Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atsız Tekrar Süleymaniye Kütüphanesinde: Atsız aleyhindeki konuşma ve yayınlar nihayet 1952 Mayıs'ında semeresini (!) verecektir. Olaylar şöyle gelişir: "Türk Milliyetçiler Derneği, 3 Mayıs kutlamalarına katılması ve bir konferans vermesi için Atsız'ı Ankara'ya davet etti. Konferansın konusu 'Devletimizin Kuruluşu'
OCKHAMLI’NIN USTURASI
Ockhamlı William 1285-1347 yılları arasında yaşamış ünlü bir filozoftur. Ockhamlı’nın usturası, gereksiz spekülasyonları önlemeye, onlara değer vermemeye yarayan, O’nun geliştirdiği bir tutumluluk ilkesidir. Buna göre, herhangi bir şeyi açıklamak üzere öne sürülen birden fazla açıklama söz konusu olduğunda, açıklanmak durumunda olanı, en az sayıda açıklayıcı ilke ve kabulle açıklayan ve olabildiğince çok şeyi açıklamayı başaranın seçilmesi gerekir; en basit açıklama, gerçekliği olduğu şekliyle tarif eden en muhtemel açıklama olma durumundadır. Ockhamlı’nın bu ilkesi, hem modern bilimin, hem de felsefenin önemli ilkelerinden biri olarak geniş kabul görmüştür. Bu ilke sayesinde “zihnimizde ve dilimizde var olanlar” ile “gerçekte var olanları” ayırt etmeyi öğrenir, gereksiz ve yararsız izahlarla uğraşmaktan korunuruz. Bu ilkenin usturadan söz etmesinin nedeni, gereksiz olanı kopartıp atmaya yaramasıdır.
Reklam
"Bir zamanlar Sokrates adında bir adamın yaşadığı, insanlığa ne kadar anımsatılsa azdır; zamanında kendisiyle yasal yetkililer ve kamuoyu arasında kayda değer bir çatışma olmuştu. Büyük insanların bol olduğu bir çağ ve ülkede doğmuş bu adam, hem onu hem de o çağı en iyi bilenler tarafından, dönemin en erdemli kişisi olarak aktarılmıştır bize; biz ise onu, kendisinden sonra gelen bütün erdem öğretmenlerinin başı ve ilk örneği, hem Platon'un yüksek ilhamının hem de Aristoteles'in dengeli yararcılığının kaynağı olarak tanıyoruz, “i maestri di color che sanno” (hocaların hocası) diyebileceğimiz, etik ve tüm diğer felsefe kollarının iki hayat pınarıdır bu düşünürler. Ondan bu yana yaşamış bütün önde gelen düşünürlerin bu saygı duyulan ustası -aradan iki bin yıldan fazla zaman geçmiş olmasına rağmen ünü hala büyüyor, doğduğu şehre şan katan tüm diğer isimlerin toplamından daha ağır basıyor- kendi ülkesinin insanları tarafından, mahkeme önünde dine saygısızlık ve ahlaksızlık yapmaktan suçlu bulunarak öldürüldü. Dine saygısızlığı, devletin tanıdığı tanrıları reddetmekti; gerçekten de onu suçlayan kişi, hiçbir tanrıya inanmadığını öne sürdü (bkz. “Apologia”). Ahlaksızlığıysa, öğretileri ve yönlendirmeleriyle “gençliği kötü yola sevk etmek”teydi. Mahkeme onu bu eylemlerden suçlu buldu, bunu dürüstçe yaptığına inanmamız için de her türlü gerekçe var; herhalde o zamana kadar doğmuş olanlar arasında, insanlığın elinde en iyi muameleyi görmeyi hak etmiş bu insan, mahkeme tarafından, bir suçlu olarak öldürülmeye mahkum edildi."
