Ömür Kurt
Bugünkü takvim yaprağımızın konuğu harika bir eser. Gerek doğa ve kitap arasında kurulan olay örgüsüyle gerek verdiği mesajlarla gerekse içindeki kısa öykülerle çok severek okuduğum bir kitap oldu.
Dilerseniz önce kısaca içeriğinden bahsedeyim. Söz konusu kitabın bizi bir sürece ortak ettiğini söyleyebilirim.
Ayvayı Yedik Müzesi
Bugünkü konuğumuzun yazarını bilmek bile sanırım bir tahminde bulunmak için yeter de artar. Kendisinin diğer iki eserini de daha öncesinde konuk etmiştim bildiğiniz üzere. Tıpkı öncekiler gibi hamurunda bol bol hayal gücünün, neşenin, keşfin olduğu, okuduktan sonra tadı damağınızda kalacak olay örgüsüyle muhteşem bir hikâye,
Domaniç Dağlarının Yolcusu
"Şukûfe Nihal çeşitli gazetelerde, çıktığı yurt gezilerine dair izlenimlerini yayımlardı. Bu yazılarda, ülkenin ilerlemesi bakımından aydınlara çok görev düştüğünden, aydınların memleketle barışarak gezmeleri gerektiğinden bahsederdi. Geziler, onun sanatını zenginleştirici bir malzeme teşkil etmenin ötesinde, ideallerini
Recaizade Mahmut Ekrem
Bugün, Tanzimat Edebiyatı ikinci dönemini en iyi yansıtan eserlerden birini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yeniliğin savunucusu ve başlı başına yepyeni bir dönemin oluşmasında etkili olan Recaizade Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası isimli eseri, edebiyatımızın ilk realist romanı olma özelliğine sahiptir.
"Güzin Dino,
Kraliçeyi Kurtarmak
"Tüh! Yine matematiğe zaman kalmadı. Belki yarın..."
Bu cümleyi birçok çocuktan duymuşuzdur ya da duyma ihtimalimiz yüksektir. Biliyoruz ki çoğu kişi matematiğe bir adım uzaktan bakar. Ancak belki de doğru zamana, doğru kişiye ya da doğru bir kitaba ihtiyaç vardır, ileriye adım atabilmek için.
Bugünün takvim yaprağındaki konuğumuz da işte tam bu noktada ihtiyaç duyanlara bir el uzatıyor adeta.
Disiplinler arası diyebileceğimiz eser, fantastik ögeler ve merak duygusuyla birden fazla boyut kazanmıştır. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere görev, kraliçeyi kurtarmaktır. Kitabı diğerlerinden farklı kılan nokta ise burasıdır. Birini kurtarma macerasında, karakter üzerinden aslında okuyana birtakım matematik soruları yöneltilmektedir. Cevapları ise birer anahtar görevi görmektedir. Bundan dolayı matematiğin eğlenerek öğrenilmesi konusuna da büyük katkı sağladığını söylemek mümkündür.
Ayrıca eserde olay boyunca bir grup arkadaşın birbirine yardımcı olması, destek vermesi de çocuklarda bazı değerlerin oluşmasının vesilesi kabul edilebilir.
Okurken kendi dünyasının içine çeken, oldukça keyifli bu kitabı herkesin okumasını ve başkalarına da okutmasını isterim. Sadece çocuklar için demiyorum çünkü yetişkinlerin de büyük bir zevkle okuyacağına eminim.
Keyifli okumalar. Umarım matematik konusunda da birilerine ışık olur.
Vanilya Kokulu Mektuplar
"Yaşamı asıl değiştirenler mektuplardır." dedi Bay Güleryüz.
Çocuk edebiyatında yine ismi sıkça geçen bir yazarımızın eseriyle geldim.
"Sevim Ak'ın bu kitabında karşımıza hayalperest Kıymık, onun can sıkıcı babaannesi Körpegül, sevdiği kız Baldudak, Bay Tırtır ve postacı Bay Güleryüz çıkmaktadır. Her birinin kendi yaşamı, kişilikleri ve hayatında eksik bir tarafları vardır ve her biri geçmişten gönderilen içlerinde farklı farklı masalların anlatıldığı mektuplar aldığında bakalım hayatlarında ne gibi değişiklikler olacaktır. Daha da önemlisi yıllar öncesinden gelen bu mektupları kim yazmıştır?"
