Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Mutlu Akçay
Mutlu Akçay
@MuTLuNa
Öğretmen
Y. Lisans
İstanbul
Uşak
25 okur puanı
Aralık 2023 tarihinde katıldı
·
Puan vermedi
LABİRENTTİNDEKİ GENERAL
Neler oluyor ? Bana vasiyetnameden ve günah çıkartmakta söz edilecek kadar mı kötüyüm . Bu labirentten nasıl çıkacağım .
Bir kurtarcinin gerçek yaşam öyküsünden esinlenerek yazılmış bir Marquez romanı . Güney Amerikayi İspanyol Amerikasi olmaktan kurtamaya bağımsız özgür yeni bir Amerika yaratmaya kendini adamış bir generalin daha doğrusu artık sonu gelmiş bir diktatörün, Simon Bolivarin ölüme giden yolculuğu ...
Venezuela, Kolombiya , Bolivya , Ekvador gibi Güney Amerika kıtasının kuzeyinde bulunan ülkelerin bağımsızlığında önemli rol oynamış hayatı mucadelelerle geçmesine rağmen hazin bir sonla hayata veda eden Simon Bolivar .
İyi okumalar efendim ...:)
·
Puan vermedi
Bir diktatörün ve zorbalığının hikayesi. Asrı geçen uzun ömrü ve halka uyguladığı tüm işkencelere rağmen dalkavuklarin , yalaka ve cikarcilarin peşinden ayrılmaması , milletin sesini cikaramamasi hatta zorla sevgi gosterilerine zorlanmalarını anlatan hikayede diktatörün sadece keyfi olarak tarihleri değiştirdigi , piyango çekilislerinde yapılan
·
Puan vermedi
BİR KAYIP DENİZCİ
1955 yılında yaşanmış gerçek bir yaşam hikayesi , daha doğrusu yaşamda kalma çabası hikayesi . Kolombiya deniz kuvvetlerine bağlı 8 kişilik mürettebatın denizde kaybolmasi ve sadece 1 kişinin sağ kalarak sandalda 10 gün boyunca açlık , susuzluk , köpekbalıklari ile mucadelesinin nefes kesen serüveni .
Her ne kadar hikayede fırtınadan dolayı battiklarindan bahsedilse de aslında olayın aslı bambaşkadır .
Marquez bu gerçek olayın öyküsünü gazetede 14 günlük dizi seklinde yayınlamış daha sonra kitaplastirarak gazeteciliği ile edebiyatçiligini buluşturup bir baş yapıt meydana çıkarmıştır.
İyi okumalar efendim :)
Okur Takip Önerileri
·
Puan vermedi
NANA...
Parisin , aristokrasinin , burjuvazinin maskesini bir hayat kadınının yaşamıyla düşüren , maskenin altındaki çürüşmüslüğü , iki yüzlülüğü , ahlaksızlığı, ahlakın ahkamini kesenlerin çirkin yüzlerini, kirli çamaşırlarını adeta orta yere fırlatan ZOLA, edebiyatta bir kevaşe kadınınin Paris mitini yaratmıştır adeta.
Meyhane adlı romanının devamı niteliğinde olsa da kitap, birbirinden tamamiyle ayrı konuları içermesiyle birer ayrı yapıt denilebilir . Ama Nana'nın çocukluğunu görmek için öncelikle Meyhane adlı eseri okumak gerekir . Hatta Zola'nin baş yapıtı olan Germinal adlı eserinin baş kahramanı Etienne'nin de çocukluğunu yine Meyhane adlı romanda görmekteyiz .
Nana zorluklarla büyümüş ayakta kalabilmek ve hatta lüks içinde yaşamak için bile isteğe bu karanlık hayatı seçmiştir ve hayatından sayisiz erkekler geçmiştir . Ve bu erkekler her daim zengin ve aristokrat kişilikler olsa da sonları hemen hazinle bitmiştir. Çünkü Nana birlikte olduğu erkeklerin milyonluk servetlerini sıfıra indirmiştir . Uğruna ölen intihar eden erkekler olmuş ama o kendini asla hatalı görmemiş erkekleri suçlamıştır.
