Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
200 syf.
4/10 puan verdi
İleri İslam Medeniyeti Rüyası
İlginç bir kitap. Tam bir roman değil, daha çok rüya içerikli “kurgu günlük” örneği. Yazarımız fabrikatör, fen ilimlerinden, icatlardan anlayan ve ilgi duyan birisi. Kitapta ağır basan konu Balkan Savaşlarının hezimeti ve yazarın iç dünyasına ve ayrıca Osmanlı toplumuna yaptığı tahribatın derecesini anlatmak. Yazar karakterlerine Balkan hezimetini konuştururken mevcut yönetime, savaşa atılmayan izleyici konumda kalan İstanbul halkına kızıyor ve geçmiş Osmanlı yönetiminin Hristiyan tebaayı fazlasıyla serbest bıraktığını, savaşta yenip daha sonra ilimde tembellik edildiğinden ve sosyolojilerinin iyi analiz edilmediğinden zulümle Müslümanların başlarına bela olarak geri döndüklerinden bahsediyor. Bunun yanı sıra yazar başrolde kendi ismiyle romanda ve gerçek dedesiyle ileri bir İslam Medeniyetine yolculuk yapıyorlar. Orada teknolojik aletler, köprüler vs. Bir sürü icatlar, ahlaksal düzen, eğitim sistemi ve gelişmişlik dünyası çiziliyor. Kitap akıcı değil bu bir gerçek. Bazı sayfalar dönemin ruhunu anlatırken bazı sayfalar sıkıcı muhabbetlerden ibaret. Zaten beğenirseniz devamını yazarım diyerek kitabın hikayesini yarım bırakmış. Okuyun diye ısrarcı olmam ama değersiz bir kitap olduğunu da düşünmüyorum.
Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet
Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi RüyetMolla Davudzade Mustafa Nâzım Erzurumî · Can Yayınları · 202163 okunma
"sessizlik gürültüden çok daha ağır bir şey."
Reklam
Hiçliğin farkına varınca kendini bulurdu insan. Tam olamayacağını idrak edince tamamlanırdı. Acelecilikle değil, sabrın ağır adımlarıyla ve sükûnetle yürünürse istikamet üzere yol alırdı.
Adımları hiç duyulmuyordu Ağır siyah ipekli elbisesi köpük gibi beyaz dolgun boynuyla geniş omuzlarını tatlı tatlı sarıyordu. Yumuşak bir hareketle kendını koltuğa bıraktı. Yirmi iki yaşındaydı, yüzü de ancak o kadar gösteriyordu. Teni duru beyazdı, yanaklarına, yu karı doğru solgun bir pembelik yayılmıştı. Yüzü ablakça, alt çenesı biraz çıkıktı. Üst dudağı ince, iki kat kalın olan alt du dağı hafif şişkin gibiydi. Fakat olağanüstü güzel, son derece gür koyu kumral saçları, koyu samur kaşları, uzun kirpik li nefis kurşuni mavi gözleri en kayıtsız, dalgın bır adamın bile yolda, gezintide, kalabalıkta dikkatini çekerdi; bu yüzü gören olduğu yerde kala kalır, onu uzun süre unutamazdı. Alyoşa'yı en çok bu yüzdeki çocukça, saf ifade etkilemişti. Bakışları çocukçaydı, sevinmesinde bile çocukça bir hal var dı. O anda masaya yaklaşırken de üstünde bu sevinçli hal vardı. Hep o çocuksu sabırsızlıkla, saf bir merakla bir şeyler bekliyormuş gibi yaklaştı. Bakışı insanda neşe uyandırıyor du. Alyoşa bunu o anda hissetti. Bu kadında başka, ifade edemeyeceği ya da kendi kendine açıklayamayacağı, ama bilinçsizce hissettiği bir şey vardı: Bu, vücut hareketlerindeki yumuşaklık, tatlılık, kedilere özgü sessizlik olmalıydı.
Sayfa 194 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Toplu olarak insanları sevdikçe kişilere karşı sevgim o oranda azalıyor. Hayalimde, olanca tutkumla insanlığa hizmet etmeyi kurduğum çok olmuştur, gerekirse bu uğurda kendimi feda edebilirdim. Gelgelelim, kimseyle aynı oda- da iki gün bile geçiremem; bunu deneylerimden biliyorum. Bana yaklaşan kimse kişiliğimi eziyor, özgürlüğümü sınırlıyormuş gibi geliyor bana. Yirmi dört saat içinde en iyi insan- dan nefret edebilirim. Birinden, sofrada yemeği ağır yediği için, öbüründen, nezlesi var, durmadan burnunu temizliyor diye... İnsanlarla ilişkiye girer girmez onlara düşman kesiliyorum. Ama kişilere nefretim arttıkça genel olarak insanlığa sevgim o oranda artıyordu."
Sayfa 68 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
196 syf.
