Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İbnü’l Arabi’ye göre kendini anlamaya ulaşmak, ilâhî çeş­menin daima taşan ve hiç durmadan köpüren bilgisinde ve farkındalığında yaşamak demektir. O'nu bilenler her an yeni bir tecelliyi tecrübe ederek Allah'ın suretinde yaratılmanın yeni bir anlamını öğrenmektedirler.
264 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
‘’Hiç yaşanmamış olduğu şeyleri insan nasıl olur da unutulmuş, sadece unutulmuş değil yok olup gitmiş, en ufak izi bile kalmamış anılar gibi duyar?’’ Alisan yani Ali İhsan. Kendi halinde, yalnız, anlamını arayan biri. Bir nevi tutunamayan, kendiyle meşgul. Babaannesiyle birlikte aynı evde yaşamalarına rağmen birbirlerinin yaşamlarına değmiyorlar. Ta ki, son ana dek. Babaannesinin hastalanmasıyla vasiyetini yerine getirmek üzere içten içe onunda görmek istediği memleketine Tunceli-Bingöl sınırındaki Düzova köyüne dönüyor Alisan. ‘Hayat, sen plan yaparken başına gelenlerdir.’ 80’li yılların beyaz Torosları hafızalardan silinmiyor. Yaşayanlar, bilenler bu satırları okurken tekrar hatırlıyor. Özellikle son 30-40 sayfa size nefes almadan okutacak Çok başarılıydı.
Son Adım
Son AdımAyhan Geçgin · Metis Yayıncılık · 2011289 okunma
Reklam
Şayet biz onu yabancı dilde okunan bir kitap olarak indirseydik, mutlaka şöyle diyeceklerdi: “Âyetlerinin açık seçik, anlaşılır olması gerekmez miydi? Arap’a yabancı dilden bir kitap, öyle mi?” De ki: “O, inananlar için bir rehber ve şifadır; inanmayanlara gelince onların kulaklarında bir sağırlık vardır, Kur’an onlara kapalıdır, (sanki) onlara uzaktan sesleniliyor.” Fussilet 44 Kur’an, mânalarının anlaşılması ve hükümlerinin yerine getirilmesi için indirilmiştir; Arapça bilenler orijinal metninden, bilmeyenler çeviri ve tefsirlerinden yararlanarak onun içeriği hakkında bilgi edinirler. Ancak âyet, Kur’an’ın rehberliğinden, ruhlara şifa verici anlamlarından yararlanmanın bir iman konusu olduğuna; Kur’an’ın ilkelerini ve hedeflerini kendi sosyal, ekonomik, siyasal vb. konumlarına ve hedeflerine engel gören, bu nedenle Kur’an’a ön yargılı bakan inkârcıların, onun gerçek anlamını ve yol göstericiliğini de kavrayamayacaklarına dikkat çekmektedir. “Kur’an onlara kapalıdır”; çünkü amaçları Kur’an’ı anlamak değil, 26. âyette anılan davranışlarıyla da ortaya koydukları gibi onu etkisiz kılmaktır. Âyetin, “(sanki) onlara uzaktan sesleniliyor” anlamındaki son cümlesi, bu tutumlarıyla onların Kur’an’ın ruhuna ve anlamına ne kadar uzak olduklarına işaret etmektedir.
Milliyetimizin en temel unsuru dildir
Kur'an'ı Kerim'de toplumsal ve bireysel yönlü pek çok ayetler vardır. Kur'an'ın en önemli amaçlarından biri, toplumları dönüştürmek (Bakara/205) ve geliştirmektir. Ezilen sınıfları ortadan kaldırmak ve adaleti hakim kılmaktır (Bakara/11-208).. * Bireye yönelik ise, aklını kullanmasını ve eleştirel yaklaşımı doğruya
JAPON EDEBİYATI/Görme Yetisi
"... aydınlığın anlamını en iyi bilenler elektrikçiler ya da ressamlar ya da fotoğrafçılar değil, görme yetilerini sonradan kaybedenlermiş. Nasıl ki bollukta bolluğa has bir bilgelik varsa yoklukta da yokluğa has bir bilgelik olmalı."
