Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Tüm ruhların yürümeye ayaktan başlaması gerçekten ciddi bir sorun. Bu mümkün anlaşılmazlığın da en büyük özelliği. Elde var ki sıfır , elde var denilen için , elde var denilene , elde var denilenler neden olmasın canım. Dostum hadi yürü , yürü. Islığı dinleyerek dilinden , teneke çalarak içinden , solmuş makinelerden bahçe yaparım demedim mi sana.
*Sığır, Davar, Geyik ve Gergedan cinsinden özür dileyerek Ohhaa!.. "Arı dil","Öz Türkçe" deyip durursun, Kabuk Türkçe var mı ulan boynuzlu? Akıl'ı beğenmez ,"us" uydurursun, Bir değil, beş değil hilen boynuzlu. Lokantanın adı "sosyal otlangaç", Ana
Reklam
Sonra tahterevalliye takıldı gözüm. Kim bilir kaç gündür bir yanı havada bir yanı yerde kalmıştı Kendisini tartamamak üzerine tasarlanmış bir oyuncaktı sonuçta. Hiç iki yanı yan yana ve dengede durmasın diye icat edilmişti. Çok acıdım tahterevalliye, Ayşegül. Ayağının uyuştuğunu düşündüm. Bir insanlar bir uzvumuz uyuşunca onu hissetmeyiz ya... Tahterevallinin de ayağını kaybettiğini sanmasından korktum. Gidip uyuşan ayağını yukarı kaldırdım. Diğerini aşağı indirdim. Aşağı indirdiğim tarafa da 'Hadi şimdi biraz da sen taşı' bakışı fırlattım. Sonra etrafa korku dolu başka bir bakış fırlattım. Tahterevalliye gönderdiğim bakışı kimse gördü mü diye... Delirdikten sonra sorun yok da delirmek üzereyken delil bırakmak istemeyiz hiçbirimiz. İşte böyle Ayşegül... Tahterevallinin ruh sağlığını bu kadar düşünen ben, kendi aşağıda kalmış ve uyuşmuş yanlarımı da yukarı kaldırabilseydim keşke. Bu uyuşukluk ve kaybetmişlik duygusundan biraz kırtulabilseydim. Senin hiç aşağıda kalan ve yukarı çekmediğin yanların oldu mu Ayşegül?
Anket mi dediniz, hadi bakalım..
Şimdi asıl sorun şuydu : Suçu doğuran hastalık mıdır,yoksa özel niteliğine göre suç mu her zaman hastalığa benzer bir şey doğurur?
bordo siyah yayınları
— «Hadi hadi,» dedi, «defedin bu kötü fikirleri de gülün, eğlenin. Yaşamak hoş şeydir, azizim, ne renk camdan bakarsanız öyle görünür. Bakın, dostunuz Gaston’a sorun. İşte sevdayı benim anladığım gibi anlayan biri! Mesele şu: bitişikte sizi bekleyen, beraber olduğu adam bir ân önce defolup gitsin diye sabırsızlıktan ölen, gecesini size ayırmış, hele muhakkak ki sizi seven güzel bir kız var; bunu böyle bilin, yoksa tatsız bir çocuk olursunuz. Şimdi gelin benimle birlikte pencereye, bakalım Kontnın gidişine; nasıl olsa meydanı bize bırakmak için yola çıkar ner'deyse.»
Sanki yağmur çiselemeye başlamıştı. Yağmur zannettikleri, çimleri sulamak için parkta otomatik açılan fıskiyelerdi. Duru; “Koş koş hemen çıkmamız lazım yoksa sırılsıklam olacağız” diyerek Erdem’i de kolundan çekiştirmeye başladı. Erdem’in hiç umurunda değildi. İnadına fıskiyelerin arasında durmayı tercih ediyordu. “Sana diyorum ıslanacaksın.”
Reklam
''Kendine iyi bak'' derler. Ne büyük bir lütuftur bu. ''Ben senin her zaman yanındayım'' derler giderken bile... Bu nasıl bir yanında olmaktır. ''Sen gidiyorsun artık, hadi beni gözden geçirmedin, kurduğun cümleleri gözden geçir bir zahmet'' diyemezsin. Gidişine seyirci kalırsın ve her zaman olduğu gibi gururumuz var ''Kal'' diyemeyiz. Ortada bir sorun yokken ve biz hatasızken giden biri varsa zaten ona ''Kal'' denmez, ''Gitme'' hiç denmez. Bırak gitsin, ölmezsin.
"Ne gördüm bugüne dek? Hadi bugünü de sayalım - yarına dek ne gördüm? Yıllar önceydi; tren istasyonunda bir adam gördüm. Bir şey sormam gerekiyordu; ya da bana öyle gelmiş olabilir. Sormaktan nefret ederim - kim neyi bilebilir ki? Ne sorarsanız sorun, herkesin hemen kendini düşünmesi ve kendini anlatmaya başlaması bu yüzdendir."
Sayfa 10 - İletişimKitabı okudu
Eski Sevgililer ve Köfte
ADAM : Sevgilim, bugünlerde çıkabilecek miyiz? Hayır hazırlanman birkaç yıl daha sürecekse bu kıyafetlerle çıkmayalım. KADIN : Neden? ADAM : Moda değişecek hayatım. Ya da en azından mevsim değişecek, yazlık kıyafetlerle üşümeyelim diyorum. KADIN : Abartma. ADAM : Sen de abartma. Bir buçuk saattir portmantonun aynasında kendimi seyrediyorum
"Hadi anlat," derdim sesimi buyurgan bir tona sokarak, "anlatırsan açılırsın." "Annemle babam..." derdi usulca. "N'olmuş onlara?" diye merakla sorardım. "Hemen her gece, ama her gece kıyasıya kavga ediyorlar," derdi Hamdi. Ben nedenini sorunca da, kimseciklerin bilmediği korkunç bir masaldan
Sayfa 175 - everest yayınlarıKitabı okudu
232 öğeden 211 ile 225 arasındakiler gösteriliyor.