Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Fransa’nın boşaltacağı Elazığ, Diyarbakır ve Sivas illerinin ekonomik gelişimi için yapılacak girişimlerde Fransızlara ayrıcalık tanınacak, Ergani maden imtiyazı da onlara verilecekti. Hükümetimizce, bu sözleşmenin de kabul edilmemesinin nedenlerini saymaya sanırım gerek yoktur.”
Sayfa 330
Erzurum'dan Sivas Kongresine giden M. K. Atatürk'ü engelleme çabası ve Atatürk'ün cesareti: "Amasya’dan Erzurum’a gelirken, Sivas’ta küçük bir hikâyeye konu olan olay hatırlarınızdadır. Gariptir ki, Erzurum’dan Sivas’a giderken de buna benzer küçük bir durumla karşılaştık. Erzincan’dan batıya hareket ettiğimiz günün sabahı, Erzincan
Reklam
''Geçmiş olsun,'' dedi İçişleri Bakanı, gülerek. Suratına baktım pis pis. Hiçbir karşılık vermedim. Bakan, gazetecilere döndü: ''Şu pejmürde kılıklı adam, Halk Kurtuluş Ordusu'nun kahramanıymış,'' dedi. ''Beğenemedin mi,'' dedim. ''Tabii kahramanıyım, Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun savaşçısıyım. Ne olduklarını gösterdiler,'' dedim. ''Nereye gidiyordun,'' dedi. ''Devrime,'' dedim. Duvardaki haritayı gösterdi, haritada Sivas'ı gösterdi. ''Buradan mı gidiliyor devrime.?'' dedi. ''Senin kafan almaz böyle şeyleri,'' dedim. ''Karşınıza birgün dikildiğimiz zaman anlarsın,'' dedim. ''Türkiye'de bir tek ordu vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti Ordusu'dur,'' dedi. ''Onun için Demirel ve senin gibi uşakları, hemen istifayı bastınız,'' dedim. Sinirlendi. Üzerine yürür gibi yaptım, bir adım attı. Geriledi. Şaşırdı. Dehşetli bir panik havası içinde, elini kolunu sallayarak kekeleyerek, ''Gö-gö-götürün bunu,'' dedi. Sürükleyerek çıkardılar beni oradan. ''Göstereceğiz sana da, senin gibilere de, Amerika'nın güvenilir uşakları.!'' diye bağırdım kapıdan çıkarken.
Devr-i Süleyman'dan Sonra
Sivas-Kayseri maçından sonra çıkan kavgada/arbedede kırk küsür kişinin hayatını kaybettiği yıllara ait Türkiye fotoğrafı, Demirel imajının kafamda başka yüzünü oluşturur. Yıllardır bir birine düşman kesilen iki şehrin dramatik tablosu. Devr-i Demirel bitti. İki şehrin kavgası unutuldu.
Sayfa 182 - Büyüyen ayKitabı okudu
“Dedim ki: İşte Mehmet Ali bilir; İstanbul'da ne padişahın, ne devletin, ne hükümetin beş paralık itibarı kaldı. Yüzbaşı rütbesinde yabancı subaylar, sadrazamlara emir veriyor. Padişaha, filan adamı filan yere tayin et, filanı filan yerden kaldır, diye akıl öğretiyor. Dinlemezse, kamçısını sallayarak Mabeyin kapısına dayanıyor. Ahaliye ise,
Sayfa 26 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
... Ve kapasam gözlerimi karanlığa, yorgan etsem üstüme bir Sivas türküsünü: “Bir bulut kaynıyor Sivas ilinden Ben korkarım ayrılıktan ölümden!”
Reklam
-Çal çoban çal!.. Ne Ertuğrul gibi oğlun öldü ne Sivas gibi şehrin yıkıldı!.. Bir insan sürüsünün tali'siz çobanından bir koyun sürüsünün gamsız çobanına tevcih edilmiş olan bu hitab-ı tahassür kadar hiçbir mersiye, hiçbir nevha, oğlu ölmüş bir baba ile memleketi yıkılmış bir hükümdarın gönlündeki evcâ'u alam tercüman olamaz
Erzurum ve Sivas kongreleri kararları doğrultusunda ulusun Ermenistan'a bir karış toprak bırakmayacağını ve hatta hükümet bu gibi bir acı zorunluluğa boyun eğerse,ulusun kendi haklarını kendisinin savunmaya kararlı olduğunu ve bunun bütün dünyaya duyurulmuş olduğunu yazdım.
Sayfa 206Kitabı okudu
Bakın, Sivas'ın Karaçayır köyünden "64 yaşında Hasan Özel" ne diyor: "İnsana köle muamelesi yapılmaz. İnsan yüce varlıktır. İnsanı sevmeyen tanrıyı da sevmez, tabiatı da sevmez. Sadece kendini sever, nefsini yani..."
Millî Mücadele'nin ilk günlerinde Sivas Kongresi’ni dağıtmak vazifesini deruhte eden, Miralay Galip Bey de celeplik yaparken bir hayvan pazarlığı esnasında ani bir ölümle, ihtirasına kurban gitmişti.
Sayfa 268 - Gufo Yayınları
Reklam
Mustafa Kemal isminde bir büyük adam, bir büyük kumandan, İstanbul'dan çıktı, Anadolu'ya geçti. Erzurum'da, Sivas'ta, milleti başına topladı. "Hükümet, devlet görevini yapmıyor. Biz kendi kendimizi koruyacağız. Düşmana karşı koyacağız" dedi. Şimdi, onun adamları taraf taraf Yunanlılarla, Fransızlarla döğüşüyor. Hepsi öyle kahraman kişiler ki...
Sayfa 27 - İletişim Yayınları
Indiana Jones Türk olsaydı, yiğidin harman olduğu Erzurum, Yozgat, Sivas, Kahramanmaraş gibi bir yerden olurdu.
Bir Türk için İzmir ne ise Sivas da odur. Diyarbakır ne ise Samsun da odur. İzmir zaptolundu mu bütün Anadolu'nun ilmiği düşmanın elinde demektir. Orası kurtulmayınca burası kurtulamaz.
Sayfa 152Kitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa, milli mücadeleci Vali Vekili Yahya Galip Bey emrindeki il basımevinden yararlanarak bir gazetenin çıkarılabilmesi imkânlarını arıyordu. Sivas'taki İrade-i Milliye gazetesinin devamı gibi olan Hâkimiyet-i Milliye gazetesi işte bu çabaların sonunda, Recep Zühtü Bey'in (Soyak) yönetiminde, ilk kez 10 Ocak 1920'de olmak üzere haftada birkaç defa yayınlanmaya başlamıştır.
Sayfa 15 - İş Bankası Yayınları - 2. BaskıKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.