Mektubu yazan kişinin kim olduğu okuyanda merak ve keşif duygularını harekete geçirmektedir. Özellikle ortaokul çağlarında merak unsuru, çocukların kitaplarda aradıkları önemli bir husustur.
Kitapta sözü geçen mektupların akla gelen ilk şeklinde bir içerikte değil de masaldan oluşturulması, olay örgüsüne bir zenginlik katarak okura da keyifli anlar yaşatmaktadır.
Macera, merak, oyun, arkadaşlık gibi çocuğa göreliği karşılayan unsurlar çok yoğun olmasa da olay örgüsünde var olan ögelerdir. Bundan dolayı çocukların severek okuyacağını düşündüğüm bir eser.
Kitabın resimlerini çizen kişinin de Behiç Ak olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İçeriğiyle görselleriyle çocuklara hatta yetişkinlere dahi zevk veren eseri herkesin okumasını çok isterim. Eminim sizler de seveceksiniz.
Lo İsmiyle dikkat çeken bir eserle geldim bugün, sizlerin karşısına. Kısacık bir kelime olmasına rağmen zihinlerde birçok soruya sebep olan başlığın açıklamaktan ziyade biraz içerikten bahsetmek istiyorum.
Ailesi mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan Yüksel'in yaşamı da bu doğrultuda şekil almaktadır. İşte tam da söz
Beyaz Gemi Annesi ve babası tarafından terk edilen, romanda adı hiç geçmeyen bir çocuğun hikâyesiyle bizi karşılıyor Cengiz Aytmatov.
Bünyesinde tezatlıkları barındıran birçok karakterin içinde çocuk kalbinin, çocuk ruhunun bağdaşmadığı her şeyi reddeden, tek güvendiği kişinin dedesi olduğu bir karakterden söz ediyorum. Öyle ki bir an
İnsancıklar Yıl 1846'dır. Genç Dostoyevski, ilk romanı İnsancıkları tamamlar tamamlamaz ev arkadaşı yazar Grigoroviç'e okutur. Grigoroviç o kadar heyecanlanır ki birkaç kez kalkıp Fyodor'un boynuna sarılmak ister; fakat arkadaşının aşını duygu gösterilerinden hoşlanmadığını bildiği için yapmaz. Grigoroviç ertesi gün romanı yazar
Gülen Sakız Ağacı
Sihirli bir soruyla başlamak istiyorum yazıma.
"Çocukluk Nedir?"
Soruyu şu an yazıyı okuyan herkese yöneltiyorum. Bundan dolayı vereceğiniz cevapları merak ediyorum.. Ancak sizler görüşlerinizi paylaşana dek aklınızdan geçenleri tahmin etmekle yetinmem lazım sanırım. Cevaplarınızı düşünürken belki zorlandınız belki
Türk İkizleri Her bir sayfasında okurunu sımsıcak duygularla karşılayan, hayatın tüm karmaşasından kişiyi bir süreliğine çekerek dinlendiren bir eserden söz etmek istiyorum sizlere.
Bir anne ve iki çocuğunun, kendi hâlinde olma durumunun verdiği sakinlikle başlıyoruz kitaba. Okuma süresince misafir olduğumuz köyde, gerek olayların gelişimi gerekse karakterlerin özellikleri vesilesiyle unuttuğumuz birçok değer, özlediğimiz anlar, hatırımıza düşüyor. Bu noktaları açıklamak çok istesem de bazı şeyler okurla birlikte daha özel anlamlar kazanır. Sizlerde eseri okurken eğer kendinizi o dünyaya katarsanız demek istediklerimi anlayacak ve yüzünüzde kocaman bir tebessümle veda edeceksiniz kitaba.
Ancak o zamana kadar ele almak istediğim noktaları sizlerle paylaşmak istiyorum. Kitapta güçlü bir kadın/anne figürü vardır. Tek başına evlatlarına yetmeye çalışan, sıcak güneşin altında tarlada emek harcayan, gerçek bir Anadolu kadınından söz ediyorum. (Bir dip not olarak baba figürü konusunda sürprizlerin olduğunu belirtmek isterim.) Çocuklar ise annelerinin eli kolu gibidirler. Her işe koşuştururlar. İşlerden arta kalan zamanlardaysa çocukluluklarını en güzel şekilde yaşarlar. Okurken kimi yerlerde sen sesleri duymanız mümkündür. Tabii bu esnada bir duygunun özlemi hep onlarladır.
