"Bir şeylere inanmanın keyfini hiç yaşayamadım ben. Yaşamasam da hep bunun hayalini kurdum. Alaaddin'in sihirli lambasından çıkan dev, bana ne istiyorsun diye sorsa... Ona inanmak istiyorum derdim. Birine sonuna kadar inanmak!"
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
-Hadi gidelim Olric..
+ Nereye efendimiz?
-O'na Olric.
+ O artık başkası ile efendimiz.
-Olsun onun mutlu olduğunu uzaktan izlemekte bize yeter Olric...
"Kulağıma fısıldanan küçük bir mucize ve avaz avaz bağırılan sonsuz bir şarkısın. Söyleyemediğim sözlerimsin ve geleceğe baktığımda kurduğum en güzel hayalsin."
“Merhaba ben acı...
İçinize kalbinizden girer, oraya yerleşir, uzun süre sizinle kalırım. Bir tedavim yok. Bir kere beni içinize aldığınız zaman, beni oradan çıkarmanız zor olacaktır, bilirsiniz. Bir insana, bir duruma, bir yere kalbinizi açtığınız an sonunuz kaçınılmazdır. Ben, açtığınız o kalbinizden içeri girecek, en derininize yerleşeceğim. Biliyorum, hepiniz benden nefret ediyorsunuz. Ama aslında ben size zarar vermek için değil, sizi gerçeğinizle buluşturmak için giriyorum kalbinize. Binlerce, hatta yüz binlerce türüm var benim. Şu an hepinizin içindeyim, şöyle bir nefes alın. Acıyı hissedeceksiniz. Elinizi kalbinize koyun ve selam verin bana. Sonra etrafınızdakilere selam verin. Çünkü hepinizin bir ortak noktası var, acı. Hepiniz aslında acı içindesiniz. Acı sizin içinizde, siz acı içindesiniz. Ruhunuz hayatında ilk kez dizleri üzerine düşmüş bir çocuk gibi acıyor. Ağlamıyorsunuz ya da ağlıyorsunuz. Ne olursa olsun dayanıyorsunuz. Çünkü siz dizlerinizin üzerinde değil, ayaklarınızın üzerindesiniz. Binlerce kiloyum ben. İçinizde binlerce kiloluk bir acı taşıyor, yine de düşmüyorsunuz. Miktarım arttıkça kilom da artıyor. Bazen yüz binlerce kilo oluyorum içinizde. Yürürken birden duruyorsunuz, acıdan yürüyemeyeceğinizi hissediyorsunuz. İşte o an bilin ki beni çok doyurmuş, kilo aldırmışsınız. İçinize ata ata, biriktire biriktire beni büyütmekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Oysa hareket etseniz, konuşsanız, gülümseseniz birikmeyeceğim içinizde. Giderek kilo verecek, kayıp gideceğim içinizden... Siz sustukça ben büyüyeceğim. Siz sustukça acınız artacak...”
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Sevgilim, biz bir fotoğrafın içindeydik. Ben gülümsüyordum, sen bana bakıyordun, fotoğrafın sol tarafındaydın... Ama sonra bir şey oldu... O fotoğraftan silikleştin, azaldın, yok oldun. Gittin. Fotoğrafın içinde bir başıma kaldım. Biliyor musun, o fotoğraf çok değişti. Çünkü... Sen artık o fotoğrafta bana bakmıyorsun, bende gülümsemiyorum.
Öyle bir gittin ki Asrın, artık fotoğraflarda bile yoksun.
Sıcakkanlı insanları severim ama ilk kez gördüğüm bir insana karşı asla sıcak davranamıyordum. Önce onu tanımalıydım. İnsanlar ilk tanışmalarda asla gerçek yüzlerini göstermezlerdi. Bu onların kötü biri olduğu anlamına gelmez, sadece hepimiz maske kullanmayı severiz. Kimilerine göre insanlar tanıdıkça değişir. Bense bu konuda tam tersini düşünüyorum. İnsan tanıdıkça değişmez, tanıdıkça kendi olur. Rol yapmaktan vazgeçer ve gerçek kişiliğini ortaya döker. Buna mecbur kalır çünkü hiçbir ömür rol yaparak tüketilemez.
Kitap okumaya başladığımdan beri bir çok kitap okudum bir çok kitap tanıdım. Bir çoğu boş çıktı. Bir çoğu ise ruha dokundu. Ama geçen sene yani 2018'in Mart ayının ilk günü bir kitapla karşılaştım. Aldım götürdüm eve. O günler de o kadar çok sıkılıyordum ki tek eğlencem kitaplarımdı. Oturdum başladım okumaya. Baktım gittikçe gidiyor. Okudukça bitmesini istemiyordum o yüzden yavaş yavaş okuyordum ama en sonda kendimi frenleyemedim ve diğer gün kitabı bitirdim. Sonra hayatımda ki en değerli kitabı buldum. O zamana kadar okuduğum hiç bir kitap hayatıma damga vurmamıştı ama o bi başkaydı. İşte o kitabı bitirdiğim gün benim hayatım da hayallerim de düşüncelerim de değişiverdi. O kadar yaşadığı şeye rağmen ayakta duran kendini bırakmayan İzmir benim umudum oldu. Çoğu wattpad kitabını sırf zevk için okuyorum ama çoğunun hepsi boş. Ama bunu okumanızı tavsiye ederim. Diğer kitaplara benzemiyor. Ve bu kitabı böyle değişik bir şekilde kaleme alıp bana umut ışığı olduğu için Beyzoşuma teşekkür ediyorum. Egenin incisi İzmire geceden selamlarla... (Ha bu arada bende kitap yazıyorum bi göz atsanıza)