Deniz
@Deeniiiz
Kendim dışında kimseyi aramıyorum. Teşekkürler...
İstanbul
İstanbul, 27 Mart 1985
328 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
Çaresizliğin kitabı…
Seni o kadar sevdim ki 
Ülker Abla o kadar bizden bir hikayesin ki...
Seray Şahiner ile yeni tanıştım ve gerçekten çok beğendim.
Öncelikle şu konunun altını çizmek istiyorum. Evet klasik eserler çok kıymetliler. Kesinlikle "bazıları" okunmalı ama nereye kadar? Görüyorum ki herkes hemen hemen aynı şeyleri okuyor. Alıntılar aynı, kalıplaşmış
Harikulade Bir İllüzyon...
Okur Takip Önerileri
Fransız Usulü Kırgın Çiçekler/Mesude :)
Bu kitabın şarkısı da Kibariye - Kim Bilir olmalı :)
Aslında bu kitaba inceleme bile yazmayacaktım ama lanet olsun içimde ki insan sevgisine! :D Çünkü ben bayağı nefret ettim kendisinden de! Ben yandım siz yanmayın diye yazıyorum ve tabi ki 2'ciye okuma gafletinde bulunmamak için :)
Kitabımız üç uzun (bayacak kadar) öyküden oluşuyor:
1) Yaşlanmayı kabul etmeyen, kibirli, bencil, kendi kayınvalidesi asla umurunda olmayan ama kendi oğluşunu yönetme derdinde olan bir kadına...
2) Terkedildiği için öfkelenen bir kadına. Bir yere de bağlanamadı en son Tanrıya yalvarıyordu...
3) Ve beni benden alan! Az kalsın kapıdan geçen, kilosuyla eski defter kitap alan adama vereceğim! Kadınların yüz karası! Kırgın Çiçekler/Mesude :) peki sen üş milyar yedi yüz elli milyon sen milyar para çekmişsin peki sen bu parayı ne yaptın? :D
Bir karakter bu kadar mı ezik? Bu kadar mı yapışkan? Bu kadar mı kendisine saygısı olmayan bir insan olur! Ya sabır çekerek belki sonunda en azından bir aydınlanma yaşar diye beyhude bekledim :) Sonuç tabi ki KOCAMAN BİR SIFIR! He eğer 
Simone de Beauvoir amacı bu kitabı yazarken okuyucunun sabrını sınamak ya da niyeti sinirlendirmekse şayet! Tebrikler ! :)
Kitapla kalın... (ama bununla değil;)
"Hepimiz Feminist Olmalıyız"
Umudu yakalamak için koşmak mı gerekiyor ?
Kitaplığımda ne zamandır bakıştığımız sevgili 
Peride Celal Kısmet bugüneymiş :)
Mektup İsimli eserinin dilini akıcı, kırık bir aşk hikayesi gibi hüzünlü buldum nedense. Eski bir İstanbul hanımefendisinin bütün bilgeliği ve ihtişamıyla karşımda oturup gözlemlerini, hayat tecrübesi ile anlattığı muazzam eser, dört hikayeden oluşuyor...
Böcek ile bir kadının aydınlanmasına,
Mektup ile yalnız bir adama,
Koşucu ile mesafelere,
Kaçak ile arzulara yolculuk ediyoruz.
Çok içten ve bizden hikayelerdi. Üslubu, kaleminin kalitesi... Her açıdan nostaljik bir atmosferi var. Kapak tasarımına hiç değinmiyorum bile :) Bu hoş kitaba şans vermenizi öneririm. Demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız ;) velhasıl diğer yapıtlarına da el atmak farz oldu :)
Kitapla Kalın...