Hayatlarına sürpriz bir şekilde giren adam, derede yaşananlar derken sakinlik yerini kimi zaman merak ve heyecana bırakırken sevindiğimiz, üzüldüğümüz, sorguladığımız anlar ise yazarın yalın üslubuyla daha da bir anlam kazanmaktadır.
Kitabı okumanızı ve kapağını açar açmaz saran sevgi ve güzellik bulutundan nasibinizi almanızı isterim.
Türk İkizleriCahit Uçuk · Bilge Kültür Sanat · 2002184 okunma
Muzaffer İzgü Bugün biraz çocukluğumuza dönelim istedim. Kimileri için okuduğu ilk kitap olma özelliği taşırken kimileri için de hatırlarda rol oynamış bir oyuncudan söz edeceğim.
Muzaffer İzgü, mizahi diliyle de bilinen önemli bir isimdir, edebiyatımızda. Ele alacağımız 10 kitaplık bir seri içerisinde, köyden kente göç eden Ökkeş'in
Fadiş Herkesin yakından tanıdığını düşündüğüm kıymetli bir isimden ve eserinden bahsetmek istiyorum sizlere.
Ortaokul ve gençlik çağlarımızın bir noktasında mutlaka en az bir kitabını okumuşuzdur, kıymetli yazarımızın. Edebiyatımıza nice eserler bırakmış. geçmişten bugüne, her yaştan insanın severek takip ettiği bir ismin, Gülten
Gece Yarısı Kütüphanesi "Ah, keşke şöyle yapsaydım, bunu söyleseydim, oraya gitseydim!" gibi uzayıp giden cümleleri hayatımızın farklı zaman dilimlerinde dile getirdiğimiz oluyor. Geçmişe dönmek gibi bir imkânımız da olmadığından ötürü ancak geleceğe yönelik attığımız adımlara daha dikkatle şekil vermeye çalışıyoruz.
Peki, hikâye bu ya var olan bir hayatınızı, birden çok defa yaşama şansı verilse ne yapardınız? Neleri düzelterek ilerlemek isterdiniz? İşte kitabın olay örgüsü de bu soru üzerine kurgulanmış.
Verilen bir hayatı yaşarız ama kitaplar, binlerce hayatı tecrübe etmemizin kapılarını aralar bizlere. Eserde de benzer bir düşünceyle olaylar gelişmektedir. Karakterin hayatından vazgeçmişliği esnasında karşısına binlerce kitap daha doğrusu binlerce hayatının olduğu bir kütüphane çıkıyor. Her hikâyede kendini yeniden keşfediyor, olaylara farklı açılardan bakabilme yeteneğini kazanıyor.
Aslında kitabı tam da bu olay örgüsünden etkilendiğim için okudum ancak itiraf etmeliyim ki başlarda devam etmek için kendimi biraz zorladım. Buna değdiğini ise kitabın devamında anlayabildim. Kimilerine yavaş ilerleyen, yavan bir kitap gibi gelebilir. Yalnız dediğim gibi bir şans verirseniz size farklı bir deneyimi yaşamanın kapılarımı araladığını göreceksinizdir.
Zamanın Şarkısı
''Kitabın kapağını araladığında bir müzik işitmeye başlayacaksın.
Bir şarkı bu. Zamanın Şarkısı. Şarkının bir yerinde bir çocuk, Şivliliiiiiiik, diye bağırıyor, duyuyor musun onu? Bir baba çocuğuna ahşap sandığın içinde bir diş hediye ediyor. Birileri, kuşlar için minik saraylar inşa ediyor. Ağaçlar için bayramlar,
Metin Özdamarlar Her öğretmenin, öğretmen adayının farkında olduğunu düşündüğüm bir konudan bahsetmek istiyorum sizlere..
Değişen dünya, bakış açısı gibi birçok unsurun yansımasını eğitimde de görmek mümkündür. Özellikle de psikoloji alanındaki gelişmelerle birlikte artık bireyler daha bilinçli bir hale gelerek çocukların gelişim özelliklerini her alanda dikkate almaya başlamıştır.
Bu gelişmelerle birlikte aynı zamanda da hızını kimi zaman takip dahi edemediğimiz çağ, bireylere birçok sorumluluk yüklemektedir. Eleştirebilen, hayal kurabilen, sorumluluk alabilen, yenilikleri takip edebilen, teknolojiyi yaşamına entegre edebilen, girişimci kişiler olmak önem arz etmektedir.
yol İki tarafı da ilgilendiren tüm bu hususlar karşısında öğretmenler nasıl bir izlemeli diye düşünüyorsanız kıymetli Metin Özdamarlar'ın bu eseri bir baş ucu kitabı niteliğindedir. Eğitim çok boyutlu bir kavramdır. Bu kavramın alanına öğrenci, öğretmen, veliler, ihtiyaçlar, yöntem ve teknikler, çağın gerektirdikleri gibi daha birçok unsur girmektedir.