Ve Nana aynı zamanda acılı bir annedir . Çocuğunu çiçek hastaligindan kaybeden Nana kaderin bir cilvesi ki çocuğundan kaptığı çiçek hastaligindan ötürü acılar içinde ölecektir . Zamamsiz ölümü herkese adeta şoke ederken kimi leri gerçekten üzülürken kimileri sadece uzulmeyi oynayacaktır.
Evet NANA....
Parisli bir yosmanin hazin hikayesi.
İyi okumalar :)
·
Puan vermedi
Sevgilisi Lantier ile birlikte Paris'in kenar mahallelerinden birine yerleşen ve bir camasirhanede calismaya başlayan Gervaise Macquart'ın hikayesi. Bir işçi Ailesinin kaçınılmaz düşüşünü içkinin sonu, aile bağlarının çözülüşü , dürüstlük duygusunun yitirilisi gibi temalarla tasvir ediliyor .
Fransanin ahlaki çöküşü, kapitalizmin acımasızlığı karşısındaki insanların çarklarin arasında kalmışcasina olan çaresizliği, açlığı ve çektikleri izdiraplari ve yitip giden hayatlar .
Zola'nin 20 kitaptan oluşan Macquart serisinden biri Meyhane . Germinal eserinin baş kahramini Etienne , Nana romanının baş kahramaniçesi Nana'nın çocukluklarini ve Nana'nın genç kizliga adım atarken yaşadıklarına da şahit olacaksiniz.
Zaten Meyhane romanından sonra Nana romanını okumaniz gerekecektir .
İyi okumalar ...:)
Deliliğe Övgü
Hollandalı yazar Erasmus.
15. Yy da yaşamış Rönesans öncülerinden. Kilise ve din adamlarının yobazligini, hükümdarların ,filozofların , halkın ve bir çok alandaki kişilerin ahmaklıklarini(yazarın tabiri) göz önüne seren ve hala gundemligini koruyan bir eser .
Beş asırda pek de birşey değişmemis diyeceksiniz okuduktan sonra .
Okurken acaba dedim Erasmus geçmişten gelip Türkiye'de mi yaşıyor şuan
Devlet
Sokratesin savunması ile birlikte diyalogların en tanınmışı olan kitapta iyilik, eşitlik,güçlülük, haklılık , doğru insan , eğri insan gibi insanlık durumlarini irdeleyerek düşlenen en iyi devlet anlatılmış (ütopya)
10 bölümden oluşan kitapta devlet nasıl ve kimler tarafından kurulmalı, en iyi şekilde nasıl yönetilebilir? Kimlere ne görevler verilmeli ne gibi görevler verilmemeli gibi konular üzerinde durulmuş . Mutlaka yöneticiler arasinda filozofların bulunmasi gerektiğini savunulmakla birlikte Matematik,geometri, astronomi bilimlerinin öneminden bahsedilirken, muzikinin gerekliliğinden , sadece bedensel yönden kendilerini geliştirmenin eksiklik olduğundan dem vurulmakta.
Timokrasi , oligarşi, demokrasi , zorba yönetimlerden bahsedilirken birinden diğerine nasıl geçiş sağlandığını,herşeyin fazlasının zıtlığını doğurduğunu, demokrasiden zorbalığa nasıl geçildiğini diyalog ve soru cevaplarla anlatan kitapta adeta kendinizi okyanusun derin ve serin sularındaymissiniz gibi hissediyorsunuz. Zaman zaman coşarken bazen de ürktüğünüzü duyumsuyor, Hadesten Zeus'a yolculuk edip öteki alemleri yaşayarak tekrar kendinizi oturdugunuz koltukta elinizde ki bu kitapla buluveriyorsunuz.
Ama bu Sokrates de çok konuşmuş canım. Boşuna idam kararıyla baldıran zehiri içirtmemisler adama ( şaka şaka )
AbumRabum
ABUM RABUM "Büyük Baba" evet Mezopotamya uygarlıklarının dilinde ki anlamı .... Namı diğer Hz İbrahim...
MİT CIA MOSSAD üçgeni içerisinde geçen Roma Kudüs, İstanbulu içine alan bir polisiye.
