Herkes kendi gecesinden seyrediyor bir başka
gökyüzünü
aynı karanlık örtse de üstümüzü.
Aynı karanlık da örtse üstümüzü
herkes kendi gecesinden seyrediyor bir başka
gökyüzünü.
Oya Uysal
Dejenere olmuş bir topluma entegre olmak, hasta olmakla eş anlamlıdır. Bu durumda genç insan dehşet verici bir bölünmüşlük yaşar. Kendini inkâr etmek pahasına, çarpık toplumsal normlara uyar ve bundan dolayı bilinçdışında kendisine yönelik bir öfke geliştirir.
Sorun buydu işte: Her şeyi aptalca bulduğu için yaşamın kendisine empoze ettiği şeyleri kabullenmişti her zaman. İlkgençliğinde seçim yapmak için çok erken olduğuna inanmış, gençliğinde, yani şimdi ise, değişmek için çok geç kaldığını düşünmüştü.
Bir insanın özü başka herkesten saklandığı zaman… kendinden de çok daha fazla gizlenmiş gözükür ve o farkında olmasa da hastalık ve ölüm içine işler. Tanınmayan ve/veya yeterince sevilmeyen insan sık sık, sanki birdenbire ve hiç bir uyarı olmaksızın hastalanır, hatta ölür…Kişinin gerçek özüne doğrudan ulaşılmış olsaydı, mevcut yaşam biçiminin hastalık yarattığını gösterir birçok erken uyarı sinyali olduğu görülürdü.
'Rüzgârlar gibidir hayatımızın imkânları, yine de insan neden cesaret etmez ki yelken açmaya? Her şey yaşanmamış bir hayattan iyidir, hatta felaket bile - acı, ümitsizlik, cürüm, her şey ama her şey boşluktan daha iyidir!'
“Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir.
Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar!
Uçamayanlar ise tavuk olur.
Tavuk toplum, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!”
“Birbirlerini küçümsüyorlar, gene de birbirlerini pohpohluyorlar; birbirlerinden üstün olmak istiyorlar, gene de birbirlerinin önünde saygıyla eğiliyorlar."
“Sadece başkaları beni duyabilsin diye değil, aynı zamanda ben de kendimi duyabileyim diye yazmam, kendimi yazılı bir şekilde ifade etmem gerekiyordu.”