Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Altmış yıl önce, Arjantinli yazar Roberto Arlt siyasi kariyer yapmak isteyenlere şunları tavsiye ediyordu: Açıkça ilan edin: "Çaldım, daha çok çalma arzusundayım. Arjantin topraklarını son karışına kadar mahvedeceğinize söz verin, Kongre'yi satacağınıza ve Adalet Sarayı'na bir manastır kuracağınıza. Konuşmalarınızda şöyle devin: "Çalmak kolay değildir, baylar. Sinik olmak gerekir ve ben öyleyim. Hain olmak gerekir ve ben öyleyim." Arlt'a göre başarının kesin formülü buydu, çünkü bütün utanmazlar dürüstlükten bahsediyordu ve insanlar yalanlardan bıkmıştı. Brezilyalı politikacı Adhemar de Barros, ülkenin en zengin eyaleti Sao Paulo'nun seçmenlerinin sevgisini "Rouba mas faz" sloganıyla kazandı. Çalıyor, ama iş de bitiriyor. Tam tersine Arjantin'de, adaylar Arlt'ın tavsiyesine hiçbir zaman rağbet etmedi ve bugün hala çalacağını ilan etme ya da yüksek sesle çaldığını kabul etme cesaretini gösterecek bir politikacıyla karşılaşmak imkansız. "Kendim için çaldım, kendime iyi bir hayat sunmak için çaldım," diye itirafta bulunacak tek bir talancı yoktur. Eğer bilinci yerindeyse ve vicdanı varsa, hırsız en iyi ihtimalle şöyle söyleyecektir: "Partim için yaptım, halkım için, vatanım için." Bazı politikacıların vatanı evlerine götürmelerinin nedeni vatana duydukları bu büyük aşktır.
Sayfa 136
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Elektra, Orestes'te daha anneyi öldürme işinden önce başlayan acıma duygusunu güçlü konuşmalarla yenmek zorundadır. Kuvvetli olan, korkusuz olan odur, genellikle erkeklere özgü eylem gücü olarak bilinen şeyler daha çok kendisinde cisimleşmiştir. Uygulamada bile etken bir payı vardır. Orestes'i kışkıtır; o, giysisini yüzüne kapatıp öylece kalırolduğunda, saplanacakkılıcıdabirliktealır.Orestes, nasıl Aigisthos'u öldürürken onun gözüne bakamamışsa şimdi de ölmekte olan annenin bakışına dayanamaz. Kanlı eylem öncesi daha Klütaimestra ufukta göründüğünde, Orestes'i nasıl acıma duygusu, eylem son­ rası olacakların korkusu ve Apollon'un kehanetindeki bilge­ likten kuşkulanma kapladıysa, izleyen karşılıklı şarkıda da, yüreklerindeki nefret ateşi sömüş olan iki kardeşin nasıl öldürme eylemlerinin toplamında tanrısal buyruğun anlamına ilişkin derin kuşkuya düştüklerini ve ağır suçluluk duygusu altında nasıl ezildiklerini dinleriz. Demek ki Sofokles'te dıştalanmış olan suç sorunsalı, Aiskhülos ile hesaplaşma içinde yeniden ele alınmıştır.
Elektra
ElektraEuripides · Mitos Boyut Yayınları · 2008154 okunma
Reklam
Uyku, hissederek yapabildiği son iş. Elinde kalan son huzur. Rüyaları ise yeryüzünde bir türlü arayıp da bulamadığı evi. Ben ev aramadım hiçbir zaman. Hiçbir yeri, bir gün geri dönmek için terk etmedim.
Kabristandaki bahara elveda demeye hazırlanırken, "Son sözlerin nedir?" diye sordum ona. "Beni yeniden yeniye yaratan buradaki bedenleri de yeniden yaratacak," diye seslendi. "Bir gün dirileceksiniz yine. Hesabını tuttuğunuz saç telleriniz yeniden uzayacak. Yanaklarınız yeniden kızaracak. Bacaklarınız sizi oraya buraya taşıyacak güçte olacak. Gözleriniz gözlerinize değecek yine."