"Dalga geçemediğimiz her şey bizi tüketir, gülelim gitsin." :D
Şuraya da her seferinde inceleme yazacakken... Merhaba arkadaşlar, kanalıma hoş geldiniz! Kanalıma abone olmayı... Demek isteyip, nihayetinde de dayanamayıp diyen bir Deniz bırakıyorum!! Ahahaha
En sonunda yazıyım bari dedim. Tamam aydın havası eşliğinde incelemeye geri dönüyorum ;)
Aylin Balboa ile ilk tanışmam olan bu kitabını çok severek okudum. Osman'a olan aşkını, özlemini, üzüntüsünü, içini döktüğü hikayesi; Samimi, içten ve sıcacıktı. Başlarda günlük ya da mektup gibi başlayıp. İlerleyen bölümlerde kendi iç hesaplaşmasına kadar süren ve sonunda kendini bulan güçlü bir kadın öyküsü...
Çok keyifli ve eğlenceliydi, temposu hiç düşmedi. Takdir edersiniz ki burası çok önemli! Ayrıca şunu da belirtmek isterim. İlla ki ya yaşamışsınızdır ya da şahit olmuşsunuzdur? Hani bazı anlar vardır. Gözünüzden yaş akar ağlarsınız ama bir taraftan da gülersiniz ya da gülmeye çalışırsınız? Heh! Bu öykü tam olarak öyle bir öykü işte! Son olarak, bu kitabın şarkısı bana göre...
Ayten Alpman - Ben Böyleyim.
Diğer öykülerinde görüşmek üzere.
Kitapla Kalın...
Dürüstlüğü dışarıda bırakan sevgi, sevgi adını hak etmez...
Dikkat! Bu eser görmek istemediklerinizi, kulaklarınızı tıkadıklarınızı ve yok saymaya çalıştıklarınızı içerir.
Alice Miller Bize toksik ilişki nedir ve nasıl oluşur? Sorusuna kapak niteliğinde cevap vermiş. Dünyaca ünlü yazarların travmalarından örneklerle yola çıkan; 
Fyodor Dostoyevski 
Anton Çehov 
Franz Kafka 
Friedrich Nietzsche 
Friedrich Schiller 
Virginia Woolf 
Arthur Rimbaud 
Yukio Mişima 
Marcel Proust 
James Joyce Suistimal edilmelerine rağmen yıkıcı bağlılıklarından bahseden.
Katoliklerin nasıl dördüncü emir'e sıkı sıkıya uyup ebeveynlerinin kendilerine çok zarar vermiş olsalar dahi. Büyük bir sadakatle bağlı olmalarını eleştiren ve kendi duygusal ihtiyaçlarını reddedilmemek, anlaşılmak ve sevgi görebilmek için nasıl feda ettiklerini dile getiren.
Toplumsal baskıdan, körü körüne inançlardan, çocukluğunda zihinsel ya da fiziksel bütünlüğü bozulan ve etkileri onlarca yıl sonra görülebilen...
Ne yazık ki, o zaman bile çocuklukta alınan yaralar ile bağlantıları nadiren fark edilen. Bunun beden üzerinde ki tezahürüne çok güzel değinen, baş yapıt niteliğinde bir serzeniş yazmış.
Benim için harikuladeydi, sevdiğim ve bol not aldıran okumalardan oldu. Herkese tavsiye ederim. "Biraz canınızın yanmasına izin verirseniz, canınızın yanması geçecek."
Kitapla Kalın...
Bir seks bağımlısının itirafları...
"Slowmotion bir hikaye" doğru ifade olmayabilir ama ilk akla geleni :)
İtiraf etmeliyim 
Tıkanma beni bu yüzden şaşırttı şöyle ki;
kendisinin kalemini sevmemin nedeni: çarpıcı, özgün, eleştirel, ters köşeli, heccâv, dolaysız olanı olduğu gibi anlatması. (Tercihen lirik ve şiirsel anlatım mide bulantısı yaratıyor bende:) ama bu kitabında bu lezzeti alamadım doğrusu.
Teması ise şu şekilde, Anti-Kahramanımız Victor Mancini bir seks bağımlısı. Bağımlılığını kontrol altında tutabilmek için güya :) Sekskolikler toplantısının on iki basamaklı kursuna kayıtlı.Tabii ki sadece kayıtlı :) Kitaba başlar başlamaz, bir kaç sayfa sonra direkt Nico arkadaşıyla en ince detayına kadar işi pişiriyorlar:)
Olay böyle başlayınca Hu Huu! İlerleyen sayfalarda beni nasıl bir beyin fırtınası karşılayacak diye merak ediyorsunuz. Ama pof! Yan karakterler var ama sönükler. Pek bir yere varamıyoruz gibi, oldu bitti ye gelmiş olay örgüsü sanki.
