Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ama genellikle hayat bizi standartlaştırılmış faaliyetlere çeker. İçinde doğduğumuz sosyal kahraman-sistem, kahramanlıklarımıza, uyduğumuz yollara, başkalarını memnun edebilmemiz için kendimizi şekillendirdiğimiz yollara işaret ediyor. Derûnî sırrımızın üzerinde durmak yerine, onu yavaş yavaş örtüyoruz ve unutuyoruz; tamamen dışsal insanlar olurken, kazara, aile bağlantısıyla vatanseverlik refleksi ile ya da basit bir yemek ihtiyacı ve üreme dürtüsü ile düştüğümüz standartlaştırılmış kahraman oyununu başarıyla oynuyoruz.
Mobbing Bank Diyor ki;
Türk Fırtınası Nereden bilebilirdim yaşamımın bir fırtına estirmeye ait bir görev olduğunu! Dokuz yaşında aldım ilk yaramı on iki Eylül sabahında! O yara büyüttü beni!
Reklam
Vücutlarımiz cetrefilli ve muhteşem bir sisteme; kendi kendini dinlendirme, iyileştirme ve tazeleme kabiliyetine sahiptir.
Stres tepki sistemi bize tehlikeli ve hayatı tehdit eden durumlara tepki vermemiz için gelişmiştir.
İhtiyacımız olmayan şeyleri aldıran sistem..
"...içinde yaşadığımız bu tüketim toplumundaki en büyük motivasyon, ne yazık ki paradır. Binlerce ticari markanın tek derdi, ellerindeki ürünü sana satıp daha fazla para kazanmaktır. O nedenle ödül merkezini hedef alıp, burayı uyarabilecek her türlü yöntemi acımasızca denerler."
Sayfa 169
PK.(PeeKay)nın Tapasvi(Cemaat Lideri) ile tanışması.
Sonra bir gün insanlar için Tanrı'yla konuştuğunu ve iletişim kurduğunu söyleyen, oldukça fazla insanın da inandığı Tapasvi'yi görür. Kendisine Tanrı tarafından gönderildiğini iddia ettiği parça, PK'ın kontrol cihazından başka bir şey değildir. Bunun üstüne şunları söyler; "Olayı daha iyi anlıyorum artık. Birileri milleti kandırıyor. Derdi olup, Tapasvi yoluyla Tanrı'yı arayanlar, Tanrı'ya ulaşamıyorlar. Çünkü biri herkesi kandırıyor. Tapasvi de burada, herkese yanlış numarayı veren kandırılmış birisi. Telefonun ucunda oturan kişi ise Tanrı değil. İnsanları kandırıyor sadece. Anlaşılan bu gezegendeki Tanrı ile insanlar arasındaki iletişim sistemi çökertilmiş. Herkes yanlış numarayı çeviriyor."
@Aamirkhan
Reklam
Bizim okulumuzun bu dersi öğretebilmesini isterdim. Sıramızın gelmesini beklemek, istediğimiz şeyi elde etmek için genellikle kötü bir yoldur.
Sayfa 128Kitabı okudu
Erkek dünya, kadına kendi bakış açısını dayatıyor. Sonra dayattığı bu tehlikeli düşüncelerden kadını sözde bir koruma çabasına giriyor ve bu çabanın sonucu olarak kadını tutsaklaştırıyor. Anlayacağınız hem bozuyor hem yapacağım diye kendi zevkleri için köle yaratıyor. Aslında bu hükümetlerin "Düşman yarat, sonra savaş" stratejisine çok benziyor. Zaten tüm sistem bu şekilde işlemiyor mu?
Sayfa 162Kitabı okudu
Cam metafizik açıdan hem bir amaç hem de bir araçtır. Psikolojik (hem gerçek hem de düşsel) anlamda cam ideal bir modern kaptır; zira "kendini beğendirme gibi bir derdi olmayan", sahip olduğu içeriğe (tahta ya da metal gibi) koşut bir şekilde zaman içinde gelişme göstermeyen ve bu içeriğe gizemli bir anlam katmayan bir malzemedir.
Sayfa 52 - KindleKitabı okudu
Bir yandan zenginlere hizmet edip diğer yandan bütün yoksulları daha da çaresiz kılarak da iktidarlarını korudular. Kimi zaman kitleleri büyük yalanlarla kandırarak, çoğunlukla da hileyle, hurdayla elde edilmiş iktidarlar, sistemi ayakta tutmanın her yoluna başvurdu... Diğer yandan da bırakın hesap sormayı, soru sormayı ve hakikati tümden yasakladılar... Hayır, doğru söyleyeni dokuz köyden kovmadılar, doğrudan hapse tıktılar. Çünkü doğru söylemek iktidara meydan okumak, yani her şeyi göze almak demekti... Ve nihayetinde yine, yeniden kitleler, kendini soğana, patatese, patlıcana, domatese muhtaç bırakanı seçti.
