Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Van den Eden idealindeki siyasi tabioyu me­raklılanna sunma fırsatını bulmaktadır. Devletin tüm vatandaş­lan arasında sivil, siyasi ve hukuki tam eşitligi savunmaktadır, fikirlerini belirtme, iletişim ve dinsel seçim hakkı mutlak kabul edilmelidir, dahası her vatandaşa "felsefe yapma hakkı" tanın­malıdır. Hatta "herkesin şahsi fikrini etkilerneye çalışan" ve bu yolla "huzur ve sükünet ortamını dinamitleyen" aşınlann, sö­mürgelerden men edilmesini önermektedir. Hiç kimse bir baş­kası üzerinde egemen olmamalı ve devlet erkanı da belirli bir süre için tüm vatandaşlar arasından, kadın ya da erkek aynını yapılmadan seçilmelidir. Önemli mevzuları vatandaşlar kendi aralannda oyçoklugu ile çözmelidirler.
İletişim Yayınları
Bedeni hiçbir bağla onun olmayan bir yaşam geride kalana kadar boşaltma, içine dolacak seslerin yankılandığı bir "boş kovuk'a dönüştürme, yaşamın "akan, çarpan, birbirine sürtünen, karışıp ayrılan, hızla yavaşlayan akıntısı'nı bir sismograf gibi kaydetme deneyi. İnsana bir ok, bir süngü, bir çekiç gibi saplanan dünyaya açılan, duyumdan ibaret geçirgen bir beden yaratma deneyi. Bedenimi bir geçit gibi açsam, "hem eski, uzak bir geçmişin anımsatıcısı, hem de yeni bilinmedik olanın çağrısı gibi genişleyeni, her ikisinin birbiri içine girip oynaştığı, denizden dikelip göğün yatay bir çizgi boyunca büküldüğü sınırı" yakalayabilir miyim? O sınırı yakalasam, çorak toprakları bir gölge sürüsü gibi kat eden o dilsiz kitlenin göçünü yeryüzünün kesintisiz göçünün içine yerleştirebilir, kentin içinde bir kum tanesi gibi sürüklenen kendi anlamsız varlığımı bu akışın her an silinip gidecek bir izi olarak görebilir miyim? "Binlerce küçük akıntının bazen birbirine karışarak, bazen ayrılarak ayırt edilmesi güç binlerce farklı yönlerde aktığı bir yeraltı nehri gibi tüm bunların altında büyüyüp gelişen, adlandırılamayan, bir ufuk gibi yaklaşıldıkça yaklaşıp uzaklaşan, yitip ortaya çıkan"ı yakalama, onlara bir "sonsuzluk hakkı" verme deneyi. Bir arabanın motor sesiyle bir hayvanın toprağı eşelerken çıkardığı sesi, bir insanın iniltisiyle bir yaprağın hışırtısını, bir vapur düdüğüyle martı çığlıklarını, bir kırlangıcın kanat sesiyle fabrika gürültüsünü her an silinip yeniden kurulan bir "şimdi ve burada"nın parçaları olarak yakalama deneyi.
Sayfa 95 - MetisKitabı okudu
Reklam
Güçlü olmak istiyorum güçlü görünmek değil. Mutlu olmak istiyorum, mutlu görünmek değil. İyi olmak istiyorum iyi görünmek değil... Ne çok görüntüyle alâkalı her şey, görünene ait sanki yaşam. Hâlbuki görünmeyenin elinden akıyor zaman. Görünmeyenden alıyoruz tüm varlığımızı, yaratılışımızı. Görünmek adına her şeye bürünüyoruz ve eziyoruz ayaklarımızın ve gururumuzun altında her şeyi. İnsan olmak adına insan olmaktan çıkıp var ediyoruz kendimizi. Güzel dışında hiçbir şeye yaşam hakkı tanımıyoruz. Güzellik de belli bir kesimce kısıtlanmış alana hitap ediyor. Herkesin güzel bulduğu şeyi sahipleniyoruz ruhsuzca. Samimiyet, merhamet ve değer yargılarını değersizleştiriyoruz sahip olmadığımız için. Şöyle düşünüyorum da ben ötekileştirdiğiniz o kişiyim. Kimseyi kendi düşüncelerimin altında ezmeye çalışmadım. Kendi güzelliğimi kimsenin önünde bulmadım; gördüğüm her şey daha güzeldi benim için. Daha güçlü hissetmek için kimseyi de ezmedim. Ego savaşım bir başkasının yıkımı olmadı. Çocukluğumdaki gibi kalmayı istedim hep. Öylesine olduğum gibi, içimden geldiğince, çaba sarf etmemiş çocuk kalbimle. Neden iyi şeyler terkediliyor hep, neden olduğuna sahip çıkmadan olacağının peşine düşüyor insan. Kavgam bitmedi, bitmeyecek hatta kendimle bile. Evrildiğim her şeye, herkese karşı çocuk yanım savaşta olacak. Ne zaman kendimden gitsem yine kendime doğru kosacağım. Çocuk adımlarımla, çocuk şarkılarımla, çocukken sevdiklerimle. Şimdi nasılım bir yanım hâlâ o günlerimden kalma, bir yanım büyüyor bir yanım eksik ve o çocuktan eksilmiş...🦉✍🏻
"Gençliğinizin baharında, size hiç özel yaşam hakkı tanımayan hatta verdiği “ev ödevini" yapmanızı talep ederek yuvanızda bile sizi izleyen bir kurumda her gün zil sesiyle, bir hücreden başka bir hücreye geçmek saçma ve yaşama aykırıdır."