CİA'nin üzerinde bulunan bir güç "Grup kardeşlik" locası , MOSSAD'in bile başına bela olmuş Siyonizmin nirvanasi olan
Kervan
#kitapanalizi#
#okudumbitti#
Yıl 1818 , İstanbul'dan yola çıkan bir kervan . Hac kervanı. Dört aylık bir serüven . Sayısı elli bini bulan hacı adayları. Beş yıldır hacca gidemeyenler, Sultan Mahmut'un desteğiyle yola koyulmuşlardir.
Kervanda bir müderris, bir mülazım, bir kusbaz, bir berber , bir bezirgan , bir seyis, özürlü bir kız
Surname
#kitapanalizi
#okudumbitti
Galatada ecnebilerden saatçilik mesleğini öğrenen Türk bir aile.
Mürüvvet, Hasan ve Hüseyin adında üç çocukları ile mutlu bir şekilde yaşarlarken dükkanları kundaklanir ve aileden anne, baba ve kız kardeşlerini kaybederler. Peki bu kundaklamanin ardında kimler vardır ? 15 yıl geçmesine rağmen o iki kişiyi yangınların
Benim adım kirmizi
Tam bir nakkaş ve nakkaşçılık ziyafeti sunan bir kitap. 16 yy sonları Osmanlı'sının nakkaş sanatını anlatırken bu sanatın inceliklerini , özelliklerini, nakkaşçıların kendilerine özgü olan tarzlarını imza niteliğinde resmetmelerini , bunun yanında aralarındaki kıskançlık, haset , rekabet ve daha da ileri giderek cinayete varan olayları gözler
Kafamda bir tuhaflik
Kafanizda bir tuhaflık oluşacak gerçekten okurken bu kitabı. Çocukluk, gençlik veya orta yaşı 70 ler 80 ler ve 90lara denk gelenler kendinden hayatlar bulacaklardır bu kitapta . O dönemlerin İstanbuluna göç eden Anadolu insanlarının gecekondu hayatlarını ve yaşam mucadelelerini anlatan bu kitabi okurken Yeşilçamin yetmisler sonu ve seksenler
Veba Geceleri
Yıl 1901 , sekiz sene sonra devrik hükümdar olacağından habersiz bir padişah ve yıllarca saraya hapsettirdigi kardeşi bir diğer devrik hükümdar 5. Murat. Babalarıyla birlikte sarayda hapis hayatı yaşayan üç kız kardeş üç sultan . En küçükleri Pakize sultan diğer ablaları gibi amcası Abdülhamid tarafından bir doktorla evlendirilir. Kısa süre
Masumiyet Muzesi
1970' lerden 2012 ye uzanan ve uzun bir hikayesi olan kitap, Kemalin bitmek tükenmek bilmeyen hatta bir saplanti haline gelen Füsuna olan aşkını , acılarını, hatalarını anlatırken bir yandan da 70ler 80 ler Türkiyesinin hayatından , sosyo-ekonomik ve aile durumlarından bilgiler öne sermektedir.
Kitap tam bir kelebek etkisi diyebileceğimiz
Sessiz Ev
20. Yy başları, Talat paşa ile ters düşen doktor Selahattin...
İstanbul'dan uzaklaştırılan doktor Selahattin, eşi ile birlikte cennethisar kasabasına yerleşirler ve mütevazi hayatlarına burada devam ederler. Selahattin tam bir pozitivist, materyalist bir kişiliğe sahiptir . Onlarca ciltten oluşan ansiklopedi yazmaya çalışmaktadır ve tek amacı insanlara tanrısızlığı anlatmaktır. Bu yüzden de yıllarca eşinin tüm elmas altın vs ile geçimlerini sağlamaya çalışsa da sürekli eşiyle tartışmaktadir . Bir oğulları dünyaya gelir ve yıllar sonra da üç torunlari olur .
Ancak hem Selahattin hem oğlu vefat ederler. Yıllar sonra ise üç torun babaannelerini ziyarete gelirler .
Birisi tarihçi , birisi devrimci, ötekisi ise zengin olmayi kafaya takan biridir.
