Sahte kahramanlar türetildi, yalancı kurtarıcılar. Genellikle en yükseklere en alçaklar çıkarıldı. Uyanık olunmazsa korkaklar en cesur; utanılası adamlar büyük kahraman diye yutturulabilir.
Uğruna heba olunacak bunca şey varken, ben sadece seni seçmiştim. İnsan solunda taşıdığını sonunda bulamazsa ne hale gelir bilir misin ? Ne acıdır ölümüne severken diri diri gömmek ! Belki de hata bende. Çünkü aşk yalancı bir sürme .Ağlayacağımı bile bile çektim gözüme... Aynı denizin farklı kıyılarıyız şimdi seninle ...
"Uğruna heba olunacak bunca şey varken
ben sadece seni seçmiştim.
İnsan solunda taşıdığını sonunda bulamazsa ne hale gelir bilir misin?
Ne acıdır ölümüne severken diri diri gömmek!
Belki de hata bende.
Çünkü aşk yalancı bir sürme
Ağlayacağımı bile bile çektim gözüme..."
İnsanlar zayıf... İnsanlar hain ve nankör... İnsanlar yalancı... İnsanlar ölümlü... Ama onunla olabilirsem, yalnızlığımdan sonsuza kadar kurtulabiliriz. Bu hiç aklıma gelmemişti ama,artık benim de dengim var!
Savaşçı azize
Ne ok atmada ne de kılıç sallamada onunla baş edebilecek erkek vardı.
Öğle vakti, sebze bahçesinin sessizliğinde sesler duyardı.
Melekler ve Aziz Michel, Azize Margarita, Azize Catalina gibi azizlerin yanı sıra göğün en yüksek sesi de onunla konuşurdu:
"Dünyada senden başka Fransa Krallığı'nı kurtarabilecek kimse yok.
_Hayat öylesine sürprizlerle doludur ki, sırtındaki küfeyi alır kiminden, elmasları yükler taş yerine.
_Onların zırvalara inanmalarının sebebi, cahillikleri.
_Sefil egolarının değer ölçüleriyle ölçüp, gerçeğe, güzele ve iyiye ağızlarından salyalar saçarak nutuk çekiyorlar.
_Köle tiplerden oluşmuş hiçbir devlet yasayamaz. Köleden doğan yine köle
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
"Efendiler, yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin gayesi Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamen çağdaş ve bütün mana ve şekilleri ile medeni bir sosyal toplum hâline ulaştırmaktır. Devrimlerimizin asıl gayesi budur. Bu hakikati kabul edemeyen zihniyetleri tarumar etmek (dağıtmak) zaruridir. Şimdiye kadar milletin dimağını paslandıran,
"En sonunda başardın. Nihayet hiç olmanı diliyorum artık. Hiç olarak, his yaratmamanı diliyorum. Seni, kötü ya da iyi hiçbir hisle anmamayı diliyorum. Dualarım da ahım da haram olsun sana.
Nihayet senden gerçekten nefret ediyorum. Herkese göğsümü gere gere seni savunduğum, boşu boşuna enerji harcadığım o günlerim, anlarım için çok kızıyorum
Her şiir biraz yalanla başlar
Ve her şiir biraz ölümdür.
İşte bir bir sürüyorum taşlarımı
Ne kaldıysa cebimde
Ve en son askerim ölene dek
hiçbir savaş yitirilmemiştir
Size hiç bakılmamış aynalar getirebilirim
Alır ardınıza bakarsınız çünkü hep dönüktür sırtınız
Sen geceyi alnında soğutan gülünç ve zavallı insan
Bırak lambaların yalancı