318 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
" Niceleri geldi neler istediler, sonunda dünyayı bırakıp gittiler. Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi? O gidenler de hep senin gibiydiler. " Ömer Hayyam 'ın Rubaiyatındaki en güzel şiiri ile başlamak istiyorum. Tarihin bir zamanlarında, dönemlerinin en üst perdesinden yaşamış devlet adamları ve yöneticiler bile tarih
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 200161,6bin okunma
Ankara'da Bulunan Büyük Hazine
*Şeyh Ali Semerkandi Hazretleri Kimdir? -Hazreti Ömer (RA)'in soyundan gelmektedir. -Kutbul Aktab'dır (kutb kelimesi (çoğulu aktâb) “değirmenin mili, eksen demiri, eksen; gökyüzünün kuzey yarım küresinde bulunan yıldız; bir topluluğun yöneticisi” gibi anlamlara gelir. Tasavvufta ise “velîler zümresinin başkanı, dünyanın ve âlemin mânevî yöneticisi olduğuna inanılan en büyük velî” mânasında kullanılmış, onun işgal ettiği makama da kutbiyyet denilmiştir. Ayrıca kutbun yönetimi altında bulunduğuna inanılan çeşitli velî gruplarının her birinin başkanına da kutub adı verilir. Bu durumda birinci anlamdaki kutbu öbürlerinden ayırmak için ona kutbü’l-aktâb denilir)Kutub, varlığın yaratılış nedeni olan Muhammedî hakikatin (Hakikat-ı Muhammediye) kendisinde tecelli ettiği kişidir. Veliliğin son ve en yüksek makamı olan kutubluğa kişi kendi çaba ve çalışması ile değil, ancak Allah'ın bağışı, vergisi sonucu gelebilir. -Ölüyü diriltme kerameti bulunan bir kaç evliyadan biridir. -Hafızdır. -137 yıl yaşamış çok büyük bir evliyayı kiramdır. (1320 yılında doğmuş İstanbul'un fethini görmüştür. (Miladi 1320-1457) -Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimizin seni ziyaret eden beni ziyaret etmiştir müjdesine nail olmuştur. Ve bu kıyamete kadar geçerlidir. *Anadolu'nun ortasında bulunan gizli bir hazinedir. Ancak nasibi olanlar onu ziyaret ederler. Türbesi Ankara'nın Çamlıdere ilçesinde bulunmaktadır
Ebrar 2126
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Reklam
Türk Romanınn sorunu kişiliktir. İnsanımızın kişilik kazanma savaşının önemini henüz kavramamış olmasıdır. Kendisiyle hesaplaşma diye bir kavramın varlğından habersiz oluşundandır. Bunun için romanımız düzmecedir. Diyalektik gibi gerçekten büyük kavramların gerisine sığınan cüceler ordusu oluşundandır. Köylünün sefil yaşayışı olgusu büyük
Utangaçlık duygusunu yaşamış olanlar, bu duygunun geçen zamanla doğru orantılı olarak arttığını, kararlılığın ise tam tersine aynı oranda azaldığını bilirler; yani bu durum ne kadar uzun süre devam ederse, o denli üstesinden gelinemez bir hâl alır ve kararlılık o denli azalır.
Sayfa 81
1914 Savaşı başladı. Yaşamış olanlar için, o hep Büyük Savaş olarak kalacaktı. Ama biz ne siper, ne can kaybı, ne de iperit gazı bilmişiz. Çatışmalardan çok, kıtlıktan ve salgın hastalıklardan çekmişiz.
Sayfa 33
56 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Mutlu geceler ve nasılsınız? Uzun yıllar sonra yeniden Oscar Wilde ve onun özlediğimiz kalemine geri dönüş yaptık. Birkaç eserini okuyarak bu seriyi tamamlayacağız. Hiç yumruk yediniz mi diye başlamak istiyorum bu kitaba da. Çünkü Wilde’nin bu kitabı tam olarak bu etkiyi yapıyor hatta yeri geliyor daha fazlasını da yapıyor. Ben
Bülbül ve Gül
Bülbül ve GülOscar Wilde · Can Yayınları · 2020211 okunma
Reklam
415 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
“Bir kelime kararını,bir duygu hayatını,bir insan seni değiştirebilir.”
