Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
varoluş
Search for: Arama.. Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri Atatürk Ansiklopedisi > Genel > Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri 31 Ara Atatürk’ün Nutuk Adlı Eseri PDF
3 Mart 1924 tarihinde TBMM'nde olup bitenler; hilafetin ilgası, tevhid-i tedrisat ve din işlerinin idaresinin bakanlık düzeyinden başkanlık, Diyanet İşleri Başkanlığı seviyesine indirilmesi elbette radikal kırılmalar ve beklenmeyen, sarsıcı, şaşırtıcı düzenlemelerdir. O kadar ki Lozan Konferansı görüşmeleri masasına oturuncaya kadar Cumhuriyeti kuran kadronun aklından geçtikleri de çok şüphelidir. Onlar olsa olsa Osmanlı modernleşmesini ve İttihat ve Terakki fikriyatını takiben daha kendi kontrolleri altında bir halife ve daha mânevî bir hilafet kurumu arayabilirlerdi/arıyorlardı. Nitekim son halifeyi kendileri, Ankara Meclis'i seçmişti. Milli Mücadele'nin ana söyleminin hilafetçi ve panislamist bir muhtevaya sahip olduğunu hatırlamak, Birinci Meclis'in insan unsuru fotoğrafına veya fikir yapısına, icraatına, zabıtlarına bakmak, 1919-1923 yılları arasındaki matbuatın dili ve ana istikametlerine göz gezdirmek bile büyük kırılmanın ciddiyeti hakkında birçok şeyi görmeyi ve anlamayı mümkün kılabilir.
Reklam
29 Ekim 1923'te, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türkiye'nin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak ilan etti. Bu resmi karar, altı asırlık Osmanlı saltanatına son verdi ve bir zamanlar Türklerin yaşamış olduğu İmparatorluğun topraklarında ulusal-demokratik bir devlet kurdu. Bu gelişme, 1919 yılında, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Anadolu'da başlayan bağımsızlık hareketinin başarısıydı. Üç yıllık zorlu mücadele hem İstanbul'daki sultanın idaresine ve hem de Anadolu'daki yayılmacı amaçları için Mondros Ateşkes Anlaşması'nı ihlal eden galip müttefik devletlere karşı yürütüldü. Bu çift yönlü mücadelede, bağımsızlık mücadelesinin liderleri, düşmanlarına karşı zamanın en etkili silahını kullandılar; ulusal egemenlik ilkesi, Türk milletinin kendi kaderini kendisinin belirleme hakkı. Genç İngiliz yazarı Arnold Toynbee'nin yazdığı gibi Mustafa Kemal, bu egemen stratejiyi fark ederek Batı'nın en dikkate değer ilkelerini, Batı'nın kendisine karşı savundu..
Sayfa 93 - Kronik KitapKitabı okudu
Türkiye Cumhuriyeti Tarihi'nde Atatürk devrini kısaca üç evrede incelemek yerinde olur. Milli birliğin teşekkülü ile düşman istilasına karşı Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin askeri kuvvetle zafer temin etmesi ve memleketin sınırlarının Misak-ı Milli'ye göre, tespit edilerek bu fiili durumun Lozan Antlaşması ile bütün devletlere tanıtılması (19 Mayıs 1919-24 Temmuz 1923). Devlet şekli olarak Cumhuriyet'in ilanı (29 Ekim 1923) ve düşmandan kurtarılmış vatanda iktisadi gelişmenin sağlanması. Türk milletinin toplumsal, düşünsel ve ekonomik durumunun, uygar dünyanın kabul ettiği düzeye çıkarılmasıdır ( 1923-19 3 8).
Türkiye'de 20.yüzyılın ilk yarısında dünyayı şaşırtan iki büyük savaşım ömeği verildi. Bu iki önemli olaydan biri, çökmekte olan Osmanlı İmparatorluğundan yeni bir cumhuriyet yaratan Ulusal Bağimsizlik ve Kurtuluş Savaşımızdı (1919-1923). ikincisi de, savaştan sonra kurulan yeni devletin kısa sürede gelişip ilerlemesini etkileyecek, yerli bir eğitim ve kalkınma seferberliği olan Köy Enstitüleri hareketidir (1935-1946).
Cumhuriyet'in İlanı
Efendiler, Meclis'çe Cumhuriyet kararı 29/30 Ekim 1923 gecesi saat 20.30'da verildi. 15 dakika sonra, yani 20.45'te Cumhurbaşkanı seçildi. Durum, aynı gece bütün memlekete bildirildi ve her tarafta gece yarısından sonra 101 pare top atılarak ilan edildi.
