Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ölüm yaşamın karşıtı olarak değil, parçası olarak vardır.
O zamana kadar ölümü hep bağımsız, yaşamdan tümüyle ayrı bir varlık olarak kabul etmiştim. Başka bir deyişle: "Bir gün gelir ölüm biz ister istemez kollarına alır. Ama buna karşılık, o günden önce bize hiç dokunmaz." Bu mantığımı her türlü sınamadan geçebilecek kadar doğru buluyordum. Yaşam bu yandaydı, ölüm öte yanda. Ama, Kizuki'nin öldüğü geceden başlayarak artık ölümü (ve yaşamı) böylesine basit bir biçimde düşünemez oldum. Ölüm yaşamın karşıtı değildi artık. Ölüm, daha hayatımın başlangıcından itibaren yaşamımın bir parçasıydı, istesem de, istemesem de, bilmezlikten asla gelemeyeceğim bir olgu. Ve ölüm beni de ele geçirmişti, Kizuki'yi, on yedi yaşının o mayıs gecesinde, alıp götürdüğü anda.
Sayfa 35
Dostoyevski'nin Anna Karenina incelemesi!
Başlangıçta çok beğendim; başımı kaldıramıyordum; ayrıntılarına kadar bayağı hoşlanmıştım; ancak bütününde ilgim azaldı. Bunu bir yerlerde okumuşum gibi gelmişti bana, evet, hâlâ belleklerde tazeliğini koruyan, Kont Tolstoy'un Çocukluk ve Delikanlılık, Savaş ve Barış adlı yapıtlarında da aynı hava vardı. Konusu farklı olmakla birlikte Rus
Sayfa 701 - 702, 703, 704, 705, 706, 707, 708, 709, 710, 711, 712 Yapı Kredi Yayınları
Reklam
"Varsayımları ilkeler olarak değil, kelimenin gerçek anlamında varsayımlar olarak, yani hareket noktaları olarak alır ve onlardan yukarı doğru giderek kendisi hiçbir varsayım içermeyen ve her şe­yin ilkesi olan bir şeye yükselir. Bu ilkeyi kavradığında tekrar on­dan çıkan sonuçları göz önünde tutarak sonuçlarına iner. Bütün bu süreç duyusal hiçbir şey içermez , tümüyle bir İdeadan diğerine geç­mek suretiyle gerçekleşir ve yine İdealarda sona erer" -Platon
Sayfa 322Kitabı okudu
Bediüzzaman said Nursi mektubat kitabında hilâfet hakkında:
"İslâm'da net bir yönetim biçimi yotur. İslâm'ın üç ana delili ve üç ana kaynağı olan Kur'an, Sünnet ve icma açısından bakıldığında, yönetim şekli hakkında sadece bazı esaslar tavsiye edilmiştir. Bu esaslar ise şûra, meşveret, hesap verebilirlik gibi değerlerdir. Bunun dışında 'yönetim şu şekilde olsun' diye net bir
Köklü değişim yayıncılıkKitabı okudu
6 )Sözel judo: eleştiri ateşi altında olduğunuzda karşılık vermeyi öğrenin değersizlik hissinizin nedeninin süregiden de öz eleştirileriniz olduğunu öğreniyorsunuz Bu durum sürekli kendinize nutuk çektiğiniz ve sertt gerçekçi olmayan bir şekilde zulmettiğiniz üzücü bir iç konuşma şeklini alır Genellikle öz eleştiriniz başka birinin sert bir
Sayfa 143
Hangi uyumsuzluk sebep olur dünyanın bağlarını çözmeye? Hangi tanrı bunca büyük savaş çıkarır iki doğru arasında? Tek başlarına, ayrı ayrı geçinirler de, neden boyunlarını bir yulara geçirmek istemezler? Bu doğrular arasında uyumsuzluk yok mu yoksa, hep birbirine böyle sağlam kenetlenmişler mi acaba? Ama bedenin kör uzuvlarıyla örtülmüş
Reklam
Iç çamaşırlarım üzerimde kalana kadar soyunmaya karar verdim. Neyse ki siyah dantelli sutyen ve dantelli şort ku lotlardan giymiştim. Kıyafetlerimi banyo tezgahının üzerinde buraktım ve sessizce banyodan çıktım. Hudson, odanın sakla nim söndurmüş ve başucu lambalarını yakmıştı. Sırı dónak. tü, gömleğini çözmüş ve pantolonunu çıkarmıştı, bacaklar
Sayfa 260
Dilini ustaca kullanarak dilimle oynamaya başladı. Öpüşü de onun gibi kendinden emin ve baskıcıydı. Dudakları nefesimi keser- ken, bedenimin kadınsı her noktasını harekete geçiriyordu Tanrım, dudaklarını o bölgelerimde hayal edemiyordum. Vücudumu hafifçe doğrultup, daha fazla bağlantı kurmak istedim, o da vücudunu düzeltti, böylece yüz yüzeydik. Elle- rimi boynuna götürüp, onu kendime doğru çektim ve dilimi serbest bıraktım. Bu sırada popomu sıkıca kavramıştı. Onu tümüyle istiyordum. Vardiyama geç kalmak artık sorun değil- di. Saplantıya döneceğini bilsem bile onu içimde istiyordum ve sadece dilini değil, her şeyini istiyordum. Kalçalarımı kı- pırdattım, onlara dokunmasını istiyordum, içimdeki yangını bu biraz olsun azaltabilirdi fakat Hudson, ellerini popomdan çekip, hafifçe omuzlarıma dokundu. Sonra beni yavaşça itip, dudaklarını dudaklarımdan çekti fakat ayru anda ellerini om- zumda tutarak aramızdaki mesafeyi korumak ister gibiydi. Nefesimi kontrol altına almaya çalışırken, dudaklarım- da buz gibi bir yalnızlık hissetmiştim. Hudson'ın nefesi de düzensizdi ve benimle aynı ritimde hızla soluyordu. Aklımı toparladığımda neden aniden benden uzaklaştığını anlamaya çalıştım. Bunu fark eden Hudson yanağıma dokundu, "Bura- da, bu şekilde olmaz," dedi ve diger eliyle boynumdan tutup, alnını alnıma dokundurdu. "Senin altımda olmanı istiyorum. Yatakta. Sana olan hayranlığımı ancak o şekilde düzgün bir biçimde gösterebilirim."
