Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitabın adı “Grapon Kağıtları” şiiri
“Sevgili Pollyanna, Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde, İçimde dünyanın en eski kedisi Eski bir sobanın yanında uyuyordu. Çocuklar bir köşede Yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı Frenk elması da derler Sarılı kahverengili bir meyve. Annem işte öyle bir kadındı Çocuklar gökyüzüne bakar sorardı: Ay dede orada ne yapıyor anne? Annem
Eski devirdeki çocuklara gelince.. Bunları sorundan ziyade daha çok yaramazlık kategorisinde sıralıyoruz. -İlk trolleme örneği olan zillere basıp kaçarak saklanıp, bir köyecikte "Kihkihkihh!" şeklinde gizli gizli gülmek. -Komşunun bahçesindeki eriklere dalmak. -Dalarken erik sahibinin geldiğini görüp panikle ağaçtan inmeye çalışırken düşüp kafayı yarmak. -Akşam , oyun tatlı geldiği için eve girmemekte direnip, "Eve gelll Orhaan! Bas bas baaartma benii!! " diye annesini mahallenin öte başına kadar bağırtmak . -Evde çarşaftan çadır kurup içinde mum yakarak yangın çıkartmak. -Sanki son kez top oynuyormuş gibi var gücüyle oynarken, yok yanlış pas verdi, yok bu da mı gol değildi mevzulu, tekmeli tokatlı mahalle kavgasına karışmak. -Sümüklerini koluna silmek.
Reklam
Orhan Veli’nin yazdığı son şiiri:Aşk Resmigeçiti
**Orhan Veli, 36 yaşında aramızdan ayrılmış ve geriye şiirlerini bırakmış. Bir şiiri var ki yayımlanmamış ve belki hatta tamamlanmamış. Orhan Veli öldüğünde kalan eşyalarının arasında bulunuyor. Orhan Veli’nin el yazısıyla yazdığı ve diş fırçasını sardığı bir ambalaj kağıdının üzerinde bulunan son şiiri. Yaşanmış veya yaşanamamış tüm aşklarını
... Aşk, çok eskilerde kalmış tatlı bir masal gibi görünüyordu. ...
Tatlı zaman! ne uzaklara kaçmışsın. Yangın gibi bir de gökyüzü seçmişsin. Kapatamadığım bir kapı açmışsın. Tatlı zaman! derken nasıl da uçmuşsun ---
Her şeye sahip olup hiçbir şey hissetmemek olabilecek en kötü bencillikti.
Reklam
Her an herşey yapabilirim :)))
Sanırım mutlu olmak istiyorum. Sanınm istediğim çok şey var ama yüksek sesle söylersem her şeyi berbat edeceğimden endişe ediyorum."
yaşmaya deyerese ölüm guzel
Yokluğun buz gibi soğuk Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Sayfa 457 - özlem ve ölüm
kapısında 1. Yedi adam biri bir gün bir kan gördü gereğini belledi yari alsa koynuna
Sevgili Pollyanna, Radyo tiyatrosu dinlenirdi bir zaman içimde, İçimde dünyanın en eski kedisi Eski bir sobanın yanında uyuyordu. Çocuklar bir köşede Yenidünya çekirdekleriyle beştaş oynardı Frenk elması da derler Sarılı kahverengili bir meyve. Annem işte öyle bir kadındı Çocuklar gökyüzüne bakar sorardı: Ay dede orada ne yapıyor anne? Annem
Reklam
“Aman ne tatlı şeyler bunlar! Seni pisi seni. Kedicik seni!”
Sayfa 512 - Tatlı :)Kitabı okudu
~ Aşk böyledir demek ister Shakespeare ; gelir, geçer. Eğer çok ciddiye alınırsa da öldürür. "En iyi şey bile, güzel kullanıştan yoksuna gerçek sonuçtan kaçıp ulaşır kötülüğe." "Acılar da öyledir..." "Yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı." / 19 ~ Kendi içinde
Destek YayınlarıKitabı okudu
İŞTE öldü gün. Büyüleyiciydi orman, ve boğalar altında siklamenler kanadı, yüksek çamlar kızıla döndü, dal daldan, bir rüzgar vardı, - ve yoğun kokular taşıdı. Yorgun düştün bizim uzun yolumuzdan, yavaşça fısıldadım senin tatlı adını: O an deldi geçti deli güçle hazdan tohumuyla kalbinin beyaz zambağı tutkunun ateş zambağı candan. Kızıldı akşam - ve ağzın kıpkızıl, kavuşunca dudaklarım ona özlemden yangın, ve bizi tutuşturan yalım harıl harıl, yaladı kıskanç giysileri yaygın ... Orman sessizdi ve gün ölüydü asıl. Bizim için ama dirildi Mesih ansızın, günle öldü kıskançlık ve yokluk batıl. Ay kocaman gelip tepeye dayadı sırtın, indi mutluluk beyaz tekneden usul usul. .
Sayfa 50 - Cem YayıneviKitabı okudu
Ana-Beyit mezarlığının bir efsanesi, Juan-Juanlar’ın bozkırı işgal ettikleri çağlara dayanan bir hikâyesi vardı: Sarı-Özek’i işgal eden Juan-Juanlar tutsaklara korkunç işkenceler yaparlarmış. Bazen de onları komşu ülkelere köle olarak satarlarmış. Satılanlar şanslı sayılırmış, çünkü bunlar bazen bir fırsatını bulup kaçar, ülkelerine dönerek
Sayfa 142 - Ötüken
Çocukluğunu özleyenlere....
Eskiden su sızmazdı hayatla aramdan, Çiçekli elbiseme kelebekler çizerdim, Küçük gelmezdi üzerime, Hep mutlulukları giyerdim. Zaman dururdu, Annem güler konuşur, Babam karşımda gülümseyerek otururdu. Baktıkça yüzlerine, İçimi boyumdan büyük sevinçler
142 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.