İlerleyen bölümlerde de bilinç akışı tekniği kullanılmış Mancinin de tiyneti belli olduğu için. Onun hayal dünyasında gezintideyiz :) Zaman zaman kendisine üzülmekle beraber, haliyle ya bu hikaye için 288 sayfa çok demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Sonuç olarak bana verdiği hissiyat; evet konumuz bir sekskolik ama sadece burada sıkışıp kalmış olması... Benim açımdan yetersiz bir okuma oldu. Ama tabii ki 
Chuck Palahniuk diğer kitapları ile yola devam edeceğim :)
Kitapla kalın...
Hüdaverdi'nin saz arkadaşlarıydı mübarek :)
Roller Coaster'a binmek gibi :)
Bu kitabın şarkısı kesinlikle Blondie - One Way Or Another olmalı :)
Hikayemiz bayağı baş döndürücü ama mecazen filan değil :)
Güldürürken düşündüren, (Nasreddin Hoca mısın be adam:) Chuck Palahniuk
sert ve net gerçeklerle ilerleyen (en sevdiğim:) şok üstüne şok yaşatan.
Özellikle sonlara doğru tansiyonu daha da yükselten cinsten...
Olay örgüsüne gelecek olursam; Aşçı bahçıvana, bahçıvan şoföre, şoför uşağa, sonra hepsi uşağa… Gibi gibi :) "Eğlenceli bir kitap" detay verirsem okumanın anlamı kalmaz. üstünkörü geçilebilecek gibi değil bayağı girift ilerliyor.
Özel Not: Şahsen ben şuna da karşıyım.
Ayyy bakın şimdi buradan sonra spoiler vericeğim.
İyi tamam ver diyorsun lanet olsun :) bir bakıyorsun ki kitabı kendi hayal gücüyle beraber yeni baştan yazmış :)
Arkadaş ana temasını yaz, hissettirdiğini yaz, filmi varsa onu yaz bilmiyorsak aydınlanalım. Neredeyse noktasına virgülüne kadar yazıyorlar (Neyse ne zamandır aklımdaydı içimde kalmasın sizi gidi spoiler aşıkları sizi :)
Buraya kadar okuyanlara özel bir tebrik ;) tam olarak kitabın olay örgüsü de bu şekilde. Sürekli konudan konuya atlıyor. Sonunda güzelce bir aranjman yapmış tabii ki de... Toparlayacak olursam underground sevenler düşünmeden okuyabilirsiniz seveceğinizi düşünüyorum ;)
Kitapla kalın...
Başarı, istediğinizi ALMAK; mutluluk ise, aldığınızı İSTEMEKTİR.
Bu kitabın şarkısı... Chopin / Nocturne in C-Sharp Minor
Eserin teması "İyi yaşamanın anahtarı önce gerekli olanı isteyip sonra da istediğin şeyi sevmek."
Genel olarak sevdim, düşünmeye/sorgulamaya sevk eden türden ki benim için en azından, olmazsa olmazlardan.
Friedrich Nietzsche nin bunalımından yola çıkılıp kime niyet kime kısmet formunda ilerleyen, bol not aldıran, güzel ve dolu dolu bir eserdi.
Sevmediğim kısımlar ise; karakterlerde birbirlerine karşı sürekli hitap karmaşası vardı. Bazı yerlerde kısmen tekrara düştü (Örn: Hastasıyla alakalı arkadaşıyla istişare yaparken. Okumuş olduğum olayları a'dan z'ye tekrardan okumak haliyle sıktı.)
Eseri bitirdiğimde ise kitapta bulunan mektupların gerçek olduğunu, karakterlerinde yaşamından izler sunulduğunu öğrendim ayrıca bahsi geçen 
Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı eserini de merak ettim. Görüşmek üzere migrendaş Nietzsche :)
Kitapla kalın...