Sayfa 56
"Can artık hazır. Yaşam hakkı kadar ölmek de doğaldır. Bunu bekliyordum. Kimse benim celladım olsun istemem. Ben kendi sandalyemi deviririm" dedi.
Birsen

Birsen

@YercekimliUvercinka
·
23 Nisan 19:57
Mustafa Özenç: infaz sırasında taburesini kendisi çekti, işi cellada bırakmadı.
64 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Tembellik hakkımızı nasıl kazanabiliriz?
Tembellik Hakkı
Tembellik Hakkı
Tembellik. Kavramın kendisini zihninizde nasıl canlandırıyorsunuz bilmiyorum? Benim zihnimde büyük bir hakaret olarak algılanıyor. Bu fikre çevremden edindiğim dogmatik bilgiler ve deneyimlerim ışığında ulaştım. Gelelim Karl Marx'ın damadı Paul Lafargue'ye. Tembelliğin geçmişte sadece kölelerin yaptığı ve Yunan sitelerinde ve bir çok uygarlıkta yurttaşların düşünme ve entelektüel yetilerine zarar vermemesi adına desteklendiğini yazar ilk bölümlerde. Tembelliğin kötülendiği ve çalışmanın yüceltildiği döneme geçer. Sanayi devrimi sırasında neşeli bebekleri ve şen şakrak kadınları artık göremediğini anlatır. Üçüncü bölümde aşırı üretimle beraber halkı nasıl manipüle edip tüketim çılgınlığına ittiklerini anlatıyor. Dördüncü bölümde ise bu durumun böyle gitmeyeceğini ve günümüzde de bir kaç ülkede başlayan iş saatlerini azaltmanın üretimi daha çok iyileştireceğini anlatıyor. Kitap 48 sayfa ve çok kıymetli bir kitap. Bu durumun birileri tarafından tespit edilmesi ve üzerine yıllar öncesinden bir kitap yayınlanması çok kıymetli. Tembellik dediğimiz şey dinlerde ve toplumsal normlarda kötülenen bir kavram. Unutulan bir şey var ki yaşam dediğimiz şey çalışmaktan ibaret anlar mıdır? Şuan ki toplumsal sıkıntılarımız halkın tembelliğinden midir? Kitap çok soru sorduruyor. Kitabı okuyacak insanların durumunu bildiğinden kısa yazdığını düşünüyorum. Dili anlaşılır fakat düşünerek okunması taraftarıyım. İyi okumalar.
Paul Lafargue
Paul Lafargue
Tembellik Hakkı
Tembellik HakkıPaul Lafargue · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202010,1bin okunma
Reklam
Aşk, insan benliğini temelinden sarsabilecek ölçüde güçlü bir ilişkidir. Güçlü olduğu kadar da başka hiçbir ilişkiye yaşam hakkı tanımayacak kadar kıskanç ve benmerkezlidir.
Bana umutsuzluk yasasıyla birlikte bu yaşam bilgisini, Zorunluluk karşısında bu kolaylığı, böylece bir sürü çıkmaz yol ve bunlara alışma sanatını miras bıraktığı için ona gönül borcum var. Düş kırıklıklarımı desteklemekte ve onları koruma sırrını uyuşukluğuma göstermekte hiç gecikmeyen ülkem, bundan başka, beni gösterişlere pek düşkün bir rezil haline getirme telaşı içinde, kendimi fazla tehlikeye atmadan alçaltmanın yollarını dayattı. Sadece en parlak, en kesin başarısızlıklarımı değil, korkaklıklarımı gizleme ve vicdan azaplarımı biriktirme yeteneğini de ona borçluyum. Ona borçlu olduğum daha neler var, neler! Üzerimde o kadar hakkı var ki, sayıp dökmek bıktırıcı olacaktır.