Hikaye bu üç torunun ziyareti ile başlar ve sürekli babaannenin eşi Selahattin ile geçmişe giderek onunla hayalinde konuşmasıyla devam eder ve olaylari o şekilde anlar okuyucu
Bu arada Selahattinin yanına acıyarak hizmetçi olarak aldığı kadından da iki çocuğu daha olduğu eşinin bunu öğrenince deliye döndüğü, kadını ve çocukları çok kötü döverek cocuklardan birinin bacağını kırıp sakatladıgini görüyoruz
Ve roman boyunca kadının yanında hizmetçi olarak tuttugu bir cüce vardır onun da aslında diğer kadından olan Selahattinin oğlu olduğunu hayretler içerisinde okuyucuya sunan roman üç torunun tutkulu yönlerini ,aşklarını ,ihtiraslarini, 70 li yılların sag- sol çatışmalarıni gözler önünü sermektedir .
Ve birgün babaanne Fatma, üç torunun da gitmesiyle yalniz kalır ve sessiz ev ile başbaşadır artık
İyi okumalar efendim ....:)
Beyaz Kale
17. Yy da Türk korsanlar tarafından tutsak edilen bir Venedikli ve kendisine birçok yönden benzeyen bir Türk. Köle olarak bu Türk'e satılan Venedikli köle astronomiden, fizikten ve resimden anladığını iddia eder ve sahibiyle yıllar boyunca birbirleriyle fikir alışverişinde bulunurlar . Avrupa usulü masayı getirten köle, sahibi Türkü masaya oturtur ve karşılıklı birçok konuyu ele alırlar .
Çocuk padişaha bir şekilde kendini göstermesini başaran Türk hoca muneccimliye kadar yükselmeyi başarır ama bunu sadece kendine atfeder. Oysaki kölesinin çok etkisi olmaktadır. Zaman içerisinde bu durumu fark eden padişah venedikli köleyi keşfeder ve ona değer vermeye başlar .köle ile hoca arasında ise kıskançlıklar baş göstermeye başlar içten içe.
Padişah bu ikiliden Avrupayi sarsacak çok etkili silah yapmalarını istemektedir . İkilisi ise yıllar içerisinde çalışmalarının neticesinde devasal topu yapmayı başarirlar ve savaşa giderken bu devasal topu da götürürler. Ancak dedikodular hiç bitmez, ugursuzlukla itham edilirler , Venedikli bir gayrimuslim köleye guvenilmeyecegi ağızdan ağıza dolanır .
Peki bu savaş ve dönemin padişahı kimdir ?
Venedikli köle ,İtalya'da ki ailesine ve sevgilisine kavuşabilecek midir yoksa tüm yılları İstanbul'da mi olacaktir . Tüm bu soruların cevabı tabiki kısa olan tarihi romanimizda.
" Sessiz Ev" romanimizda ki üç torundan biri olan tarihçi Faruk Davrinoglu kaleminden yazılmış kitabımız :))
Tarih ve edebiyat seven okurlarımiza iyi okumalar efendim :)
iki Sehrin Hikayesi
Yaklaşık 500 sayfalık bir roman. Betimlemelere, duygu anlatımlarına ve ayrıntılara fazla değinildiği için -ki bu batı klasiklerinin bir çoğunda var- ara ara kopulsa da ortalarından sonra okuyucuyu oldukça içine alıp çekiyor . Finale yaklaştıkça heyecan daha da artıyor . Fransız ihtilali dönemini ve yapılan zulmleri anlatan bir eser. Zalimlere
Yüzyıllık Yalnızlık
Şimdi efendim bu kitapta büssürü büssürü aynı ismi taşıyan kişiler var büssürü büssürü de olaylar doğumlar ölümler cinayetler iç savaşlar isyanlar var okurken kesinlikle isimlere takılmamak gerekiyor zaten İspanyolca ve oldukça zor isimler bu da yetmiyormuş gibi torunun torunun torunu ayni isimler verilmiş kafa oluyor adeta bi milyon
Sadece romanda geçen olaylara odaklanin kişileri isimleri takip etmeye kalkarsanız vay halinize
Ama bir Marquez şaheseri ki zaten Nobel ödülü almış . Kitap sever, okur severlerin okuması gereken bir kitap . Ama bir şey söyleyeyim, daha önce Marquez kitabı okumadiysaniz bu kitaptan başlamanızı tavsiye etmem çünkü yazarın en ağır kitabı . Daha ince ve daha yalın tatlı romanları var. Onlardan başlamanızı tavsiye ederim.
