Kadınlar Ülkesi bana göre devrimsel bir şaheserdir. Nedenine gelecek olursam, 21. yüzyılda dahi ‘’feminizm’’ kelimesinin çoğu odalarda ‘’soğuk rüzgârlar’’ estirdiği reddedilemeyecek bir gerçektir. Buna rağmen, 100 yıl öncesinin toplumu göze
Bu inceleme yedi bölümden oluşuyor. Dilerseniz istediğiniz bölümü ya da bölümleri bağımsız olarak okuyabilirsiniz:
Bölümler:
1- Homeros kimdi?
2- İlyada destanı
3- Troya savaşının Öncesi
4- İlyada’nın özeti
5- Akhilleus
Öncelikle kadınların da erkekler gibi hür ve baskı altında olmadan yaşayabildiği bir ‘’ütopya’’ düşünmek ve bunun sadece bir ‘’ütopya’’ olarak ifade edilmesi ne kadar da yürek burkan bir his. Daha feminist ve daha eşitlikçi bir dünya görme dileğiyle incelememe başlıyorum. Spoiler içerir.
Bir edebiyat dünyası düşünün ki kadınlar eserlerini rahatça
Evet bir gün daha bitti. Bugün de kustuk nefretimizi, rahatladık. Kafamızı kuma gömmeye devam edebiliriz artık. Nasılsa bu kadar tepkiden sonra kendine gelir erkekler, ölmez daha fazla kadınlar. 221 diyor anıt sayaç. Emine Bulut, Tuğba Erkol eklenmemiş daha. Tuğba Erkol da 20 yerinden bıçaklanmış kocası tarafından . Adam,"namus için pişman
1.aşama
Neolitik toplumda anacıl duygunun gelişkin olması ve anaerkil dönemin muhteşem düzeni
2.aşama/katman
Erkeğin kurnazlık zekasının gelişmesi ve bunun ürünü olarak şehir devletlerinin oluşması. Şehir devletlerinde kadın hala düşürülmemiştir ve her şehrin saygın tanrıçası vardır.Kadın bu aşamada hala saygınlığını korumaktadır
3.katman
Kadının gittikçe bedensel bir araca dönüştürülmeye çalışılması ve tapınak "fahiseliğine"sürüklenmesi.
4.Katman
Kaleci çağ sisteminde kadının erkekleştirilmesi ve eşit köle düzeyine getirilerek pazarlarda satılması
5.Katman
Hanedanlık ve Krallık döneminde
Saray kadınları hariç diğer tüm kadınların haremlere sürüklenmesi ve başlarına harem ağası atanması.
6.Katman
Ortacağ,yani feodal dönemde ortaya çıkan tek tanrılı dinlerle beraber kadını şeytanlaştırma
Ve erkeğin günahlarına neden olan kadın.
7.Katman
Kapitalist düzenin ve sömürü anlayışının yaygınlaşma neticesinde kadının sadece bir meta olarakullanılması ve her türlü eşitsizliğe tabi tutulması
8.Katman
Kapitalist sistemin doruk aşamasında teknolojik gelişme ile birlikte meta haline getirilmiş kadının bedenini reklam aracına dönüştürmesi.
9.Katman
Metaların kraliçesi,en değerli kullanım aracı.yozlaştırılmış ve özünden çıkarılmış kadın ile zorba erkek zihniyetini ayakta tutması.Ve kadın bedeni ile erkekte pornografik bakış açısını yaratması.
Kitabın başında İncil'den bir alıntı: "İçim nefretle dolu, öcümü alacağım."
"Tolstoy, düzyazıda Rusların en büyük yazarıdır. Şunu keşfetti
Tolstoy: (Hiç kuşkusuz, kendisi de bilemedi keşfini) Yaşamı, çok hoşa
gidecek bir biçimde, tastamam, biz insanoğullarının zaman duygusuna
denk düşecek biçimde canlandırmanın yöntemini... Saati
“Kübele’yim ben,
Ana Tanrıçası Anadolu’nun
Ben Anadolu.”
...
Ben Anadolu, Anadolu toprağının mitolojik, tarihsel, toplumsal ve insani boyutlarını, bu coğrafyanın ayrılmaz parçası olan “Kadınlar” aracılığıyla anlatıyor.
