Hegel, var olan tek şey olarak Ruh veya Tin (Geist) dediği bir ilkeden hareket eder. Platon’ dan farklı olarak, bu Ruh veya Tin’in statik ve değişmez bir yapıda olduğunu düşünmez. Tersine o Herakleitos gibi herşeyin sürekli bir akış ve oluş içinde olduğu fikrindedir. O halde Tin veya Ruh bir oluş, gelişme, evrim içindedir.
Hegel’e göre bu evrimin kendisine göre cereyan ettiği yasa veya evrimin mantığı, daha önce işaret ettiğimiz gibi diyalektiktir; yani tez, anti-tez ve sentez adımlarıyla ilerleyen çatışmacı bir mantıktır. Yalnız Herakleitos’tan farklı olarak Hegel, bu gelişme nin bir ereği veya hedefi olduğu görüşündedir. Bu hedef, Tin’in tam özgürlüğü, kendisini tam olarak gerçekleştirmesidir. Çünkü Tin’ in özü, özgürlüktür.
Şimdi bu görüşün idealist olarak adlandırılmasının nedeni Hegel’ in, varlığı temelde tinsel bir töz olarak görmesidir. Hatta görüldüğü gibi Hegel’e göre doğa veya doğal dünya, Tin'in gelişim sürecinde ancak bir aşamadır, Tin'in kendisini gösterme, açma safhalarından biridir. O halde materyalisderin düşündükleri gibi Tin, Ruh veya Zihin’ in, maddenin değişik bir biçimi olması şöyle dursun, madde Tin'in aşağı dereceden bir görüntüsüdür.