Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı. "Merhaba." "Selam," dedi Julia uykulu ve
Sayfa 55
Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın
Sayfa 83
Reklam
"Yaptığım hiçbir şeye itiraz etmeyeceksin," dedim, avucu- mun içinde daha da sertleştiğini fark ettiğimde "Hatta seni ağzıma almama da," diye eklediğimde gözleri kocaman oldu ama ben harekete geçmeden önce çatı katına ulaşmıştık. Beni asansörden çekerek çıkardı ve anahtarlarıy- la kapıyı açmaya başladı. Bu sırada, poposunu
Sayfa 229
"Ama sen bana uzun uzun seni seviyorum de"
Adımın ne olduğunun bir önemi yok ama bir isme ihtiyacın olduğunu da biliyorum.
Sayfa 113 - Elma Yayınevi
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Annem Öldü...
Evet, annem öldü. Beni bu hayatta koşulsuz seven tek insan da beni bırakıp gitti. Hayır, bir suçlama yok bu cümlede. Ben bu hayatta en çok anneme kızdım. Beni bu hayatta en çok annem affetti. Belki affetmesi bile gerekmedi. Ben hep onun küçük yaramaz oğluydum çünkü. Artık kimsenin küçük yaramaz oğlu olamayacağım. Artık kimseye sınırsızca kapris
Sayfa 240
Reklam
günseli son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum sevgilim şeytan bilir nelere takılıyorum neler düşünüyorum günlerdir yatıyorum hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim evet aklım gene karışmadan
Tanya, senin memleketini sevdiğin kadar, ben de seviyorum memleketimi. Seni astılar memleketini sevdiğin için, ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim. Ama ben yaşıyorum, ama sen öldün. Sen çoktan dünyada yoksun, zaten ne kadar az kaldın orda: on sekiz senecik. Doyamadın güneşin sıcaklığına bile. Tanya, sen asılan partizan, ben hapiste şair. Sen kızım, sen yoldaşım. Resminin üstüne eğiliyor başım: kaşların incecik, gözlerin badem gibi, ama renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil. Fakat yazıldığına göre koyu kestaneymişler. Bu renkte gözler çok çıkar benim memleketimde de. Tanya, saçların ne kadar kısa kesilmiş, oğlum Memet' inkilerden farkı yok. Alnın ne kadar geniş, ay ışığı gibi, rahatlık ve rüya veriyor insanın içine. Yüzün ince uzun, kulakların büyücek biraz. Henüz çocuk boynu boynun: henüz hiçbir erkek kolu sarılmamış anlıyor insan. Ve püsküllü bir şey sarkıyor yakandan: süsünü sevsinler mini mini kadın. Arkadaşları çağırdım, bakıyorlar resmine. Tanya, senin yaşında bir kızım var. Tanya, kız kardeşim senin yaşında. Tanya, senin yaşında sevdiğim kız. Bizim memleket sıcaktır bizde kızlar tez kadınlaşır. Tanya, senin yaşında kızlarla okulda, fabrikada, tarlada arkadaşız Tanya, sen öldün, ne kadar namuslu insanlar öldürüldü ve öldürülmekte, ama ben, söylemesi ayıpmış gibi geliyor bana, ama ben, yedi yıldır kavgada hayatımı tehlikeye koyamadan hapiste de olsa bal gibi yaşıyorum.
Sayfa 465Kitabı okudu
"Sevgilim, Neden uzun zamandan beri bana mektup yazmıyorsun? Benihâlâ seviyorsun, değil mi? Son zamanlarda mektupların o kadar değişmişti ki. Soğuk ve acayipti... Ve şimdi de bu uzun sessizlik... Bu beni korkutuyor. Ya beni sevmekten vazgeçersen? Tabii bu imkânsız. Ama ben öyle aptal ve gülünç bir kızım ki. Aklıma hep olmayacak şeyler geliyor. Beni sevmekten vazgeçersen ne yaparım bilmem? Belki de kendimi öldürürüm. Sensiz yaşayamam çünkü. Bazen aramıza başka bir kadının girdiğini düşünüyorum. Öyleyse dikkatli olsun o kadın! Sen de tabii. Seni o kadına bırakmaktartsa öldürürüm. Emin ol, çok ciddiyim, Aman yine saçma sapan şeyler yazmaya başladım. Sen beni seviyorsun, bende seni. Seni seviyorum, seviyorum, seviyorum. Sana tapan, Bella."
