Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“İstanbul’da iken bana Avrupalı bir müzik profesörü geldi ve şunları anlattı: Kur’ân’ı tetkik ediyorum. Kur’ân şiir değil, fakat onda öyle bir musiki var ki, insanı hayrete düşürüyor. Şiirde bir kelimenin yerini değiştirsen vezin bozulur, musiki ve ahengin kaybolduğu derhal anlaşılır. Ancak, nesirden bir harf veya birkaç kelime kaldırsan ahenk bozulmaz. Çünkü onda ölçü yoktur. Kur’ân, şiir olmadığı halde ondan bir harf kaldırsan derhal kendine has musikinin aksadığı görülür. Bu, beşer sözünde olamaz. Beşer sözünde böyle istisnasız tam bir ahenk bulunamaz. Bunun için Müslüman oldum. Yoksa ben Arapça bilmem. Kur’ân’ın manasını da anlamam. Bir zaman sonra bu profesör tekrar bana geldi ve dedi ki: Ben, Kur’ân’daki musikinin, Kur’ân’ın bir mu‘cizesi olduğuna delalet ettiği için Müslüman olmuştum. Halbuki ‘êmene’r-rasûlü/ لوسرلا نمآ ’deki ‘lâ tüêhiznâ/ لَّ انذخاؤت’ ifadesinde bu ahenk bozuluyor, musiki kalmıyor. Bir kelimede dahi bu ahengin bozulması onun mu‘cizeliğini kaldırır, imanım sarsıldı. Ona, oku bakalım, nasıl bozuluyor? dedim. Okudu ama, wawı med harfi gibi alıp ‘te ت / ’ harfini uzatarak “lâ tû êhiznâ/ انذخاء وت Ona dedim ki: ل ّ َ ” şeklinde okudu. Sen yanlış okuyorsun. Oradaki waw, hemzenin yazılması için konmuştur, med harfi değildir. Onu dikkate alma ve ‘te’ harfini uzatmadan, ‘lâ tüêhiznâ/ ل ّ َ انذخاؤت ’’ şeklinde oku. Profesör, o halde tamam, musiki mükemmel dedi ve gitti. Geçenlerde bana bir mektup yazmış, ‘teşekkür ederim, imanımı tazeledin’ diyordu.
Ben ne yaptım ki… uçsuz bucaksız bir insan sonsuzluğunun kıyısında, insan denen mucizeyi seyrediyorum. Onları hayranlıkla heceliyorum. Bana kattıkları hayat bilgisine teşekkür ediyorum.
Sayfa 64
Reklam
Seni unuttum, eminim. Öyle ki bazı sabahlar yüzümde bir tebessümle uyanıyorum,ellerimi kavuşturup seni içimden söküp atan hayata teşekkür ediyorum. şükürler olsun tanrım,diye haykırıyorum. şükürler olsun ki gittin. Eğer kalsaydın bugünkü gibi hüküm süremezdim. Derken. Bazı geceler, bir anda çıkıp gelsen ne yapardım diye hayal ediyorum. Şu saniye odaya girsen, bugüne dek yaptığın bütün kötülükleri nasıl da en yakın camdan fırlatıp atardım ve bütün sevgim yeniden kabarırdı.en başta zaten hiç gitmemiş gibi gözlerime dolardı yeniden.sanki bu kadar uzun süre sessiz kalırken aslında gelişini avaz avaz kutlamanın hazırlığını yapar gibi.birileri açıklasın. nasıl oluyor da gittiğinde gitmiyor aşk. Nasıl oluyor da senden geçeli çok olsa bile böyle çaresizce dönüp sana çıkıyor yolum.
Ayakkabıcı paramızı bize uzatıyor. "Alın. Sizde kalsın. Paranızı istemiyorum. Kalın çoraplar alın kendinize. İhtiyacınız olduğu için bu botları size hediye ediyorum." "Hediye almayı sevmeyiz." "Neden?" "Çünkü teşekkür etmeyi sevmeyiz."
