan bir kez ölür ve bunun unutulmaz bir an olması gerekir.” İntihar etmeyi hiç düşündünüz mü? Nasıl bir son yakıştırdınız kendinize? Düşünmediyseniz sorun yok çünkü bu kitapta birçok yöntem mevcut. Sloganımız bile var. “Ölemiyorsanız sizin için harika fikirlerimiz var.” Aslında kitabın adı her şeyi ele veriyor. Garip bir dükkan alışkın olmadığımız türden. Yolu bu dükkandan geçenlerin belki de son alışverişi. Tuvache ailesinde akıl almaz sonlar mevcut merak ederseniz misafirleri olabilirsiniz. Kara mizah türünde çok başarılı bir eser. Ağlanacak hale güldüren, düşündüren ve sürprizlerle dolu bir okuma sunan bir yolculuk. Bir kitabı bu kadar akıcı ve hızlı okuduğumu çok nadir hatırlıyorum. Başlayınca elden düşürmeden bir solukta bitiriyorsunuz, kitap kendini okutuyor zaten. Karakterler ile tarihin önemli kişilikleri arasında bir bağlantı var ve bu kitaba güzel bir renk katmış. Bu yüzden okurken bilgileneceğiniz de bir kitap. “Gülümseyen bir çocuk görmek insanın yüreğine su serpiyor.” Hayatın bütün olumsuzluklarına rağmen olumlu bakabiliyor musunuz ya da gülüşünüzle birilerine hayat verebiliyor musunuz? Siz yine de her şeye rağmen gülümseyin. Belki birine umut olursunuz kim bilir… “Her şeyden vazgeçmek uzun hikaye. Mesele şu ki yarın gene yaşamak gerekecek.” “Niçin ölmek istiyorsun? Çünkü hayat yaşama zahmetine değmiyor.”
İntihar Dükkanı
İntihar DükkanıJean Teule · Sel Yayıncılık · 20207,3bin okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
·
4 günde okudu
”İnsanların tatlıyla beslendiği yeter... Biraz acı ilaç, katı gerçekler gerek onlara." Henüz 27 yaşında bir düello sonucu hayata veda eden Lermontov başından geçen acı gerçekleri kaleme almış gibi. Her ne kadar psikolojik roman olarak anılsa da otobiyografik bir tadı da var. Bu sebeple okurken kurgudan çok karakter analizlerine dikkat
Zamanımızın Bir Kahramanı
Zamanımızın Bir KahramanıMihail Yuryeviç Lermontov · Can Yayınları · 20204,449 okunma
81 syf.
7/10 puan verdi
·
10 saatte okudu
1 kitap 2 intihar... Genç yaşında İntihar eden arkadaşının hikayesini anlatan yazarımız kitabı bitirip yayıncıya teslim ettikten on gün sonra arkadaşı gibi kendi de hayatına son veriyor. 42 yaşında intihar eden yazar dünya edebiyatında genç kalacak kült yazarlardan biri olmuştur. Anlatım tarzı olarak direkt okuyucuya yönelik kullandığı üslupla, intihar eden kahramının yerini almamizi ve kahramanla bütünleşmemizi sağlayarak başarılı bir iş çıkarmış. Kendi iç dünyamdaki çekişmeler sonucu intihara giden yolu adımlıyor gibiydim... O ana dek, ölümü başkalarının başına gelen, kendi başına geldiğindeyse hiç farkına varmadan seni alıp götürecek bir şey olarak düşünüyordun. Ölümü yaşamak, toparlanıp gittiğini hissedecek zaman olmadan birdenbire onunla burun buruna gelmek... Seni tanıyanlar yaşadıkça sen de yaşayacaksın. Hiçbiri kalmayınca da öleceksin...
İntihar
İntiharEdouard Leve · Sel Yayıncılık · 20212,773 okunma
112 syf.
7/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
"Hâlbuki mesele çok basit: İnsan hastalanır ve ölür." Hayat bu kadar net ve basit. Hasta psikolojisini iyi anlatan ve bunu yaparken betimlemeleri yerinde kullanan yazarımız okuyucunun ana karakterle bütünleşmesini sağlıyor. Hastane kokusunu, bekleyişleri, korkuyu-tedirginliği, iç çekişmeleri, yalnızlığı, sevgiyi ve ayrılığı kısacası bütün duyguları yaşayacağınız bir eser. Hani bazen insan acısını da sahiplenir ya -ki sahiplenmeyi seven bir toplumuz -onu da söyle ifade etmiş: "Yarın hastaneden çıkacağım. Dışarıda yaşamaktan korkuyorum. Burada ıstıraba ve tevekküle o kadar alışmışım ki, onları bırakırsam ruhumun bir parçası kesilmiş gibi boşluk duyacağım." Nasrettin hocanın dediği gibi "Bana damdan düşeni getirin." sözüne benzer şekilde de dile getirmiş Peyami Safa. "İki hasta kadar birbirine yakın hiç kimse yoktur. Hasta olmayanlar bizi ne kadar az anlayacaklar!" Bu kitabı okumadan önce söyle bir yorumla karşılaştım. "Bu kitabı hasta olduğun bir dönemde oku." diye. Ben de size söylüyorum Hastane kokusunu bilmiyorsanız bu kitabı okumayın.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Dokuzuncu Hariciye KoğuşuPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 2022102,1bin okunma
55 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
#Okudumbitti Sohbetini çok çok sevdiğiniz, saatlerce konuşsa dinleyeceğiniz ve her sorunuza dolu dolu cevaplar veren birini düşünün. Bu kitap tam öyle bir kitap. Diyalog şeklinde ilerleyen ve hayatın birçok alanıyla ilgili soru-cevapların yer aldığı, cümlelerin değil bölümlerin altını çizdiğiniz bir eser. Dili çok mu ağır? Değil ama basit cümle yapısı da yok. Okudukça düşünecek, düşündükçe tekrar tekrar okuyacağınız cümlelerin keyfini çıkarın.