Sayfa 137 - Kapı Yayınları
"İşte, bir garip deryada kayboldum. Boyumu aşan dertlerimin içinde can çekişiyorum. Can kurtaran da kayboldu, kim kurtaracak ki beni? Son nefesimi dalgaların içinde vereceğim, kimin aklına gelirdi ki?"
Ötüken Dergisinin İşleri: Ötüken'e gelen şiirleri okuyup basılabilecek olanları seçmek de Atsız'ın işidir. Bu arada bir de roman yarışmasında jüri üyesidir: "Ötüken hakkındaki tenkitlerinde de haklısın ama ne yapalım? Eldekiler bunlar. Daha iyi şiir istiyorsun. Ben, bana gelen okkalarla şiirin en iyilerini seçip Sançar'a
Reklam
Divanda, bir göz gezdirmek maksadıyla elime aldığım kitabı, horozlar ötünceye ve son satırını bitirinceye kadar bırakamadım.
Sayfa 212
Köy meydanına sehpa kuruldu. Kararın Türkçe ve Bulgarca metinleri özetle yazılıp, göğsüne asıldı. Rengi sapsarı olmuş, dudakları devamlı titreyen Domuzcuyef sehpaya çıkarıldı. En son gün öldürdüğü Hüseyin Ağa'nın oğlu Abdi, altındaki iskemleye vurunca bir iki hırıltı çıkararak can verdi.
Sayfa 192 - ötükenKitabı okuyor
Sonunda aynı sıradan son.Kadın acı çeker.Erkek özgür kalır.
351 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Linda'nın ilk hatırladığı anısı ham muz tadında, en yakın arkadaşı Kelly'in ismi, şeker gibi tatlı konserve şeftali tadında, "bencil" sözcüğünün bıraktığı tat, yazın en son toplanan mısırların tadı, "anne" sözcüğü, çikolatalı süt tadında. Linh-Dao Nguyen, yani Linda, kelimelerin tadını alan bir çocuk. Çok sevdiği babasından ve bir zamanlar sevdiği annesinden çok farklı.Amerika'ya getirilmiş, evlat edinilmiş, Vietnamlı bir çocuk Linda.Ama o Vietnamlı olduğunu da işitsel tat sinestezisi olduğunu da ileriki yaşlarda tesadüfen öğreniyor. On bir yaşında yaşadığı tecavüzün sonrasında Linda için annesi artık, DeAnne oluyor. Büyük dayı Bebek Harper, koruyucusu, en büyük dostu. Acı, kırılgan bir büyüme öyküsü anlatırken Monique Truong; Virginia Dare'in hikâyesi, Wright Kardeşler'in öyküsü, George Moses'ın öyküsü gibi yan öykülerle, kurguyu zenginleştirilmiş. İlgi çekici bir kitaptı benim için Dilimdeki Acı.Yazarın dilimize çevrilmiş iki kitabı daha var.Okumaya devam edeceğim bir yazar, Monique Truong.
Dilimdeki Acı
Dilimdeki AcıMonique Truong · İletişim Yayınevi · 202028 okunma
Reklam
"Duygular bastırılırsa çevreye yansır; özellikle öfke, nefret gibi duyguların oluşmaması için çözüm, aşırı bireyselliğin teşvik edilmesidir. Ayrıca sosyal gruplaşmalar, mesela Hristiyan gruplar, milliyetçi oluşumlar gibi topluluk engellenmeli ve sonuç olarak öfke ve nefretin olmadığı ütopik bir toplum yaratılmalıdır. Yani asıl hedef Siyon veya bugünün tabiri ile Matrix dünyası yaratmaktır.
