Nekrasov, ünlü eleştirmen Belinski karşısında gözü yaşlı ,20 li yaşlarındaki bir genç yazarın romanındaki satırları okurken, Belinski bunları düşünmüştü. Haksız da değildi. Rus Edebiyatı Puşkin ve Gogol'dan sonra Dostoyevski ile büründüğü Avrupa ve Batı etkilerinden sıyrılıp bir kimlik kazanacak, hatta bir dönem Avrupa'da ki bütün gözleri kendi üstüne çekecekti. Dostoyevski, romanlarını çoğu zaman yaşadığı duyguların etkisi altında yazmıştır. Bulunduğu yere ait hissetmezken Öteki romanını, Aşık olduğu zamanlar da Ev Sahibesi'ni yazarken İnsancıklar'ı yoksulluk gözyaşları içinde yazmıştır. Varvara ve Makar Devuşkin ile yoksul insanlarında bir yüreği, onuru, duyguları olduğunu hatta kardeşimiz olduğunu bizlere göstermiştir. Makar Devuşkin'in utanç ve serzenişleri, Varvara Alekseyevna'nın sıkıntıları ve duygularını okurken hangimizin içi titremez ki?