Kadınlar Ülkesi bana göre devrimsel bir şaheserdir. Nedenine gelecek olursam, 21. yüzyılda dahi ‘’feminizm’’ kelimesinin çoğu odalarda ‘’soğuk rüzgârlar’’ estirdiği reddedilemeyecek bir gerçektir. Buna rağmen, 100 yıl öncesinin toplumu göze
Cinsellik bir çok toplumda, dinlerde ve inançlarda yasaklanmış, lanetlenmiş bir hazdır.
Cinsel ahlak, toplumların sosyal yapısı ve dini inançları ile bağdaşır durumdadır. Bu tarz bir çok inanç evlilik dışı ilişkiyi "şeytani" olarak nitelendirerek rahat konuşulamayan ve baskılanmış toplumlar yaratarak hazzı lanetler ve tanrı katındaki
Öncelikle kadınların da erkekler gibi hür ve baskı altında olmadan yaşayabildiği bir ‘’ütopya’’ düşünmek ve bunun sadece bir ‘’ütopya’’ olarak ifade edilmesi ne kadar da yürek burkan bir his. Daha feminist ve daha eşitlikçi bir dünya görme dileğiyle incelememe başlıyorum. Spoiler içerir.
Bir edebiyat dünyası düşünün ki kadınlar eserlerini rahatça
Evet bir gün daha bitti. Bugün de kustuk nefretimizi, rahatladık. Kafamızı kuma gömmeye devam edebiliriz artık. Nasılsa bu kadar tepkiden sonra kendine gelir erkekler, ölmez daha fazla kadınlar. 221 diyor anıt sayaç. Emine Bulut, Tuğba Erkol eklenmemiş daha. Tuğba Erkol da 20 yerinden bıçaklanmış kocası tarafından . Adam,"namus için pişman
Bu inceleme yedi bölümden oluşuyor. Dilerseniz istediğiniz bölümü ya da bölümleri bağımsız olarak okuyabilirsiniz:
Bölümler:
1- Homeros kimdi?
2- İlyada destanı
3- Troya savaşının Öncesi
4- İlyada’nın özeti
5- Akhilleus
“Kübele’yim ben,
Ana Tanrıçası Anadolu’nun
Ben Anadolu.”
...
Ben Anadolu, Anadolu toprağının mitolojik, tarihsel, toplumsal ve insani boyutlarını, bu coğrafyanın ayrılmaz parçası olan “Kadınlar” aracılığıyla anlatıyor.
Oyun, binlerce yıllık süreç içinde 92 Anadolulu kadının, yürek ezen acılarıyla, ince dengeler üzerine kurulu karar aşamalarıyla,
"Kadınların saygı gördükleri yerde, ilahi güçler mutludur; kadınların hor görüldükleri yerde, Tanrı’ya dua etmek bir işe yaramaz.”
Okuduğum bu satırlardan sonra kitabı kapatmak geldi içimden, devamını okumasam; bir daha hiç açmasam bu kitabı, en üst raflara; tedavülden kaldırırcasına okumamı...
Notre Dame 'ın Kamburu, bir hayli zorluyordu
"Biri, bir erkeğe ya da mala-mülke yönelik bir suç işlerse, herkes onu kınar ve öfkesini suçluya yöneltir. Biri, bir hayvanı döver ya da ona zarar verirse, insanlar öfkelenip tepki gösterirler. Ama biri, bir kadına karşı suç işlerse, ona tecavüz eder, sahip olduğu her şeyi, bu lanet olası toplumun ona gurur duymak için verdiği tek şeyi, tek
Kadınların tarihi her şeyden önce baskı altına alınışlarının ve bunun gizlenişinin tarihidir. Zaten gizleme de baskının bir parçasıdrır. Bu açıdan ne rastlantıdan ne de tarafsız bilimden sözedilebilir...