Sayfa 577Kitabı okudu
Reklam
İzmir İktisat Kongresi'nde benimsenen liberal görüş, klasik anlamıyla liberalizm değildi. Basit bir deyimle tanımlamak gerekirse, Cumhuriyet liberalizmi, devletin, özel girişimleri geliştirmekle görevlendirildiği bir ekonomik tedbirler dizisiydi. Kısa bir sürede milyonerler ortaya çıktı. İhaleler, ihracat ve ithalat imtiyazları gümrük ve
Rauf Bey (Orbay) Cumhuriyet'in ilanından sonra, Ankaraya gelmiş ve Cumhuriyet sorununu tekrar meclise getirmek için propagandaya girişmiştir. Meclis üyelerini, Halk Fırkası'nın sözü geçer bazı kişilerini ikna etmeye çalışmaktadır. Rauf Bey'in bu çabalarının amacını bilen vardır, bilmeyen vardır. Derken fırka grup başkanlığına bir
Tarihi süreci ve koşulları göz ardı eden kimi yazarlar için 1919'da Erzurum Kongresi'ndeki Mustafa Kemal, 1923'te Cumhuriyet'i ilan eden Gazi, daha sonra devrimleri gerçekleştiren CHP başkanı aynı adam değildir. Bu yüzden de sözde tarihçiler yazılarında çelişkilere düşmüş ve anlaşılır, mantıklı bir anlatım getirememişlerdir.
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Reklam
1890 yılında, Akmescit'te, tanınmış bir Kazak ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Çokayoğlu, daha 27 yaşında iken, yeni kurulan bir hükümetin başkanlığına getirilecek, fakat bu devletin Bolşeviklerce yok edilmesiyle ülke dışına çıkmak zorunda kalacaktır. Dışarıdaki ilk durağı Tiflis olmuştur. Burada Ahmet Salihov tarafından çıkarılan Volnıy
Türk ulusal kimliğinin inşası
Birinci dönemi oluşturan Milli Mücadele (1919-1923) yıllarında Türk ulusal kimliği, baskın bir dinî karaktere sahip olmuş, milliyet Müslümanlıkla tanımlanmış, reelpolitiğin bir yansıması olarak, resmî politik söylem etnik çoğulculuğu veri olarak almıştır. 1924-1929 döneminde dinî tanımdan radikal bir kopuş gerçekleştirilmiş, çoğulcu söylem terk edilmiş, Türk ulusal kimliğinin Cumhuriyetçi karakteri temel tanımlayıcı olmuştur. Dinin hem siyasî hem de sosyal görünürlüğünün yok edilerek yalnızca "vicdanlarda ve mabetlerde" yaşanmasını öngören militan bir sekülarizm, Cumhuriyetçi tanıma asıl rengini vermiştir. Bu tanımın şiarını, "dilde, kültürde ve ülküde birlik" oluşturmuştur. Hukukî-siyasî bir mahiyet arz eden Cumhuriyetçi tanımın politik muhtevası, hukukî muhtevasına kıyasla çok daha belirleyici bir öneme sahip olmuştur. Bu tanıma göre, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Türkçe konuşan, Türk kültürüyle yetişmiş ve Cumhuriyet ülküsüne sadık herkes, Türk olarak kabul edilmekteydi. Türk ulusal kimliğinin Kemalist inşa sürecinde üçüncü safhayı (1929-1938), ulusal topluluğu etniklik ekseninde tanımlayan ve ortak köken duygusunu temel alan irkî soya dayalı motiflerin, Cumhuriyetçi tanıma eklemlenmesi çabaları oluşturmuştur. Bunun sembolik düzeydeki yansıması, "dilde, ekinde (kültür), kanda birlik'in yeni ulusal şiarı oluşturmasıdır. Cumhuriyet ülküsünün cezbedici bir ideal olarak zayıflığı, ortak köken duygusunu ortak payda olarak alan, mitik ve sözde-bilimsel irkî/soya dayalı ulusal süreklilik tezinin Türk ulusal kimliği içinde yapısal bir değer kazanmasına yol açmıştır.
Sayfa 16 - İletişim yayınları
Protestan milisler, Almanya tarafından silahlandırılan İrlanda milliyetçileri arasında benzer askerî oluşumların kurulmasına neden oldu. 1916'da Paskalya'ya denk düşen pazartesi, Dublin'de kilit noktaların ele geçirilmesi ve silahsız polislerin vurulmasıyla ayaklanmalar başladı. Yağmalamalar ve bir İngiliz memurun sivilleri infaz etmesinin akabinde sıkıyönetim ilan edildi. İsyancıların teslim olduğu bir sonraki cumartesi bombalar ve mermiler beş yüzden fazla kişiyi öldürdü, binlerce kişi de yaralandı. Vatan hainliği suçuyla on beş kişi idam edildi ve binlerce kişi gözaltına alındı. İki yıl sonra İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) kuruldu ve 1919'da başlayan savaş sonunda bitkin düşen Birleşik Krallık, İrlanda'yı tamamıyla özerk olmasa da bağımsız bir devlet olarak tanıyacağı bir antlaşma teklifinde bulundu. Bu yeni devlet 1923'e kadar iç savaşla mücadele etti.
TEK PARTİ Rejim niye tek partiydi? 1930'ların dünyasına bir bakalım; nerede var o çok partili demokrasiler ve nasıl bir şey? Bernard Lewis, Viyana'daki demokrasi forumunda o müstehzi ifadesiyle kurşun gibi bir laf söyledi ve Avrupalı muhatapları hiçbir şey diyemedi; Lewis, "Demokrasi İngilizce konuşan milletlerin rejimidir"
45 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.