Yoğun ve sürükleyici olan yeni bir düşünce romanı : Nietzsche Ağladığında. Edebiyatla da düşünülebileceğini gösteren müthiş bir örnek... Sahne Psikanalizin doğumu arifesindeki 19. yüzyıl Viyana'sı. Entelektüel ortamlar. Hava soğuk. Aktörler: Nietzche: Henüz iki kitabı yayımlanmış, kimsenin tanımadığı bir filozof. Yalnızlığı seçmiş.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,2bin okunma
Reformcular çıkıp öğrenimin, zenginliğin ve kültürün bir azınlığın elinde olmaması gerektiğini savunuyorlar; ve bunların herkese verilmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunlar bazılarına daha büyük mutluluk getirebilir ama belki de kültürün artmasıyla bedensel mutluluk azalıyor. Mutluluğun bilgisi mutsuzluk getiriyor. Peki o zaman hangi yöne gideceğiz? Sahip olduğumuz asgari düzeydeki maddi refah başka bir yerde sefalete neden oluyor. Yasa böyle. Gençler belki de bunu açıkça göremezler ama yeterince yaşamış ve mücadele etmiş olanlar anlayacaklardır.
Deprem
Her depremden sonra: “ Allah sonumuzu hayır etsin, rabbim bizi felaketlerden korusun, Allahım yere sakinlik ver, Allahım bizleri koru” vs Orta Çağ Avrupa’sına has olan bu tür söylemleri gördükçe deliriyorum. Sizler dinin ve Allahın en büyük düşmanlarısınız. 4 yıl kadar Malatya Afad’a görev almış biriyim. 1999 depremini, Malatya’nın kendi
407 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Suyu Arayan Adam
Şevket Süreyya, Türkiye’nin kuruluş tarihine ışık tutan bir yazardır. Yazdığı biyografi türündeki eserlerle Türkiye tarihine damga vurmuş önemli kişileri ele almış ve objektif bir şekilde yazmaya, ortaya koymaya gayret etmiştir. Suyu Arayan Adam adlı eserde kendi hayatını anlatarak otobiyografik eserini bizlere armağan etmiştir. Çocukluğundan emekliliğine geçen hayatının dönüm noktalarını, aklında kalanları, Rusya ve Azerbaycan maceralarını, Ankara’daki cezaevi, memuriyet ve II. Dünya Savaşı anılarıyla koca bir ömrünü 400 sayfaya sığdırmaya çalışmıştır. Gördüklerini bizlere aktarmasıyla aslında dönemi aydınlatmaktadır. Tarih alanında bu tip eserler oldukça kıymetlidir. Direkt yaşamış birinin gözünden aktarılan olaylar, dönemin belgeleriyle karşılaştırma imkanına sahiptir. Milli Mücadele dönemimiz ve ardından gelen Kemalist akım, birileri tarafından maalesef yanlış anlaşılmıştır. Şevket Süreyya, eserinde bunu yaşadıklarıyla da göstermiştir. Rusya’dan İstanbul’a döndüğünde tutuklanmış, Ankara’ya götürülmüştür. Arkadaşlarıyla mahkemenin görüleceği binaya götürüldüklerinde Mahkeme reisi Ali Çetinkaya; kalpak takmaktadır ve fötr takan birini tekme tokat merdivenden itmektedir. Ertesi hafta şapka kanununun çıkmasıyla Reis de fötr takar ve bu sefer sarık takanlar yargılanır. Bu olay; eserdeki yüzlerce olaydan sadece biridir. Türkiye’nin kuruluş tarihine dair merakı olanlar için bu eser eşsiz bir nimettir. Tavsiye ederim.
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,461 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.