Bu noktada eserde her bir boyuta ilişkin çok önemli bilgiler yer almaktadır. Yol gösterici niteliğinde olduğunu düşündüğüm kitabı tüm öğretmenlerime, meslektaşlarıma tavsiye ediyorum.
Kitaptaki başlıklarda yer aldığı gibi kalbe dokunan, ilham veren, çocukların kahramanı olan, geçmişten beslenerek geleceği inşa eden, alanında profesyonel öğretmenler olabilmemiz duasıyla.
Sisin Sakladıkları ... Sis o kadar yoğunlaştı ki neredeyse yol görünmez oldu. İlay ürperdi. Nereye gelmişti? Yaşadığı dünyadan ayrılmış, başka bir dünyaya geçmiş gibi duyumsadı kendini. O güne dek zaman zaman sisli havalarda yolculuk yapmıştı birkaç kez; ama böyle sarı bir sisle ilk kez karşılaşıyordu. Teyzesi traktörü daha yavaş kullanıyordu artık, çünkü bir metre öteyi ancak görebiliyorlardı. İçindeki korkuyu dışarıya yansıtmamaya çalışarak sordu İlay... Kargaların kaç yıl yaşadığını biliyor musunuz? Kargaların genlerini insanlara aktarmaya çalışan genetikçiler..."Genetik çalışmalarının yapıldığı üs tüm bir yöreyi, insanları ve doğayı tehdit etmeye başlayınca; yaz tatilini teyzesinin köyünde geçirmekte olan İlay, arkadaşı Fuat ve teyzesinin, insanları kobay olarak kullananlara karşı giriştikleri nefes kesici mücadele"
Özellikle ortaokul yıllarında çocukların fantastik, macera türünde eserleri okumaktan ne denli zevk aldığını belirtmek gerekir. Ancak bir yetişkinin de heyecanla okuyacağı bir kitap olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Mavi karga ve onun hikâyesine eşlik eden tüm karakterler o kadar güzel ele alınmıştı ki. Merak unsurunun yüksek olması okurun ilgisini de ayrıca çekmektedir.
Mutlaka okumanızı ve bu hikâyeye ortak olmanızı isterim.
Suç ve Ceza Yakından tanıdığımız birinden bahsedeceğim sizlere. Kitabı okuduğumuz süre boyunca sanki içinde iki kişi, iki ayrı dünya yaşıyor gibi hissetiğimiz bir karakter... Bir yandan merhamet duygusunu benimsemiş bir Raskolnikov'la bir yandan da rehber edindiği görüşlerle okuduklarıyla hareket eden ve yer yer kibir duygusunu ön plana
Richard Bach Mesleğini bir yanıyla eserlerine yansıtmış bir isimdir, Richard Bach. Pilot olmasından kaynaklı olacak ki genellikle eserlerinde uçmak eylemi ön plandadır. Bu yansımanın en yoğun hissedildiği eserlerinden biri olan "Martı Jonathan'dan bahsetmek istiyorum sizlere.
Bir martının hayatını ve diğerlerinden farklı oluşunu
Uzaya Giden Tren Dinleme, konuşma, okuma ne kadar yaşamımızın bir parçasıysa söz konusu tüm bu becerilerden elde edilen birikimin yansıması niteliğindeki yazma becerisi de aynı oranda yaşamda kendine yer bulabilmelidir. Herkes profesyonel anlamda yazma işine eğilim göstermek istemeyebilir ama kişilerin her şeyden önce kendilerini doğru ifade edebilmeleri için konuşma kadar yazma becerisine de önem göstermeleri gerekmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki söz konusu beceri yalnızca iletişim boyutuyla da sınırlı değildir. Bilişsel, duyuşsal, psikomotor becerileri de beraberinde geliştirmektedir.
Çoğu kişinin kimi zaman zihninde bir soru işaretiyle kimi zaman da güvensizlik duygusuyla yaklaştığı bir beceriden bahsediyoruz. İçerikten daha ziyade önem verilen biçimsel kaygının, sınırlı bir vakit içinde yazma eylemini yetiştirme telaşının da önemli bir etken olduğunu belirtmek gerekir. Tüm bunlara çözüm niteliğinde olan, dikkate alınması gerekenin "süreç temelli yazma" anlayışı olduğu söylenebilir.