Atsız Affediliyor: Af kampanyası nihayet neticesini vermiş, yukarıdaki yazı, rapor ve dilekçeleri de gören Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk 21 Ocak 1974 tarihinde Nihal Atsız'ı affetmiştir. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Adalet Bakanı'nın imzalarının bulunduğu 13020 sayılı af kararının metni aşağıdadır: "1-Milli duyguları zayıflatmak için
İçimde sana karşı kötü bir duygu yok. Sel gitti kum kaldı, acısıyla tatlısıyla birçok şey yaşandı, hepsi için teşekkür ediyorum. Beni merak etme, başımın çaresine bakıyorum. Sana bir daha yazacağımı sanmıyorum. Umarım her şey gönlünce olur,yolun açık olsun.
Reklam
"Hayatıma güzellik katan herkesin önünde eğiliyor, herkesin elini öpüyor, herkese teşekkür ediyorum. Kendimi tam ortadan ikiye böldüm: Bir yanda göklerde uçmayı düşleyen bir kaçık, vingt deux ans!*" Beri yanda soğuktan donmuş, yarı ölü, ihtiyar bir öğretmen..." * Yirmi iki yaşında. (Fr.)
Beni örten geceden, Bir uçtan diğerine uzanan zifiri karanlıktan Teşekkür ediyorum tanrı denene Asla zaptedilemeyen ruhum için!
Beni örten geceden, Bir uçtan diğerine uzanan zifiri karanlıktan Teşekkür ediyorum tanrı denene Asla zaptedilemeyen ruhum için!
Allah'a neden mi teşekkür ediyorum yürekten? Acı ile bilgiyi ayırdığı için birbirinden. Çaresizlik içinde kalırdı her hasta, Hastalığı doktor kadar tanısa.
Reklam
Tek başına bir grup olmak böyle bir şey
"İnsan bütün hayatını, sonunda yalnız kalmak için yaşıyor sanırım." İnsan bütün hayatını gerçekten insan gibi yaşadığında yalnızlık kaçınılmaz oluyor. Bu çocukken de böyle değil miydi zaten ya sen kendini onlardan çekiyorsun ya da onlar seni dışlıyordu. Bir de "Sen değil biz kazandık." edasıyla yapıyorlardı bunu. Dışlamayı
Mütevazı olmakla ilgili en garip bulduğum konu kesinlikle güzellik kavramıdır. Bedeninin güzelliğini yadsımak kadar gereksiz bir eylem düşünemiyorum. Aynaya baktığında gördüğün neyse osundur. Güzelsen,güzelsindir; bir başkası söylediğinde sırf mütevazılık yapmış olmak için inkar etmek akıl işi değildir. Ben güzel olduğumu biliyorum, görüyorum. Aynaya baktığımda gördüğüm vücudu da yüzü de seviyorum, kendimden oldukça memnunum ve biri bana iltifat ettiğinde nezaketen yalnızca teşekkür ediyorum.
Sana nasıl düşkün olmam? İyi ve güçlü olduğun için yolumun üstündeki her ağaca teşekkür ediyorum.
Lekelenmeden ve açgözlülüğe düşmeden yaşa­mama, çocuklarımın büyümesini görmeme, onların ilk konuşmalarına, hareketlerine, yürümelerine, oyunlarına ve sorunlarına, gülüşlerine ve aşklarına yardım etmeme izin verdiği için kendi iyi yıldızıma teşekkür ediyorum; bana verdiği duyarlılık sayesin­de baharın, tatlı rüzgârın, evimin arkasında akan çayın ve korudaki kuşların sesinin tadına vardığım için ona teşekkür ediyorum; kötü komşularla çekiş­melere katılmadığım, sevgilime sarılabildiğim ve onun bedenininde yaşamın akışını duyduğum için; bu karışık zamanlarda kendi varlığımın anlamını yi­tirmediğim için ona teşekkür ediyorum
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.