Jean Bodin 1576 yılında yayımladığı Les six livres de la république (Cumhuriyetin Altı Kitabı) adlı eserinde, Fransa'daki din savaşlarının en şiddetli zamanında Türklerin diğer dinlere gösterdikleri toleransa övgüler düzüyor, "Avrupa'nın büyük bir kısmına hükmeden Türk hükümdarın dinlerin ayinlerini koruma altına aldığını" yazıyordu. Hoşgörü pek çok defa gündeme getirilen bir konu olmaya devam edecekti. XVI. yüzyılın saygın doğabilimcilerinden Pierra Belon "Türklerin kimseyi kendileri gibi yaşamaya zorlamayıp bütün Hıristiyanlara kendi kanunlarını uygulama hakkı tanımasından” etkilendiğini belirtiyordu. 1522 yılında Luther, "Türk ne kötülük yapıyor ki? Ülkeyi ele geçirip geçici bir süre yönetiyor. Aynı şeyi Papa'dan dolayı da çekmek zorundayız. Üstelik papa ruhumuza ve bedenimize eziyet ediyor, Türk ise bunu yapmıyor. Ayrıca Türkler kimseyi din değiştirmeye zorlamıyor" diyordu. Peki buna rağmen insanlar neden din değiştirip İslam'ı seçiyorlardı? Fakirlik, cehalet, baskı, daha iyi koşullarda yaşam imkânı, hayaller?
Kendisinden olmayanlara yaşam hakkı tanımayan idarelerde önce polis teşkilatı kirlenirdi.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
·
6 saatte okudu
Kaderleri bir şekilde ortak umut dolu beklentilerle kesişen 3 insanın calişmak ve güzel bir gelecek için kaçak yollardan ceplerindeki son parayla umuda kaçış ve son olarak sonu hüsranla biten yolculuk. Bir göz oda hayali,kimi annesine para göndermek umudu ile iyi bir gelecek kimi rahat bir yaşam çocuğunu okutmak ..bu kitap hiç aklımızın ucundan dahi geçmeyecek mülteci sorunlarını ve gelecek umudu besleyip ülkesini terk eden insanların başlamadan biten umutlarını bizlere anlatıyor Okuyun OKUTTURUN
Gassan Kanafânî
Gassan Kanafânî
Güneşteki Adamlar
Güneşteki Adamlar
Güneşteki Adamlar
Güneşteki AdamlarGassan Kanafânî · Metis Yayınları · 2023510 okunma
Modern zihnin pohpohlanması bir şeyi kazanmadan hak ettiğini düşünen, fedakarlık yapmadan sahip olmaya hakkı var sanan bir toplum yarattı. Hiçbir gerçek yaşam deneyimi olmayan insanlar kendilerini uzman, girişimci, kaşif, yenilikçi, öncü ve koç ilan edebiliyorlar. Yapıyorlar çünkü herkesten daha büyük olduklarına inanıyorlar. Sadece olağanüstü olanın yayınlandığı bir dünyada kabul görmek için büyük olmaya ihtiyaç duyuyorlar.
500 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
KEŞKE-SEMA SOYKAN,500 sayfa -Bir Köy Enstitüsü Romanı- “Keşke,özlem ya da pişmanlık ifadesidir” Bir dönemi,aynı zamanda da muhteşem bir aşkı anlatan,yaşatan,gözyaşları içinde okunan,yarı kurgu ,çoğu gerçek olaylara dayanan muazzam bir roman. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ 1940-1980 yılları arası…Türkiye’nin yaşadığı karanlık dönemler,
Keşke
KeşkeSema Soykan · Alfa Yayınları · 2021759 okunma
Kimsenin, kendi vesilesiyle dünyaya gelmis başka biri için, "Benim cocuğum değil mi? istediğimi yaparım!" diye kaba bir mantıkla hareket etme hakkı yoktur. Çocuk, anne-babanın vesilesiyle dünyaya gelmiş olsa da ayrı yaşam hakkına sahiptir.
Zekânız ve eğitiminiz ayrıcalığınız değildir. Size iktidar vermez, imtiyaz sağlamaz, rahat bir yaşam sürme hakkı sunmaz. Zekânız ve eğitiminiz sizin göreviniz, hizmetinizdir. Siz insanlar için ışık yayan bir mum gibisiniz ve mum yandığında bir kapağın altında tutulmaz, çevreyi aydınlatsın diye şamdanla yüksek bir yere yerleştirilir.
Sayfa 142Kitabı okudu
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.