Şimdi benimle evlenirsen senin bütün varlığın ben olurum. Ama o zaman seni isteyemem. Sen de kendini isteyemezsin. Dolayısıyla da beni uzun süre sevemezsin. Bir insanın, "Seni seviyorum" diyebilmesi için önce "Ben" demesini bilmesi gerekir. Senin öyle teslim olman ise bana ancak içi boş bir kabuk getirir. Senden bunu istesem seni mahvetmiş olurum. Bu yüzden durdurmuyorum seni.
Sayfa 492Kitabı okudu
Reklam
Oblomov'un Olga'ya Mektubu
"Bu kadar sık görüşürken benim yerime mektubumun gelmesi seni her halde şaşırtacak, fakat sonuna kadar okuyunca göreceksin ki başka türlü yapamazdım. Bu mektubu çok daha önce yazmış olmalıydım; o zaman ikimiz de sonradan duyacağımız birçok vicdan azaplarından kurtulmuş olurduk. Ama gene de geç kalmış değilim, birbirimizi o kadar çabuk, o
Seni seviyorum kalbim, seni seviyorum.
Seni çok ama çok iyi anlıyorum. Şu an sakın bir kitap ile konuştuğunu düşünme, ben senin iç sesinim. Okuduğun her satırda kendini göreceksin. Hadi sıcacık bir kahve al ve gel bana... Şu genç yaşına rağmen, fazlasıyla ağır şeyler yaşadığını düşünüyorsun. Ve hatta bu kadarı fazla diye sitem ettiğin anlar da oluyor. Bazen taşıyamayacağın bir yükün
Geriye bakış
Bana hikmet sahibi ya da bilge denmesini kabul edemem. Birisi bir ırmaktan bir avuç su çıkardı. Bunun ne anlamı var? Ben o ırmak değilim, ırmaktayım ve hiçbir şey yapmıyorum. Başka insanlar da orada ve çoğu onunla bir şeyler yapmak zorunda olduklarını hissediyorlar. Bense hiçbir şey yapmıyorum. Kuru dalların üzerinde güller açtırması gereken kişi
Sayfa 410 - Can YayınlarıKitabı okudu
1948 Noel'i
Sevgili, sevgili Paul, Dün ve bugün seni, istersen şöyle diyelim, ikimizi çok düşündüm. Yine bana yazasın diye yazmıyorum sana, bana keyif verdiği için ve istediğim için yazıyorum. Bugünlerde seninle Paris'te bir yerde buluşmayı da planlıyordum, ama şu duyduğum salakça, kibirlice görev bilincim yüzünden burada kaldım ve yola çıkamadım. Nasıl bir şey bu: Paris'te bir yerde? Hiçbir şey bilmiyorum ama olsaydı güzel olurdu herhalde! Üç ay önce ansızın biri bana senin şiir kitabını hediye etti. Yayımlandığını bilmiyordum. Öyle oldu ki... ayaklarımın altındaki zemin hafifledi, sallandı, elim de azıcık, çok çok az titredi. Sonra uzun süre hiçbir şey olmadı... Geçen ilkbaharın nasıl bir anlamı olduğunu hâlâ bilmiyorum. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmek istediğimi bilirsin. Güzeldi o ilkbahar, ve şiirler ve birlikte yaptığımız o şiir. Bugün seni seviyorum, o kadar aklımdasın ki. Bunu sana mutlaka söylemeliyim, eskiden bunu söylemediğim çok olurdu. Zaman bulur bulmaz birkaç günlüğüne gelebilirim. Sen de beni görmek ister miydin acaba? Bir ya da iki saat. Çok, çok sevgiler! Senin Ingeborg'un.
Sayfa 11
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.