Hellooooğğğ. Aslında inceleme yazmaktan vazgeçmiştim. Ama yapılan incelemelerin en rağbet görenleri bile (hepsi değil) vasat seviyedeydi. Kitaba dair bir şeyler yoksa inceleme diyemeyiz bence (kibarlık ediyorum, evrensel bir gerçek bu). Ya da kitabın son kısmını olduğu gibi kopyala yapıştır yapıp yüzlerce beğeni almak… Yapmayın yahu. Bu nedenle
ÖYKÜLENDİMDE GELDİM!
Şimdi ne anlatsam ki?
Ne yazsam ki?
Nasılda işlemiyor parmaklarım senin adına bir şeyler yazmaya…
**Zaten işkence nedir?
İrademiz ve kafamız bizi küçültecek bir iş yapmadıkça, işkence sade bir fizyoloji meselesidir. Etlerimiz, sinirlerimiz dayanabildikleri kadar dayanırlar.
Sonra, tabiat ne emrederse, o olur.
Ama ruhumuzu
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Merhaba dostlar. Ne zaman güzel bir kitap okusam, bunu mutlaka herkes okumalı diyorum. Keşfettiğimiz güzellikleri sadece kendimize saklarsak ne anlamı kalır değil mi? Benim keşfettiğim bu güzelliği kitap dostlarım da keşfetmeli, bu güzellikten mahrum kalmamalı diye düşünürüm hep. Bu yüzden de biraz fazlaca alıntı paylaşırım. Daha doğrusu çok not
Aramızda kalacağına söz verin önce ve sonra sonuna kadar yazılanları okuyun lütfen. Hepimiz insanız diye başlayayım söze. Bu insanlığımız günaha meyilli bir fıtratta olduğumuzu belirtmek içindi.
Peşine de Müslüman olduğumuzu söyleyeyim. Bu Müslümanlıkta ahiretimizi düşünen insanlar olmak zorunda olduğumuzu belirtmek içindi. Bu iki noktayı
"Erkekler daha çok sever o yüzden de kadın şair yok denecek kadar azdır." gibi basit, cinsiyetçi, hiç bir dayanağı olmayan alelade bütün cümleleri reddediyorum. Sevgisini bir şekilde meşrulaştırma çabasının cümlesidir çünkü. Sevgiyi böyle bir cümleyle ölçmeye kalkmak acizliktir. Bunlardan biri de "Günümüzde iyi şair yetişmiyor" Laf! (Hatta laugh)... Günümüz şiirinde, neredeyse bir kaç kelimeyle şair olmaya özenen her ne kadar primci tacirler cirit atıyor da olsa, diğer yandan; hatrı sayılır, kallavi, nitelikli, donanımlı, duyarlı ve hassas şairler de yetişiyor. Bu tür derme çatma cümleleri kuranların, Gülten Akın'dan, Nilgün Marmara'dan, Günseli İnal'dan ve Birhan Keskin'den (isimler çoğaltılabilir) haberdar olduklarını düşünmüyorum. (Niye bu kadar sinirlendim bilmiyorum. Sanırım beni bu popüler kültür mahvetti.)
Sizi temin ederim, bundan yıllar sonra bahsettiğim tacirlerin (Kimlerden bahsettiğimi anladınız siz) esamesi okunmazken, Birhan Keskin gibi zamanının ötesinde şairlerin kırılgan şiirlerini bütün hassasiyetimizle okumaya devam edeceğiz. Sorarım size; şu Birhan Keskin dizeleri eskiyebilir mi?
"Yenildim ben, unutuldum ve üzgün değilim inan.
Büyüktü çünkü onların dünya arzusu
Benim otların sesiyle kaplı kalbimden
Söktüm atımı söğüdün gölgesinden
Şimdi yol benim yeniden.
...
Bir cümledir insan
arşla ferş arasında ve hep haklı
Vardım işte demek için
ömür denen cisimde saklı." (s.71)
Y'olBirhan Keskin · Metis Yayınları · 20145,4bin okunma
Kitaba hakaret etmemek için kendime hakim olmam gereken bir inceleme olacak.
İlk önce konusundan sonra da görüşlerimden oluşacak spoilersız bölümüm. Sonra spoilerlı bölümde konuşacağım.
SPOİLERSIZ BÖLÜM:
Kitabımızın konusu:
Baş karakterimiz Alina ve onun arkadaşı/sevgilisi Malyen Karanlıklar Efendisi'nden uzak bir hayat süremeye çalışırlar.
Yazarımız ortaokul ve liseyi Robert Kolejinde okumuş. Sonrasında lisans eğitimi için basmış Amerika’ya gitmiş orada da İşletme falan okumuş… Anlayacağınız ailesi, yazarımızın eğitimi için baya bir para saçmış. Haliyle biz fakirler bilmeyiz ama muhtemelen para çok olunca bizim oğlanı birde meslek sahibi falan yapalım demişler. Üstelik oğlanın yazım
Teslim oluyorum. Anladınız mı? Teslim oluyorum. Siz daima haklısınız. Ama sade bu işte değil, öbürlerinde de, bütün meselelerde, hepsinde. Ben teslim oluyorum.
Aşk...
Adem & Havva ile başlayan dünyanın zerresi bile yok iken var olan aşk..
Ahhh ! Romeo ve Juliet; düşman ailelerine rağmen aşklarını yaşamaya çalışan ama yaşayamayan iki genç..
Kleopatra ve Mark Antony; Kleopatra' nın öldüğünü sanarak kendini hançerleyen ama ölmediğini öğrenince sevdiğinin kucağında can veren zavallı
Kargayı hep merak etmiştim. İlk tanışıp okuduğum İzdiham sayılarında, Karga kapakla yetinmez iç sayfalarda da "aktif" olarak gözükürdü. Son sayılarda Karga nedense iç sayfalardan "çekildi". Nedir bu karga olayı? Nihayet (kendimce) çözdüm; Karga ve "Hepimiz ölecek yaştayız" sloganı. Meğer ki karga en fazla 10-15 yıl
-Aaaa şu kadının yaptığına bak. El kadar çocuk ne yapacak o kadar oyuncağı?
-Karışmayın siz.
...
-Ayol mevsimi değil. Ne diye alıyorsun o kadar meyveyi.
Temmuz #129670058
-Birine mi baktınız ?
-Şey evet , Belma hanımı arıyorum.
-Belma diye biri yok burada.
-Öyle mi ? Belki başka bir ismi vardır , Ayşe de olabilir Züleyha belki , gözleri de sizinkiler gibi maviydi.
-Beyefendi lütfen gider misiniz hemen yoksa güvenliği çağırmak zorunda kalacağım.
-Afedersiniz