Alıntı :
Yüzyıllık Yalnızlık; Buendia ailesinin, yapılan bir büyü sonucu akraba evliliği nedeniyle 100 yıl süren bir lanetle yaşamalarını konu ediniyor. Bu evlilik yüzünden domuz kuyruklu olan ailenin, lanetin sona ermesi için tüm üyelerinin ölmesi gerekiyor.
Cafcaflı ve detaylı cümleleri, geniş karakter kadrosu ve girift hikâyesi ile Yüzyıllık Yalnızlık okunması kolay bir kitap değil. Ancak, yoğun bir romantizm, iç savaş, politik entrika, dünya çapında maceraperestler ve tahmin edebileceğinizden çok daha fazla Aureliano adlı karakter içeren epeyce ödüllendirici bir kitap...
Saatin şeri
Güney Amerika ülkesinin belirsiz bir kasabasında dikta rejimi halkı inim inim inletirken, sokak duvarlarına asılan, kişileri ifşa eden afişler ,fişlemeler ....
Kimisi gerçek kimisi iftira derken bardaktan boşanırcasina yağan ve bitmek bilmeyen yağmur ve fare baskınları .
Kasabanın belediye başkanı aynı zamanda teğmen ve yönetim onun ellerinde ama rejim her an değişebilir .
Yargıç , papaz, rahipler peki durumun neresinde?
Derken dul bir kadının kehaneti .
Öldürülen bir papaz ve devamında önceleri boş olan hücrelere onlarca kişinin doldurulması .
Güç ve iktidar hırsı sefil ve fakir halkın durumu sürekli el değiştiren rejimler arasında ne olacak?
Güney Amerika dünyanın bir ucunda ki Orta Doğu adeta. Roman sanki 70 ler sonu Türkiyesinin siyasi çalkantısi ve ekonomik sefaletini anlatıyor gibi . Faili meçhul cinayetler, gece sokağa çıkma yasakları , açık hava sinemalarınin güvence adı altında kapatılmalari vs.
Tam bir bunalım serüveni ...
Kitap biraz zor ilerliyor ama okumaya değer bir yapıt.
Albay, kızı ve torunu
Bir kasabada bir doktor ölür ve kimse defnetme işini kabul etmez çünkü ölen doktor kasaba halkı tarafından pek de sevilmemektedir.
Ancak yaşlı bir emekli albay bu görevi üstlenir . Üstelik bunu yapma mecburiyetinde olduğunu düşünmektedir . Peki neden?
Yıllar önce kasabaya gelen söz konusu doktor, albayın evinde yıllarca yaşamış ve ayrılırken de evin evlatlık kızını yanında götürmüştür. Birliktelikleri mutlu geçmemiş, kız, iki kez hamile kalsa da doktorun kesinlikle çocuk istememesi ve üzerinde baskı kurması sebebiyle düşük yapmak zorunda kalmıştır.
Bu tuhaf doktor yıllar boyu hiç bir hastasına kapıyı açmaz, görmeden, dinledikleriyle teşhis koyarak muayeneyle yetinir, onları başından savar bu yüzden de halk tarafından sevilmemektedir.
Hatta, dev bir şirketin sömürü düzeni sebebiyle çıkan isyanlarla büyük olaylar yaşanır, ölü ve yaralılar vardır doktor yine kapısını kimselere açmaz.
Ve birgün doktorun kendisini astığı öğrenilir . Peki kaçırdığı evlatlık kız nerededir ? Yoksa onu da mı öldürmüştür?
Emekli albayin doktoru gömme görevini üstlenme nedeni, yıllar önce onu sakat kalmaktan ve ölümcül bir hastalıktan kurtarmasidir.