Hep yeniden gelmek zorunda mıdır sabah? Hiç son bulmaz mı yeryüzünün gücü? Uğursuz bir koşuşturma kemirmek zorunda mıdır Gecenin cennetsi uçuşunu? Hiç sonsuza kadar yanmayacak mı Aşkın o gizli kurban ateşi? Biçilmiştİ ışığa zamanı Ve uyanıklığa Ama amansızdır gecenin hükümranlığı, Uykunun süresi, sonsuzluktur. Ey kutsal uyku! Cimri davranma mutlu etmekte Geceye adanmışları Dünya halinin bu koşuşturmasında. Yalnızca delilerdir seni yanlış tanıyanlar Ve başkaca uyku bilmezler Senin acıyarak üstümüze örttüğün Gölgeden başka O hakiki gecenin karanlığında. Hissedemezler seni Asmaların altın çağlayanında Bademağaçlarının Mucizevi yağında Ve ayçiçeğinin kahverengi özsuyunda. Bilmezler Narin genç kızın Göğüslerinde esenin Ve orayı cennetin kucağına çevirenin Sen olduğunu Sezemezler Senin eski öykülerden Cenneti açarak geldiğini Ve anahtarlarını taşıdığını..
İnsan bir süre daha yaşama arzusu duyuyor, en azından seni son bir kez daha görene kadar.
Filistin özgür olana dek..
Ümmet olarak çok zor günlerden geçiyoruz. Ne yazık ki oturup yas tutacak zamanımız yok. Vicdanı kalmamış, kibirden gözü dönmüş lanetli bir kavme karşı kanının son damlasına kadar mücadele veriyor tüm Müslümanlar-demek isterdim. Diyemiyorum.. Ancak her şerde bir hayır olduğuna inanmak lazım, Filistinli kardeşlerimizin direnişi sayesinde dünya İslam'la tanıştı. Batılı dediğimiz gençlerin yoğun çabalarına şahit olduk. Üzülerek söylüyorum ki onların yanında asıl batılı biz kaldık. Aklımızı çürütüp düşünmemizi doğruyu bulmamızı engelleyen tembellik, yine üzülerek söylüyorum ki vicdanımızı da çürütmeye başlamış. Kendimizi kandırmayalım İslamiyet sadece lafla yaşanmaz. Elbette ki bu zulüm bir gün bitecek İslâm bayrağı hep dalgalanır Allahın izniyle. Ama biz ne tarafta duracağız işte o noktada herkes vicdanını sorgulamalı. Gavurdan daha gavur insanlarla bir arada yaşıyoruz ve inancımızla ilgili istediklerini söyleme hakkını kendilerinde görüyorlar. Bunun önüne geçmeliyiz. Belki bizim direnişimiz de budur. Sancağı taşımaya yüzümüz kalmasa da taşıyanları koruyup kollama bilincine kavuşmak. Allah zalimin helak oluşunu ve kardeşlerimizin şanlı zaferini görmeyi Ümmet-i Muhammed'e nasip etsin.
Descartes'la bariz bir şekilde öne çıkan ebedî hakikatler fikri, yaratmanın, yoktan (ex nihilo) değil, varolan bir şeyden gerçekleştiğini söyler. Tanrı'nın zihninde zaten varolan özsel varlığa, idealara Tann'nın varoşsal olarak varlık vermesiyle ya da aktüel kılmasıyla, yaratmanın gerçekleştiğini öne süren bu düşünürler, doğal olarak, yoktan yaratma fikrini yadsımış olurlar. Bu, bir bakıma, yaratmanın da son- suzluğu (ab aeterno) anlamına gelir. Böylece Descartes'ın Tanrı'nın zihnindeki ebedî hakikatleri yine onun iradesiyle var kıldığını söylemesi, bu iradenin doğanın yasası olarak hüküm sürdüğü anlamına da gelir. Çünkü doğa, Tanrı'nın zihnindeki fikirlerin gerçeklik kazanmasından başka bir şey değildir. Böylece bu yasalar, sadece mantık ve matematiğin değil, aynı zamanda doğanın işleyişinin ve hareketin yasasıdır. Sonuçta bunlar, mekanist fiziğin temelidir. Fizik yasası da, tıpkı Tanrı'nın iradesinin değişmezliği gibi, zorunlu ve değişmezdir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.