Çocukların kitap kahramanlarıyla özdeşim kurduğu bilinmektedir. "Uzaya Giden Tren" kitabının kahramanları ise araştıran, sorgulayan, kendi öğrenmelerine yön veren, iş birliği içinde hareket edebilen çocuklar olmalarından ve kitapta yazmanın aslında keşfetme süreci olduğunun hoş bir olay örgüsü içinde gösterilmesinden ötürü okunabilecek bir eserdir. Ayrıca içerisinde yer alan yaratıcı yazmaya ilişkin çeşitli konu başlıkları ise ufuk açıcı. Görseller, çocukların kurdukları sınırsız hayaller, kitaba bir şans vermenin kapısını aralamaktadır.
Uzaya Giden TrenMert Arık · Timaş Çocuk Yayınları · 20221,085 okunma
Hassas Kalpler Şehri ''Keşke yanılıyor olsam! Babamın bir defasında anneme, 'Nerede yanlış yaptık biz hanım. Bu çocuk neden böyle oldu? Büyüdükçe geçer zannediyordum ama değişen hiçbir şey yok. O ağlamaya başlayıp da susmadığında, başımı alıp dağlara kaçmak istiyorum. Evlat tabii, seviyorum ama neden normal bir çocuk gibi değil diye sorgulamadan da duramıyorum,' dediğini duymuştum. Ben de o gün ilk kez Google'a, "Normal çocuk nasıl olunur?" diye yazmıştım. Sonra bulduklarımı taklit etmiş ama yine de elime yüzüme bulaştırmış- tim. Babam, benim gibi bir çocuğunun olmasını asla istemezdi, biliyorum. Üstelik haklı da. Keşke başka türlü olabilseydim. İtirafım bu kadardı. Bitti."
Aliş karakteri gibi hassas kalpli, duygusal, çevresine oldukça duyarlı ancak ailesine göre "normal" kabul edilmeyen birçok çocuk var.
Oysa literatürde onlar için zarif bir tabir bile kullanılmış: Orkide Çocuklar.
Kır çiçekleri vardır, her ortamda büyür, serpilir. Ne hava koşulları ne de çevresel şartlar onların açmasını engelleyemez.
Bir de orkideler vardır; yerini beğenmezse, az ya da çok sularsanız, özen göstermezseniz açmaz, solar giderler.
Özetle her çiçek nasıl farklı yöntemde bakım istiyorsa çocuklar da aynı şekilde mizaçlarına göre davranılmasını, hassasiyet gösterilmesini ister.
Harflere Ne Oldu? Bir kehanet gerçekleşse ve bir sabah, güneşin doğuşuyla birlikte harfler yavaş yavaş silinse ne hissederdiniz? Şu an size en yakın kitabı elinize alın ve kapağını açın lütfen. Bu kitap belki merakla okuduğunuz bir roman, belki araştırmanıza kaynak olacak bir eser... Peki, ümitle heyecanla merakla açtığınız kitabın bomboş
Gökçe Özder Bugünkü konuğumuz oldukça farklı karakterlere sahip bir eser. Ancak tüm bu farklılıklarıyla birlikte bir uyum yakalayan karakterler, dikkatli okurlara bazı mesajlar da vermektedir.
Kitaptaki karakterler, amigurumi kurbağa, parmak kuklası ya da matruşka gibi çeşitli el işlerinden oluşmaktadır. Öyle ki bir ailenin üyeleri dahi birbirinden
Mert Arık Harika bir eserden söz etmeye geldim.
Daha önce sevgili Mert Arık'ın bir başka kitabından bahsetmiştim sizlere. Hatta Türkçe dersiyle ilişkilendirmiş ve çocuklarda birçok becerinin geliştirilmesinde eserin çok yardımcı olacağını belirtmiştim. Bugünkü konuğumuzda yine Mert Arık'ın sihirli eserlerinden biri olan,
Kitap Tamircisi 
Ömür Kurt
Bugünkü takvim yaprağımızın konuğu harika bir eser. Gerek doğa ve kitap arasında kurulan olay örgüsüyle gerek verdiği mesajlarla gerekse içindeki kısa öykülerle çok severek okuduğum bir kitap oldu.
Dilerseniz önce kısaca içeriğinden bahsedeyim. Söz konusu kitabın bizi bir sürece ortak ettiğini söyleyebilirim.