Oyun, binlerce yıllık süreç içinde 92 Anadolulu kadının, yürek ezen acılarıyla, ince dengeler üzerine kurulu karar aşamalarıyla,
"Kadınların saygı gördükleri yerde, ilahi güçler mutludur; kadınların hor görüldükleri yerde, Tanrı’ya dua etmek bir işe yaramaz.”
Okuduğum bu satırlardan sonra kitabı kapatmak geldi içimden, devamını okumasam; bir daha hiç açmasam bu kitabı, en üst raflara; tedavülden kaldırırcasına okumamı...
Notre Dame 'ın Kamburu, bir hayli zorluyordu
Önce ikinci sınıf evlat, daha sonra gelin kimlikleri içinde ezilen kadın, anne olduktan sonra aile içinde giderek güç kazanmaya ve çocukları üzerinde egemenlik kurmaya başlar. O denli ki, birçok ailede görünürde baba tarafından alınan kararların asıl sahibi annedir, ama durum babanın erkeklik rolüne gölge düşürmeyecek biçimde yönetilir. Kararı anne verir, baba ilan eder. Kararların sonucundan ise baba sorumlu tutulur. Bu yönden değerlendirildiğinde, toplumumuzda aile yapısının biçimsel olarak babaerkil, ama gerçekte üstü kapalı bir anaerkil yapıya sahip olduğu bile söylenebilir.
Kadınlar Ülkesi, ismi itibariyle ilgimi çektiği icin gözüme çarpıp aldığım bir kitap olmuştu. Sadece kadınların yaşadığı bir ülkeye, üç Amerikalı adam keşif yapmak için gider ve bu anaerkil toplumun yaşayış tarzındaki düzen, dış dünyayla bir hayli kopuk olmalarına rağmen medeniyet seviyelerinin yüksekliği ve kadınların kız kardeşlik duygusuyla birbirine olan bağlılığı ve saygısı, bu üç adamı epeyce şaşırtır; ilk geldikleri sırada, ülkedeki kadınların bu kadar barışçıl ve sorunsuz bir şekilde yaşadıklarını gördükleri halde, illa ki bir arada yaşayan bu kadar kadının arasında bir sorun olabileceği düşüncesiyle bu mükemmel düzene şüpheyle yaklaşırlar.
Konu itibariyle ilgi çekici bir kitap. Dönemin feminist ve hümanist kadınlarından olan Charlotte Perkins Gilman; feminist, ütopik bir dünyayı anlatıyor ütopik dememin sebebi bu kadınların yirmi beş yaşına gelince hamile kalıp kendi kendilerine çoğalmaları yoksa günümüzde ataerkiye göre az da olsa anaerkil toplumların da olduğu biliyoruz fakat o toplumlarda da fiziksel olarak yine de bir erkek gücü söz konusu.
Kadınlar ÜlkesiCharlotte Perkins Gilman · İthaki Yayınları · 201812bin okunma
"Biri, bir erkeğe ya da mala-mülke yönelik bir suç işlerse, herkes onu kınar ve öfkesini suçluya yöneltir. Biri, bir hayvanı döver ya da ona zarar verirse, insanlar öfkelenip tepki gösterirler. Ama biri, bir kadına karşı suç işlerse, ona tecavüz eder, sahip olduğu her şeyi, bu lanet olası toplumun ona gurur duymak için verdiği tek şeyi, tek
Kadının el üstünde tutulduğu "anaerkil" dönem binlerce yıl sürdü. Ne zaman insanoğlu doğal olayları kavramaya başladı "büyü" bozuldu. Artık kadının nasıl çocuk sahibi olduğu anlaşılmıştı! Yetmezmiş gibi erkekler, üretim biçimini ve savaş aletlerini geliştirdi; din devleti, tapınak- saray- ordu biçimindeki erkek egemen örgütlenmesine yöneldi; kadının "saltanatına" sin verdi!
Peki ama niye saça düşmandı?
Ne vardı bu saçta?
Kadınların tarihi her şeyden önce baskı altına alınışlarının ve bunun gizlenişinin tarihidir. Zaten gizleme de baskının bir parçasıdrır. Bu açıdan ne rastlantıdan ne de tarafsız bilimden sözedilebilir...
Feminizmi tanımlamak aslında çok yersiz bir hareket olur, çünkü bunu sadece birkaç cümleyle tanımlamak, tarih boyunca ömrünü bu uğurda harcayan