9/10 puan verdi
·
28 günde okudu
9/10 . Yaşar Kemal'in "Zülfü Livaneli, büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir." dediği, ütopya olarak başlayıp distopya olarak biten hüzünlü bir hikaye. . "Son Ada adını takmıştım. Evet evet son ada,son sığınak,son insanî köşeydi burası. Tek istediğimiz bu dinginliğin bozulmamasıydı." . Sır gibi saklanan 40 ailenin,adanın
Son Ada
Son AdaZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201351,2bin okunma
Reklam
384 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Merhaba. Grubumla birlikte bu ayın okunan kitabı Margaret Atwood'un "Damızlık Kızın Öyküsü" oldu. Akıcı ve merak ettiren bir konuya sahip fakat sevmediğim bir kitap oldu. Evet merakla okudum ama hem baş karakterin davranışlarından kaynaklı bir hayal kırıklığı hem de sonu tatmin etmedi. Aslında eğer kitabın devamı uzun yıllar sonra
Damızlık Kızın Öyküsü
Damızlık Kızın ÖyküsüMargaret Atwood · Doğan Kitap · 201910,9bin okunma
Bu birçok genç kızın uyuduğu loş, sessiz yatakhanelere ağır bir rüya bulutu çökmüş gibidir. Bu havayı dağıtmamak, biçareleri er geç kaybedecekleri bu rüyadan uyandırmamak için ayaklarımın ucuna basa basa, yüreğim titreyerek yürürüm.
Sayfa 326 - İnkılap Yayınları, Reşat Nuri Güntekin, Bütün Eserleri, ÇalıkuşuKitabı okuyor
Sen bir gelip,bir kayboluyordun, tıpkı parlak hızlı bir kuyruklu yıldız gibi Bense her şeyi unutuyor ağır ağır sönüyordum...
Durumumuzun acı verici olduğunu, bu durumu çözmek gerektiğini söylüyordun. Bu durumun bana ne kadar ağır geldiğini, seni özgürce ve korkusuzca sevebilmek için neler verebileceğimi bilseydin! Acı çekmezdim, kıskançlığımla sana da acı çektirmezdim... Yakında olacak, ama bizim düşündüğümüz gibi değil.
Sayfa 473
Reklam
Hayır, çocukluğum mutsuz geçti diyemem. Şımartıldım, yoksulluk nedir bilmedim. Ama hep bir bakışın ağırlığı oldu üzerimde… muazzam bir şefkat, umut barındıran bir bakış. Ama beklentilerle dolu, ağır ve yıpratıcı bir bakış. *Babamın silüeti yoktu, bakışlarıma, tabağıma çiğnediğim yemek lokmalarına. Düşüncelerime dalan o bakış yok.* …
Doğunun Limanları
Doğunun Limanları
🍀✨
İdris Kayan
İdris Kayan
👌
152 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Bu kitabı özellikle hamileler ve çok hassas kişiler okumasın!
"Bir fetüs tarafından anlatılan ihanet ve cinayet öyküsü..." Kitabı okurken çok zorlandım. Psikolojisi ağır geldi bana. O yüzden inceleme başlığımda; "bu kitabı özellikle hamileler ve çok hassas kişiler okumasın!" diye belirttim. Okuması zor bir kitap cidden. Kitabın anlatıcısı ve tüm yaşananların şahidi daha doğmamış bir bebek olunca haliyle insan okurken zorlanıyor. Ve çok üzülüyor. Hamileliğinin son aşamasında bir kadın; karnındaki bebeğini hiç umursamayan, sürekli içen, kayınbiraderi pozisyondan pozisyona giren, yasak ilişkiye girdiği yetmiyormuş gibi karnındaki bebeği hiç düşünmeyen, anne olmaması gereken bir kadın... Ve abisinin eşine, evine gözünü diken iğrenç bir adam... "Bunlar nasıl insan ya?" diyorsunuz kitabı okurken... Evet yazar farklı bir kurgu yapmış. Kitap bir şekilde okutuyor kendini. Fakat yaşanılanlar korkunç ve iğrenç... Ben kitabı sevmedim. Ama yarıda da bırakmadım. Kitabın sevilecek bir yeri yok bence. Bebek deyince hepimizin aklına ilk "masumiyet" gelir. Bu kitapta masum olan tek şey doğmamış o zavallı bebek. Gerisi korkunç bir hikaye... Bu kitabı kesinlikle kitaplığımdan atıcam. Gördükçe romanın konusu aklıma gelir üzülürüm. Kitaplarla kalınız.
Fındık Kabuğu
Fındık KabuğuIan McEwan · Yapı Kredi Yayınları · 20171,100 okunma
Ölü sözcüklerin kokusu, acı bir is gibi bütün eve, bütün eşyaya sinmiş. Ne yapsan işlediğin ağır günahın izlerini uzun süre yok edemeyeceksin. Yok edemiyorsun. Sonunda, odalara inen külleri belki kabaca temizlemiş oluyorsun. Ya içinin külleri?
159 syf.
·
Puan vermedi
·
17 saatte okudu
Reşat Nuri Güntekin
Reşat Nuri Güntekin
Acımak
Acımak
-Acıma duygusunu öğrenmenin bedeli bu kadar ağır mı olmalıydı…? Bir söz vardırya kimseye acıma acınacak hale düşersin bu kısa kitap onu her ayrıntısıyla anlatmaş o duyguyu doğru yerde ve doğru zamanda ortaya çıkarmamızı vurgulamış. Eser küçük yaşta gördüğü kötü muamelelerden dolayı acımaduygusu olmayan bir öğretmeninin babasının vefatından sonra onun günlüğü okuyarak babası ve hayatı hakkındaki gerçekleri öğrenmesini konu alır.
Acımak
AcımakReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 202139,2bin okunma
Dünya da hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.