Feminizmi tanımlamak aslında çok yersiz bir hareket olur, çünkü bunu sadece birkaç cümleyle tanımlamak, tarih boyunca ömrünü bu uğurda harcayan
1.aşama
Neolitik toplumda anacıl duygunun gelişkin olması ve anaerkil dönemin muhteşem düzeni
2.aşama/katman
Erkeğin kurnazlık zekasının gelişmesi ve bunun ürünü olarak şehir devletlerinin oluşması. Şehir devletlerinde kadın hala düşürülmemiştir ve her şehrin saygın tanrıçası vardır.Kadın bu aşamada hala saygınlığını korumaktadır
3.katman
Kadının gittikçe bedensel bir araca dönüştürülmeye çalışılması ve tapınak "fahiseliğine"sürüklenmesi.
4.Katman
Kaleci çağ sisteminde kadının erkekleştirilmesi ve eşit köle düzeyine getirilerek pazarlarda satılması
5.Katman
Hanedanlık ve Krallık döneminde
Saray kadınları hariç diğer tüm kadınların haremlere sürüklenmesi ve başlarına harem ağası atanması.
6.Katman
Ortacağ,yani feodal dönemde ortaya çıkan tek tanrılı dinlerle beraber kadını şeytanlaştırma
Ve erkeğin günahlarına neden olan kadın.
7.Katman
Kapitalist düzenin ve sömürü anlayışının yaygınlaşma neticesinde kadının sadece bir meta olarakullanılması ve her türlü eşitsizliğe tabi tutulması
8.Katman
Kapitalist sistemin doruk aşamasında teknolojik gelişme ile birlikte meta haline getirilmiş kadının bedenini reklam aracına dönüştürmesi.
9.Katman
Metaların kraliçesi,en değerli kullanım aracı.yozlaştırılmış ve özünden çıkarılmış kadın ile zorba erkek zihniyetini ayakta tutması.Ve kadın bedeni ile erkekte pornografik bakış açısını yaratması.
Tuaregler, Afrika Berberileri’nin bir kolu. Bin yılı aşkın bir süredir Burkina Faso, Cezayir, Libya, Mali ve Nijer arasındaki bölgede yaşıyorlar. Binlerce yıldır göçebe yaşamakta olan ve deve sırtında Sahra’yı geçen Tuaregler şu an yarı göçebe yaşayarak hayatlarını sürdürmekteler. (daha fazla bilgi için gaiadergi.com/afrika-collerin... )
Roman gerilim dolu ve nefes nefese okuyacağınız olaylara, dramatik bir konuya ve trajik sona sahip epik bir hikaye.
Bu hikayede bir toplumun kendi kurallarına, gelenek ve göreneklerine bağlılığına, fedakarlığa, dürüstlüğe ve erdeme şahit olacaksınız. İlk sayfadan son sayfaya kadar heyecan dolu bir macera yaşayacaksınız.
Macera romanı severler için ısrarla tavsiye olunur.
İyi okumalar
Kadının el üstünde tutulduğu "anaerkil" dönem binlerce yıl sürdü. Ne zaman insanoğlu doğal olayları kavramaya başladı "büyü" bozuldu. Artık kadının nasıl çocuk sahibi olduğu anlaşılmıştı! Yetmezmiş gibi erkekler, üretim biçimini ve savaş aletlerini geliştirdi; din devleti, tapınak- saray- ordu biçimindeki erkek egemen örgütlenmesine yöneldi; kadının "saltanatına" sin verdi!
Peki ama niye saça düşmandı?
Ne vardı bu saçta?
Bu tarz kitaplarda spoiler uyarısı bana göre gereksiz olsa da, sitede yaşanan sıkıntılar mevcut galiba. O yüzden en baştan uyarayım. Spoiler vardır.
Bir zamanlar Katolik bir rahibe olan Karen Armstrong’un, Tanrı inancını nasıl bıraktığı ile ilgili bir önsözle başlıyor kitap. Manastırdan ayrıldıktan sonra intiharı da düşünmüş burada bahsetmese
Koleksiyoncu son derece başarılı bir psikolojik gerilim romanı. Okurken hem geriliyor hem de insandaki hayatta kalma içgüdüsüne hayran oluyorsunuz. Yazarın başarılı kurgusu sayesinde hem bir sapığın gözünden olaylara tanık oluyor, ardından daha uzun bir bölüm boyunca bu olayları bir de tutsak edilen bir genç kadının gözünden okuyorsunuz, öyle ki