Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Playlist, onu oluşturan kişinin zevki haricinde aralarında hiçbir bağ olmayan müzikleri yan yana getirir. Synthesizer kullanımı, bir “kültür”e (Karayipler, Afrika) atfedilen müzikal ritim parçalarını bütünüyle farklı bağlamlarda kullanarak dolaşıma sokmayı mümkün kılar. Bu şekilde dolaşıma giren, bir nevi ritmik basmakalıptır. Şimdiden geçmişte kalmış olan (1989), dünyanın her yerinde dinlenen lambada, “yerli” bir kültüre ait olup bağlamı dışında dolaşıma giren müzikal basmakalıplara iyi bir örnek teşkil etmektedir.!9 O yaz en çok dinlenen bu şarkının klip yapımcıları, bu danstaki geleneksel Brezilya ritimlerini Bolivyalı bir gruptan aşırılan bir şarkıya uyarlamışlardı ve daha sonra bu şarkı dünya dillerinde farklı sözlerle söylenmişti.
Mora isyanının kökleri, Yunanların "Büyük Yunanistan Hayali"ne dayanır. Ünlü Yunan şairi Rigas Ferreros 1791'de Bükreş'te hayali bir Büyük Yunanistan haritası çizmiştir. 1796'da bu haritayı Viyana'da bastırarak Yunanca konuşulan tüm topraklarda dağıttırmıştır. Daha sonra Büyük Ülkü (Megali İdea) adını alacak bu hayale göre Balkanların büyük bölümü, Anadolu'nun yarıdan fazlası, Ege Adaları ile Girit, Rodos, Kıbrıs, Trakya ve İstanbul Osmanlı Devleti'nden koparılarak Yunanistan topraklarına katılacaktır. Ferresos, bu haritadaki hedeflere ulaşmak için bir ihtilal programı ve bir de anayasa hazırlayarak 1797'de yayımlamıştır. Bu haritaya göre Osmanlı topraklarını ve eskiden Yunanca konuşulan tüm yerleri kapsayacak olan bu devletin adı "Helen Cumhuriyeti" ve resmî dili de Yunanca olacaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için Avrupalı aydınları da Yunanların yardımına çağırmışlardır.
Sayfa 9 - ATARÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okuyor
Reklam
Hazır mısın.
Cenâb-ı Hak konuşması- nın büyüklüğüyle seni çağırıyor: Ey Adem oğlu! Bana yaklaş! Sen de korkak, mahzun, titrek bir kalb, zelil ve korkak bir göz, kırık bir yürek ile ona yaklaşırsın. Ne küçük, ne büyük, kaydetmediği hiç bir şeyi bırakmayan kitabın senin eline verilir. Nice fahiş hareketlerin vardır ki, unutmuşsun, o kitab sana hatırlatıyor. Nice tåat vardır ki, âfetlerinden ga- fil olmuşsun, onların kötülükleri sana keşfolunuyor. Nice mahcubiyet ve korkaklığın, nice darlık ve acizliğin vardır. Keşke bilseydin hangi ayakla Allah'ın huzurunda duracak- sın? Hangi lisanla cevab vereceksin? Hangi kalble Allah'ın dediğini anlayacaksın? Sonra utangaçlığının büyüklüğü hak- kında düşün. O
Zırhını çıkartıp pencerenin önünde duran ve önce çok uzakta olan, ama yoğun soyutlanmışlığı, yitip gitmiş çağlar ve yok olmuş yıldızlardan sonra gözüne hâlâ hoş ve yabancı görünen o dudaklar, kitap ve kafa giderek yakınlaşıp netleşene kadar karısıyla oğluna bakan ve sonunda piposunu cebine koyup karısının önünde o muhteşem başını eğen bu kahramanın davranışından kim gizli bir sevinç duymaz- dünyanın güzelliğinin önünde saygıyla eğildi diye onu kim suçlar?
Sayfa 37 - İş bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
.. sonra zifiri karanlık çöktü ve artık algıladığı tek şey gürültüydü, toynakların yola tekdüze ve çok­lu vuruşları yakılanmakta, çoğalmakta (şu anda yüzlerce, binlerce toynak) o kadar ki yağmurun çıtırtıı gibi) silinecek, kendi kendini yok edecek, sürekliliği ve tek biçimliliğiyle ikinci dereceden bir tür sessizlik gibi, görkemli, anıtsal bir şey yani zamanın yani ne başı ne sonu ne de mihenk noktası olan madde dışı görünmezliğin ilerleyişinin ta kendisini üretecek kadar .. .
Sayfa 25 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Hayat seni öyle bir noktaya getirir ki kendini sevdiklerinle savaşırken ve nefret ettiklerinle sevişirken bulursun. Üzülürsün. Pişman olursun. Sonra biraz zaman geçer ve tersinin bu dünyada işlemediğini anlarsın.
Reklam
Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.
“ Çok şey görmüşüm gibi, Ve çok şey geçmiş gibi başımdan, Ah, dedim sonra Ah!.. ”
Acımamak!
Bir kere çok müspet kafalı bir kadın... Hurafe ve hayal ile mütemadiyen mücadele eder, talebesine ancak ilmin en müspet hakikatlerini öğretir. Sonra onda bir nevi hastalık, hiç durmayan, onu daima için için yakan bir humma var: Doğruluk, fedakârlık, manevî temizlikhastalığı... Haksızlığın, yalanın, riyanın hâsılı, bütün ahlâksızlıkların ve zaafların müthiş düşmanıdır.
Frodo hızla yaklaştıkça, büyük sütunlar onu karşılarcasına kuleler gibi yükseldi. Dev gibi gelmişlerdi ona; sessiz fakat tehditkâr iri kurşuni siluetler. Sonra sütunların gerçekten de elle biçimlendirilmiş olduğunu gördü: Eskinin hüneri ve gücü bunlar üzerinde çalışmıştı ve üzerlerine yontulmuş olan o fevkalade suretleri unutulmuş yılların
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.