Reklam
Sevgi, dilimizdeki en önemli -ve en çok kafa karıştıran- sözdür. Hem dünyevi, hem de dini düşünürler, sevginin yaşamımızda ana rolü oynadığı konusunda hemfikirler. Bize "sevginin çok görkemli bir şey" olduğu ve "dünyayı döndürenin sevgi olduğu" söylenir. Binlerce kitap, şarkı, dergi ve filme bu sözle lezzet katılır. Çok sayıda felsefi ve dini sistem, sevgiye önemli bir yer vermiştir. Hıristiyanlık inancının kurucusu, sevginin, müritlerinin temel özelliği olmasını istemiştir. Psikologlar, sevildiğini hissetmenin, insanın birinci derecedeki duygusal ihtiyacı olduğu sonucuna vardılar. Sevgi için dağları, denizleri aşar, çölleri yürüyerek geçer ve anlatılamayacak güçlüklere katlanırız. Sevgisiz, dağlar aşılamaz, denizler geçilemez, çöller dayanılmaz ve zorluklar yenilemez olurlar. Ermiş kişiler, sevgi ile güdülenmemiş tüm insan başarılarının, sonuçta, boş olduğunu söyleyerek sevgiyi yüceltmiştir. İnsanlık oyununun son sahnesinde üç karakterin kalacağını söylemiştir: "İnanç, umut ve sevgi. Fakat bunların en önemlisi sevgidir."
Ekonomi dersi de liselerde okutulmalıdır. Yarının dünyası mutlaka ahlâka bağlı bir ekonomi sistemi üzerine kurulacaktır. Ve dünyamızda insanlık yolundaki her harekete düşman olan Yahudi hâkimiyetini yok edebilmek için bu düşmana kendi silâhlarıyla karşı koymak, yani ekonomi yönünden yürümek lâzımdır.
Sayfa 144Kitabı okudu
"29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'in kurulmasından sonra, Atatürk ve arkadaşları, geleneksel dini eğitimin toplumun gelişmesine engel olduğu iddiasıyla, Türk Eğitim Sistemi'ni yeniden ele alarak, batı eğitim anlayışına göre tanzim etmişlerdir. Bu nedenle hükümet, geleneksel dini eğitimin etkilerini zayıflatmak için, Arapça ve Farsça öğretilmesini yasaklayarak, Latin alfabesinden adapte edilen yeni Türkçe alfabeyi kabul etmiştir. Bu şekilde dini eğitim kaldırılmış, az sayıda bulunan dini okullar da, 1930 yılında kapanmıştır. Beş yıl sonra da; her türlü devlet okulundan, din dersi kaldırılmıştır."
Sayfa 227 - Hayat Yayın GrubuKitabı okudu
Dayanıklı Toplum (Savaş Ş. Barkçin)
Bugün Batılı toplumlar başta olmak üzere her toplumda devlet var, bilgi var, bilim var, teknoloji var, uzmanlar var, sistem var, kanunlar var, para var. Var oğlu var. Ama bir şey yok. Nedir o kritik şey? Ahlâk. Yani kendisi olmak ve karşıdakini kendisi gibi saymak. O yüzden bütün bu saydıklarımız insanı insana yaklaştırmıyor, aksine uzaklaştırıyor.
"tombul kız yüzüme dik dik bakıp, sonra omuzlarını büzdü. “fakat dedem, neyin iyi neyin kötü olduğuna pek aldırış etmiyordu. iyi ve kötü dediğin insanın temel niteliği düzeyinde var olan kavramlardır ve mülkiyetin ait olduğu yönün ne olduğundan farklı bir sorundur, derdi.” “eh, haklı olabilir” dedim. “bir de dedem, hiçbir otorite türüne inanmazdı. evet, gerçekten de bir süre sistem’e bağlı kalmıştı, ama bu bolca veri ve deney malzemesi ile büyük ölçekli simülasyon makinelerini rahatça kullanabilmek içindi. o yüzden, karmaşık karma işlemi sistemini tamamladıktan sonra, araştırmasını kendi kendine tek başına ilerletmenin çok daha rahat ve etkin olacağını söylüyordu. bir kez karma işlemi sistemine vakıf olunduktan sonra artık ekipmanlar gereksiz kalır, düşünce boyutunda ilerlemek mümkün olurmuş.”
656 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.