Ermiş
ErmişHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202370,6bin okunma
Reklam
210 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Çin Edebiyatı'nın önemli yazarlarından sayılan Yu Hua ve yasaklanan eseri Yaşamak ile Çin Edebiyatı'na giriş yapmaktan son derece memnun kaldım. Öncelikle birkaç bilgi vererek giriş yapmak çok yerinde olur. Kitap 1993 yılında yayımlanır ve yayımlandığı gibi ülke genelinde yasaklanır. Aynı yıl sinemaya aktarılır fakat filmde kitapla aynı kaderi paylaşır ve ülke genelinde yasaklanır. Film 1994 yılında Cannes Film Festivali'nde Büyük Ödül'e layık görülür. Böyle başarılı bir kitap veya film neden yasaklanır ki dememek elde değil tabi. Eser 1960'lı yıllarda Çin'in bir köyünde yaşayan Fugui'nin başından geçen olayları konu edinir. Dönemin önemli olaylarından; Toprak Reformuna, Çin-Japon çatışmalarına ve Mao'nun baskılarına şahit olan ve hayatın türlü sillesini yiyen Fugui'nin acıklı hayat hikayesi okuyucuyu gözyaşlarına boğuyor. Hayatın gerçeklerini sade ve akıcı bir dille okuyucuya bu denli geçirmesi yazarın dram konusunda çok başarılı bir iş çıkardığını gösteriyor. Okuyunca neden yasaklandığı sorusunun cevabını da almış oluyorsunuz. Kitaba puanım 8/10. Okurken yanınızda peçete bulundurmayı unutmayın.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,7bin okunma
288 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
"Bir insan bilinçaltında ne düşünüyorsa odur." sözünden yola çıkarak; bilincinize ne ekerseniz bilinçaltınızda onu biçersiniz anlayışıyla yazılmış bir kitap. "Bilinçaltınız, iyi ya da kötü bütün tohumları kabul eden bir toprak yatağı gibidir." der ve devam eder iyi düşünürseniz hayatınız ve çevreniz iyileşir kötü düşünürseniz huzursuz, hasta ve bitkin olursunuz. Yazar bilinçaltını kontrol etme yöntemleriyle; hastalıkların iyileşme teknikleri, zengin olmak, başarılı olmak, mutlu evlilik ve insan ilişkileri, korkuyu yenmek ve genç kalmak konularında hedeflerimize ulaşmamızın yollarını uzun uzun anlatıp örneklerle pekiştirmeye çalışmış. #Eleştiri: Yazar bazı bölümlerde aynı şeyleri 2 3 defa olduğu gibi tekrar etmiş. Sürekli aynı şeyi okumak bir yerden sonra sıkıyor. Ayrıca yayınevi inanılmaz yazım hatalarına düşmüş. Çok amatörce bir basım olmuş. Her bölümde en az 3 4 yazım hatası var, bu da okuyucuyu kitaptan ve yayınevinden soğutuyor. Kitaba puanım 6.5/10 "Öneriyor muyum?" soruna gelirsek. Bunun yerine "Ferrarisini Satan Bilge" kitabını okumanızı öneririm.
Bilinçaltının Gücü
Bilinçaltının GücüJoseph Murphy · Koridor Yayıncılık · 200912,2bin okunma
134 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kitap incelemesini yapmadan evvel yazarı tanımakla işe başlamak çok yerinde olacaktır. Amin Maalouf Lübnan doğumlu Arap bir Hıristiyandır. 27 yaşına kadar Lübnan'da yaşamış daha sonra Paris'e yerleşmiş ve hayatına orda devam etmiştir. Görüldüğü üzere yazarımız zengin bir kimliğe sahip. Kitap içeriğinden söz etmek gerekirse; sade, akıcı bir dil
Ölümcül Kimlikler
Ölümcül KimliklerAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20197,8bin okunma
208 syf.
6/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Şeker Portakalı tarzında yazılmış, Holden Caulfeild'in hayatını anlatan sade akıcı bir kitap. 12 yaşında bir çocuk olmasına rağmen kendini büyük biriymiş gibi görüp o şekilde davranan sorumluluklarından kaçan bir çocuğun kardeşleri dışında hiç kimseyi sev(e)memesi ve memnuniyet duymamasını, ani karar değişimlerini, iç çatışmalarını, eksik yönlerini olduğu gibi aktaran bir eser. Şeker Portakalı tarzında olduğunu söyledim evet ama onun kadar etki bırakan bir kitap olmadı. Kitabın adı ile içeriği arasında bir yakınlık hiç olmadı. Kitabı okumadan önce Çavdar Tarlasında geçen, çocukların başrol olduğu bir olaylar silsilesinin aktarımı olarak düşünüyordum fakat kitap adının sadece bir şarkının sözleri olduğunu öğrenmek memnuniyetsizlik yarattı. Değinmek istediğim başka bir nokta ise " Felaket ve korkunç " kelimelerinin fazlasıyla kullanılması dikkatten kaçmıyor. Her şeye rağmen okunabilecek keyifli bir eser.
Çavdar Tarlasında Çocuklar
Çavdar Tarlasında ÇocuklarJ. D. Salinger · Yapı Kredi Yayınları · 202159,3bin okunma