Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Serhat Akdeniz yazdı... EFELYA ROMAN İNCELEME Bugüne kadar belki kimse bu kadar iyi anlatamadı diye başlamak istiyorum. Adına "aşk" dediğimiz bu "ruhsarı yangın telepatiyi". Okumaya başlayıp biraz ilerlediğinizde "abanoz ağacını delmeye çalışan bir ağaçkakan" gibi nefesinizi kesecek. Roman'ın
Merhaba Güzel Kadın Sana Bir Kaç Tavsiyem Var!..
Sakın haddinden fazla sevme.Çünkü sevilmeye layık olmayan insanlar bunu sana karşı silah olarak kullanacaklar. Seni duygularından yakalayıp, seni oyalayacak, senden faydalanacak ve seni yaralayıp kaçacaklar. Asla kendini kendi sevginle tüketme.Seveceksen seni baştacı edecek bir insanı sev. Sana sürekli bahane üretenleri ya da seni sevdiğine pişman edenleri değil....Seni mutsuzluğa mahkûm edenleri kolay affetme.Kadınsın sen!Merhamet senin genlerinde var. Dikkat et, affedilmeye layık olmayan çıkarcılar bunu kullanmak isteyecekler. Hatalarını ve yalanlarını senin merhametine gizleyip hiçbir şey olmamış gibi yaşamına devam etmeni bekleyecekler. Onları öyle kolay affetme.
Reklam
Son çırpınışlar
Bir kadin kendi yıkımlarına ilişkin gerçeklerden kaçmaya çalistığında, gece düşleri muhtemelen ona bagira çagira "Uyan! Yardim iste! Ya da kaç! Ya da ölümüne saldır!" Şeklinde uyarılarda bulunur.
Sayfa 68 - AyrıntıKitabı okuyor
Şöyle bir şey demek oluyordu: «Dün ya da bugün öğleden sonra ne olduysam olayım, kendimi ne sanırsam sanayım, seden nasıl nefret edersem edeyim, ne istersen yap o şeyinle yarın ya da ondan sonraki gün, şimdi ben istiyorum. Onunla birlikte olan her şeyi istiyorum: daha iri, daha kaim, daha uzun, daha sulu olsaydı keşke; koparabilseydim de içimde
Sayfa 147
Ahhhh! Şu üniformayı giydiğinden beri kaç kadın, kaç çocuk gelip geçti elinden? Her seferinde aynı duyguları yaşıyordu. Acaba dünyanın neresinde kadının hor görülmediği, güven içinde yaşadığı bir yer vardır? Hepsini oralara göndermek istiyordu ama maalesef ya kadın sığınma evlerinde saklanıyorlar ya da töreye kurban gidiyorlardı.
Demek ki bu yalanlar her zaman söyleniyormuş
-"Kaç yaşında olduğumu biliyor musunuz?" +"Siz yaştan bağımsız birisiniz bence" dedi.İstediğiniz yaşta olabilirsiniz. Kadın bunca yalandan sıkılmıştı ve ya şimdi ya asla diye düşünerek hamle yapmaya karar verdi. "Kusura bakmayın dedi ayağa kalkarken, gitmem gerekiyor." Adam da ayağa kalktı kafası karışmıştı. Ne oldu?
Reklam
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
İlişki bir kere değişime uğramış, şiddet ayine dönüşmüş. Porno film seyretmeden erotik uyarım sağlayamayan çiftler de var... Ya da daha sapkın, Hitler'in ilişkileri gibi örneğin, birlikte olduğu kadının üzerine işemesini istiyor ancak o zaman cinsel zevk alabiliyormuş ya... Bir diktatörün, cinsel yaşamında da buyurgan, çılgın, kötü, tehlikeli bir insan olduğu halde hayatındaki kadınların garip bir biçimde ona bağlandığı artık sır değil, yeğeni de aralarında olmak üzere kaç kadını intihara sürüklediği... Sakat, aksak, tedavi gerektiren ilişkiler bunlar. Tamam ama bu son noktaya gelindikten sonra ne yapmalı?