Sayfa 65
Bir kimsenin, düşüncelerinin yönünü değiştirmek için harcadığı çaba, görmek istemediği hayaleti daha da korkunçlaştırır; her çeşit korku karşısında yapılacak en doğru iş, korkuyu mantıklı ve sakin olarak, ama dikkati yoğunlaştırarak, korku ve konusunu her yönüyle tanıyıncaya kadar düşünmektir. Korkulanı tanımak onun korkunçluğunu yumuşatacak, konu tümüyle sıkıcı bir hale gelecek ve düşüncelerimiz, daha önce olduğu gibi irade gücüyle değil, konunun artık ilgi çekici olmaması nedeniyle başka yönlere çevrilecektir.
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
Reklam
Hatalı inanışların ardındaki nedenleri sıralarken Alfonso mezhep, görüş, fantezi ve düşten, sanrılara değin uzanan bir kapsamı ele alıyor. Antoiança adı verilen bir tür fantezi şöyle betimlenmiş: Antoiança, gözler önünde bir görünüp bir kaybolan, kişi kendinden geçtiğinde görülüp duyulan bir şeydir ve dolayısıyla cismi yoktur. 1517'de
Sayfa 120
“Ama yine de ben hâlâ on iki yaşındaymışım gibi davranmaktan hoşlanıyorum. Herkes söylüyor bunu, özellikle babam. Bu biraz doğru sayılır, ama tümüyle de doğru değil. İnsanlar bazen, bir şeyin tümüyle doğru olduğunu sanırlar. Ben böyle şeyleri pek sallamam, ama birileri bana yaşıma uygun davranmam gerektiğini söylediğinde canım sıkılır. Bazen yaşıma göre daha olgun davrandığım da olur –ciddi söylüyorum– ama buna kimse dikkat etmez. İnsanlar hiçbir şeye dikkat etmiyorlar zaten.”
Sayfa 14 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Güçlü eliyle ayak bileğimden yakalayıp beni kendine doğru çekmeye başladığında, faydası olmadığını bildiğim halde yere tutunmaya başladım. Bunu benden güçlü olduğu için değil, ger- çekte ne istediğimi bildiği için yapıyordu. Ona boyun eğmek is- tediğimi gayet iyi biliyordu. Yerde beni altına aldı. İki elimi tek eliyle başımın üzerinde kıstırmış
Sayfa 255
sarsılmaz bilge hiçbir darbeden… Neden sarsılmaz o? Bilge de herhangi bir insan değil midir? Ona kimse haksızlık yapamaz mı? Yoksa haksızlık yapılır da bilge mi tepki vermez? Seneca’ya göre “Bilge, tanrılara komşudur. Yakın durur. Ölümlülüğü hariç tanrıya benzer.” Çünkü o tüm erdemlerin vücut bulmuş halidir. Sabrıyla, şefkatiyle, gücüyle her daim ayaktadır. Nasıl bazı şeyler ateşle küle dönüştürülemez, aksine alevle sarıldığında bile sertliğini ve şeklini korursa; nasıl bazı sivri kayalar dibe doğru uzanarak denizin gücünü kırar ve sayısız çağ boyunca kamçılanmasına rağmen bu şiddetli öfkenin herhangi bir işaretini göstermezse, bilgenin ruhu da aynı şekilde sağlamdır ve haksızlıklara, darbelere karşı tümüyle güvende olacak kadar gücünü toplamış haldedir.
Hızla tek bir harekette bluzumu çıkardı, sonra sandalyeden hafifçe doğrulup aletini özgür bıraktı. Sertliğini, uzunluğunu ellerimin arasına aldım, beni õperken parmaklarımın arasında çılgınca bir umutsuzlukla zonkluyordu. Şortumu parçalayacak- mış gibiydi ama bir kaç başarısız denemenin sonunda masaya ulaştı ve makas bulana kadar el yordamıyla
Sayfa 227
885 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.