Zweig'ın biyografilerini uzun süredir okumak istiyordum ve bu kitap çok güzel bir başlangıç oldu, yeni bir yazarla tanışmışım gibi hissettim. Sırasıyla üç yazar ve bölümleri hakkındaki görüşlerimi yazacağım incelemenin devamında.
Balzac hakkındaki görüşlerimi Vadideki Zambak ile sınırlıydı fakat Zweig kitapta o kitaptan bahsetmedi bile, meğerse Balzac düşündüğümden çok farklı bir adammış. Goriot Baba başta olmak üzere birçok eserini okumak istiyorum artık, kitaplarındaki tutumu ilgimi çekti ve seveceğimi düşünüyorum.
Dickens; okuduğum anda favori yazarlarım arasına gireceğini düşündüğüm bir yazardı ama İki Şehrin Hikayesi beklediğim etkiyi vermedi açıkçası, Zweig da bu kitabı başarısız denemelerinden birisi olarak nitelendirmiş. Yine de toplum üzerindeki etkilerini okudukça hem hevesim geldi, hem de mutlu oldum. Onu da okumaya devam edeceğim yakında.
Dostoyevski için diyebileceğim bir şey yok zaten, adam hayatını en uç noktalarda yaşamış ve Zweig da bunu çok güzel aktarmış. Az biraz okuduğum bir yazar ama çok yetersiz olduğumu fark ettim, önemli eserlerini de zamanla okumak istiyorum.
Son olarak Zweig'a değinmeden geçmeyim, öykülerini okuduysanız fakat beğenmediğiniz bir yazarsa kesinlikle bu kitaba şans verin. O anlatırken yazarların hislerini ben de yaşadım, hayatlarına ben de dahil oldum, hepsi o kadar akıcı ve iyiydi ki. Başka biyografilerini de okuyacağım, şimdilik sıramda Tolstoy biyografisi var.
Başka da bir şey demek istemiyorum, yorumlamaktan ziyade okununca keyfi anlaşılacak bir kitap. Başka kitaplarla görüşmek üzere.