"Çocukların neyi, niçin istediklerini bilmedikleri konusunda, bütün yüksek öğretmenler ve hocalar aynı fikre sahipler. Ama tıpkı çocuklar gibi yetişkinlerin de bu dünyada etrafta sendeleye sendeleye dolandıkları, onlar gibi, nereden gelip nereye gittiklerini bilmedikleri, aynı biçimde gerçek amaçlar için uğraşmak yerine, bisküvi, şekerlemeyle kaldırıldıkları konusuna gelince : Kimse buna inanmak istemiyor ama sanırım, yine de apaçık ortada olduğunu düşünüyorum."
Ve tümü, bütün sesler, bütün amaçlar, bütün özlemler, bütün çileler, bütün hazlar, bütün iyi, bütün kötü şeyler, tümü birden dünyayı oluşturmaktaydı. Tümü birden oluşumların ırmağı, tümü birden yaşamın müziğiydi.
Herkesin birbirine karşı olan itiraflarında ne çirkin bencillikler, ne kötü amaçlar meydana çıkıyordu. Çeşitli ırklar arasında değil aynı millet içinde, hatta aynı aile fertleri arasında bile emellerde ne derece anlaşmazlık, menfaatlerde ne kadar açgözlülük hüküm sürdüğü ortaya çıktı. Meğerse Ademoğlu hileden ibaretmiş. “Dost” sıfatını hak eden iki fert bulmak hemen imkansız görünüyor, bu kelime manasız bir söz gibi kalıyordu. Bu kadar düşmanlık eden insanların nasıl olup da birbirini mahvetmeyerek asırlardan beri bir arada yaşayabilmiş olduklarına hayret ettim.
İnsanlarla tanışıp karşılaşmaktan çok , faydacı anlaşmalar yapıyoruz .Daha " merhaba " dediğimiz anda , " Bu ilişkiden ne gibi fayda sağlayabilirim acaba ? " düşüncesi geçer aklımızdan .İlişkiler ,insanın evrensel" birlikteliği " üzerine kurulmaktan çok , kesin amaçlar üzerine inşa edilir .
Aydın yalnızdır çünkü onu kimse görevlendirmemiştir.Oysa o -çelişkilerinden biri de budur- başkaları da özgürleşmedikçe özgürleşmeyecektir.Çünkü her insanın,sisteminin kendisinden çalıp durduğu özel amaçları vardır ve yabancılaşma,egemen sınıfa kadar yayıldığından bu sınıfın üyeleri bile,kendilerine ait olmayan insanlık dışı amaçlar için,yani temelinde kâr için çalışır.O halde aydın,kendi çelişkisini nesnel çelişkilerin tekil ifadesi gibi algılayarak,kendisi ve başkaları için bu çelişkilere karşı savaşan herkesin yanındadır.
Böylece, küçük şeylerle mutlu olmaya çalışan sıradan insan olmak yerine, gerçeği gören ve ulvi amaçlar edinerek kahramanca bir hayatı tercih eden üst insana dönüşür.
İnsan olarak yaşamın oldukça usandırıcı olan bazı kalıpları var. Rüyalarında düşüyor, uyanıyor, vücutlarından atıklarını dışkılıyor, bazı yiyeceklere aşırı düşkün oluyorlar -sabahları sıcak sıvı tüketmek gibi. Daha sonra günlerini bir dizi gereksiz ve hesapsız hareketlerle, bazı anlaşılması güç ve hayali amaçlar için ziyan ediyorlar.
Irkçılık-Turancılık Davası ve Dış Politika: Hem sanıklar, hem de birçok araştırıcı, Irkçılık-Turancılık Davası'nı, hükümetin dış politikasıyla ilişkili saymışlardır. Reha Oğuz Türkkan, yabancı araştırıcıların ve basının bu yöndeki görüşlerini aktarır: "Prof. Edward Weisband, 1974'te yayınlanan '2. Dünya Savaşında İnönü'nün
Çocuklarınıza mutluluk veren şeyin tablet veya telefon değil, o cihazla yaptıkları eylem olduğunu mutlaka hatırlatın. Kullandıkları araçla mutluluğa da davetiye çıkarabileceklerini söyleyin. İnsanı mutlu eden şeyin araçlar değil amaçlar olduğunu fısıldayın kulaklarına rada bir.
Bunun aksine, günümüzde bürokratik rutini hedef alan esnek değişim, kurumları kesin ve geri dönülmez biçimde dönüştürmeyi amaçlar; öyle ki bugün ile geçmiş arasındaki süreklilik bozulur.