Kaşgarlı Mahmud gerçek bir bilim adamı, gözlemcidir.
sik: erkeklik organı. Mahmud der ki: Okuyucu, Türklerin kültürsüz erkek ve kadınları arasında Kur'an okurken, yüce Allah'nın kitabına hürmet ve edep için, "we a:tet kulle wa:hidetin minhunne sikkinen" (her birinin eline birer bıçak verdi - 12-31), "ma: yeftehilla:hu li'n-na:si min rahmetin fela: mumsike leha: wema: yumsik fela: mursile lehu min ba'dihi" (Allah'ın insanlara açtığı rahmet kapısını kimse kapatamaz; onun kapattığını da kimse açamaz - 35-2) gibi ayetlerde okuyuşunu saklamalıdır; çünkü onlar, bunların manasını bilmezler ve içindeki kelimelerin kendi dillerindeki manaları ifade ettiğini zannederek gülüşür ve günaha girerler. "İn ha:za: illa: ixtila:q" (bu ancak bir uydurmadır - 38-7) ayetinde de okuyuşunu saklamalıdır; çünkü tıla.k kelimesi onların dilinde kadınlık organıdır. Oğuzlar arasında, "am" soru edatı bulunan ayetlerde de okuyuşu saklamalıdır. "E-entum enzeltumu:hu mine'l-muzni am nahnul-munzilu:n" (onu buluttan indiren siz misiniz; yoksa indiren biz miyiz? - 56-69) ayetinde olduğu gibi. Çünkü am, Oğuzcada kadınlık organıdır. Ancak bunların anlamını bilenler arasında okumanın bir mahzuru yoktur.
Sayfa 145Kitabı okudu
Reklam
"Sevmek sözcüğünün gerçek anlamını bilenler öldürmezler; bilmeyenler öldürüyorlar."
Sayfa 155Kitabı okudu
Çelikten olduğunu zannetmeyin göğsünün yine de; Siz, düşkün olmanın anlamını bilenler bir şeylere, Üzüntüyle hissedeceksiniz içinizde Bu tür vedaların, iyileştirmek istediği kalpleri kırdığını.
Dini metinler inananların asla anlayamayacağı kadar çok şifre ve sembolden oluşur. Hepsinin şifreli bir dil olduğunu bilenler cemaate her şeyi harfiyen almalarını söylerler. Her dinin metinlerin gerçek anlamını bilen bir iç halkası Bir de hiçbir şey bilmeyen diş cemaati vardır Sonuç olarak Yılan Tanrılara tapıp titreşimsel bir bağlantı kurarak zihin güçlerini onlara veriyor, Tanrı'ya İsa'ya veya her kimi ise ona ibadet ettiklerini sanıyorlar.
144 syf.
·
Puan vermedi
Kemal Sayar'ın ruha dokunan, kalbe şifa, tüm zamanlara ve en önemlisi insanın kendi iç dünyasına yolculuk yaptıran özgün kalemini seviyorum. Hayatlarımızı o kadar hızlı, bir o kadar da karmaşık, yorucu yaşıyoruz ki; durup, düşünmek, soluklanmak, bize iyi gelen, iyi hissettiren şeyleri bulmak gerekiyor ve Kemal Sayar kitabında buna vesile oluyor kendimizi bulmaya sadece insana değil bütün tabiata özünün anlamını iade etmeye vesile oluyor.. Ve kitabı bitirirken son cümle olarak; 'Sevmeyi bilenler için ayrılık yoktur.' diyor. Ne kadar doğru, ne kadar anlamlı.. Nacizane fikrim, insan ruhunun kendisine gelebilmesi için okunulmalı..
Hayat Teselli Bulmaktır
Hayat Teselli BulmaktırKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20212,035 okunma
Reklam
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
Türk yönetimi yıllarında Hellence konuşan Ortodoks cemaat kendisini “ethnos” yada “genos” sözcükleriyle de nitelerdi. “Cemaat”, “soy” anlamına gelen bu sözcüklerden birincisi zamanla büyük harfle yazılmaya ve “Ulus” yada “Hellen Ulusu” anlamında kullanılmaya başlandı (Xydis). Osmanlı yöneti­minin millet sistemi içinde “dışlanan etnik grup” duygusu
akıl ile vicdan arasındaki çatlağı ancak her ikisinin anlamını yaşayarak bilenler tedavi edebilirler.
“Geleneksel semboller, kişiye ya da belirli bir toplumlara özgüdür. Rastlantısal semboller, çok dar bir çevreye seslenir ve onu yalnızca sembolün anlamını bilenler anlayabilir. Evrensel semboller ise bedenimizin, duygularımızın ve ruhlarımızın özellikleriyle ilgilidir. Bu tür semboller tüm insanlar için geçerlidir, belirli bir kişiye ya da kişiler topluluğu ile sınırlanamazlar. Gerçekten de evrensel semboller insanlığın geliştirdiği tek ortak dildir.”
Sayfa 33 - Say yayınlarıKitabı okudu
'Batı Medeniyeti' için 'Çatlak Medeniyet' tabirini kullanan Elmalılı Hamdi Yazır bu sahneyi görseydi belki şöyle derdi: "Akıl ile vicdan arasındaki çatlağı ancak her ikisinin anlamını yaşayarak bilenler tedavi edebilirler."
İhsan Fazlıoğlu
İhsan Fazlıoğlu
195 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.