Hikaye ,emekli albay, kızı ve torunu ağzından anlatılmaktadır.
Bir Marquez klasigi olarak ağır ilerleyen bir yapıt.
Merak edenler için iyi okumalar efendim:)
Bir Miguel Litti hikayesi
1973 yılında Şili' de meydana gelen bir darbe ve ardından yurt dışına kaçan bir sinema yönetmeni. Onun adı Miguel Litti. Gerçek yaşanmış hikayeden uyarlanan roman bizzat Marquez'in Litti ile yaptığı uzun röportaj sonucu kaleme aldığı yapıt.
Pinochet'in baskıcı ve diktatörce yönetiminde Şili'nin sosyo-ekonomik durumu ,
Aşk ve Öbür Cinler
Güney Amerika'da bir yer , Afrikadan getirilen köleler ve köle pazarı. Aynı zamanda sokak köpeklerinin oldukça fazla olduğu ve kuduz vakalarının çoğaldığı bir zaman dilimi .
12 yaşındaki Maria birgün sokakta oynarken ayağından bir köpek tarafından ısırılır. Ancak korkusundan bunu kimseye söyleyemese de babası çok geçmeden durumu öğrenir
Albaya Mektup Yok
Seçimlerde kendini helak ederken kendisine verilecek bir makama, iç savasta canını tehlikeye attıktan sonra da emekli asker aylığına hakkı olduğunu düşünen bir albayin hikayesi.
Albay 15 senedir emekliligi ile ilgili her cuma mektup beklese de bir türlü beklenen mektup gelmemektedir .
Yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldıgini anlayan yaşlı emekli albay ve onunla birlikte yoksulluğa ,açlığa tahammül etmeye çalışan karısı ve karısının sonunda haklı isyanı.
Albayın satabileceği sadece duvar saati kalmıştır ama bir türlü satamamaktadir. Tek çaresi yanından ayırmadığı horozu kesmek ya da satmaktır.
Kasabada horoz dövüşleri ilgi görmektedir ve horoza 900 pezo değer bicilmistir. Albay oldukça heyecanlansa da daha sonraları ancak 400 pezo verebileceklerini söyledikleri için horozu satmaktan vazgeçer ve karısı ile çatışma yaşar . Aynı zamanda ülkede de sıkı yönetim ilan edilmiş ve sokağa çıkma yasakları vardır.
Hikaye de final açık uçlu birakilmis ve bir sonuca ulaşılmamaktadır.
70 sayfalık kısa bir hikayede.
İyi okumalar efendim :)
Bir Pablo Escobar ve kaçırılma öyküsü
Bir Pablo Escobar ve kaçırılma hikayesi . Yer tabii ki Kolombiya, Güney Amerika'nın Orta doğusu adeta .
Pablo Escobar eş zamanlı kaçırma olaylarını gerçeklestirir. Kimisi gazeteci , kimisi doktor eşi vs.
Ülkenin bir çok yerinde terör faaliyetleri , patlamalar ve onlarca masum insanın ölümleri .
Escobar ABD ye iade edileceğinin farkındadır ve bunun gerçekleşmemesi için elinden geleni gözünü kırpmadan yapmaktadır . Oldukça acımasız ve affı olmayan bir kişilik . Ancak ailesine çocuklarına da bir okadar düşkün .
Elindeki son rehineyi hangi koşullar altında serbest bırakmayı kabul etmiştir ve acaba sözünde durmus mudur? Peki ya Kolombiya hükümeti durumu nasıl idare etmektedir . Escobar hapse atılabilecek mi ? Escobar'in hapse atılsa dahi kendine göre bitmeyen hesapları . Koskaca devletin çaresizliği . Tabi herşeyin bir sonu var .
Ve daha neler neler ....
Polisiye tarzında yazılsa da roman , Marquez klasikliginden ödün vermiyor ve oldukça ağır ilerleyen ve zaman zaman duraksayan bir anlatima dönüşüyor . Ama yine de merak olgusu ve final heyecanıni kaybettirmiyor okuyucusuna.
İyi okumalar efendim ....:)