A.N. Wilson, İsa biyografisinde, daha en başında Yusuf'un bir marangoz olduğu hikâyesi üzerine şüphelerini aktarır. Yunanca sözcük 'tekton' sahiden de marangoz demektir ancak Aramca sözcük 'naggar'dan çevrilmiştir ki bu sanatkâr ya da bilge anlamına gelir. Bu bazı yapısal yanlış çevirilerden biridir, İncil'i bozan, en ünlü yanlış çeviri, Isiah'ın İbranicesi genç kadının (almah) Yunancaya bakire (pathenos) olarak çevrilmesidir. Basit bir hata! (Nasıl olduğunu anlamak için İngilizce sözcükler "maid" [temizlikçi kadın, kız] ve "maiden"i [bakire, el değmemiş] akla getirin) bu çevirmen hatası çılgınca şişirilmiş ve İsa'nın annesinin bir bakire olduğunu söyleyen akıl almaz bir efsanenin doğmasına yol açmıştır! Tüm zamanların yanlış yapısal çeviri şampiyonu unvanının tek sahibi ayrıca bakireleri de etkilemiştir. Ibn Warraq şamatacı bir üslupla, şu ünlü "her Müslüman şehide yetmiş iki bakire" sözünün "kristal kadar berrak beyaz üzümlerin" yanlış çevirisi olduğunu bildirmiştir. Şimdi, eğer bu yanlış geniş ölçüde bilinseydi, intihar eden masum kurbanların kim bilir kaç tanesi bugün yaşıyor olurdu? (Ibn Warraq, "Bakireler? Hangi bakireler?", Free Inquiry 26:1, 2006, 45-6.)
Sayfa 99 - Kuzey YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Rumların Galibiyetini Haber Veren Kur'an Mucizesi
Romalılar'ın bu mağlubiyyeti haberi, Mekke'ye vasıl olduğu zaman müşrikler, ferahlamış ve müslümanlara karşı şematet yapmışlardı: «Siz ve Nesârâ ehl-i kitabsınız. Biz ve Faris ümmîyiz. Bizim ihvanımız, sizin ıhvanınızı tepelediler. Biz de, sizi tepeleriz.» demişlerdi. Bunun üzerine bir mu'cize-i Muhammediyye olmak üzere bu âyet
Sayfa 255 - 6.cild 30/1-4 tefsiriKitabı okuyor
"Kadınların Elizabeth döneminde neden şiir yazmadıklarını merak ediyorum ama nasıl bir eğitim aldıklarını da öğrenemiyorum. Acaba onlara yazı yazmak öğretiliyor muydu? Kendilerine ait bir odaları var mıydı? Yirmi bir yaşlarına gelmeden kaç kadın çocuk doğurmuş oluyordu? Kısacası, sabahın sekizinden akşamın sekizine kadar ne yapıyorlardı? Göründüğü kadarıyla paraları yoktu; Profesör Trevelyan'a göre daha on beş ya da on altı yaşlarında bu durumdan hoşlansalar da hoşlanmasalar da evlendiriliyorlardı. Bunları okuduktan sonra aralarından birinin ansızın Shakespeare'in oyunlarından bir tanesini yazmasının garip kaçacağını düşündüm."
''… ‘Neden telefonlarımı açmıyorsun?..’ ‘Ben senin sekreterin miyim? Açıp açmamak bana kalmış.’ ‘Kendine neden bu kadar güveniyorsun?.. Burada kaç saattir beklediğimi biliyor musun? Benim kişiliğimde, benim gibi biri bunu yapar mı sanıyorsun? Neden sadece ben böyleyim, sadece ben!..’ ‘Seni deli herif.’ ‘Evet, beni deli yapan sensin.
Sayfa 97 - Olimpos Yayınları
Ben ve elimdeki plastik torbalarım, bu dünyanın içinde, kendi halimizde duruyorduk. Kendimizin ve bu dünyada olduğumuzun hiç mi hiç farkında değildik ki, birden asansörün kapısı açıldı. Hani olur ya, kendi kendinizeydiniz, asansörün içindeydiniz, birden kapı açılınca şaşırdınız. Güzel bir kadın. Güzel bir kadın mı? Bundan bile emin değilsiniz.
Bir kadın her iki cinsin sahip olduğu ortalama zekâdan daha gelişmiş bir zekâya sahip değilse, kendisine horgörüyle davranıldıkça, gerçekten hor görülecek bir ki şiye dönüşmeye başlan Doktorluk yapabilecek, bir çiftliği ya da bir dükkanı yönetebilecek, kendi emeği ile ayakta durabilecek kaç kadın huzursuzluğun ve mutsuzluğun kurbanı olmuştur.
Sayfa 220 - İşBankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.093 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.