Barış Bıçakçı’yla tanışma kitabım oldu kendisi fakat ne yazık ki anlaşamadık.
Öncelikle Ender’le Çetin’in ilişkisinin belirsizliği mi desem, farklılığı mı desem beni tedirgin etti. Yani arkadaşlık için fazla anlamlı fazla iddalı. Belki de benim arkadaşlık tanımımla hiç uyuşmayan bir ilişki olduğu için rahatsız olmuşumdur.
Bir diğeri de ikilinin Nihal ile ilişkisi… Yine bir belirsizlik. Sevgi mi aşk mı? Ender’in bahsettiği gibi kadına duyulan şehvet mi yoksa küçük bir kıza duyulan şefkat mi? Nedir bu ilişki bilemedim. Bence sizin büyük çaresizliğiniz Nihal’e aşık olmak değil de ilişkilerinizdeki belirsizlikler.
Bir de özellikle Vüs’at O. Bener’den sonra fark ettiğim bir şey, ben şu an 60-70 yaşlarında olan, 80ler 90lar zamanını anlatan, toplumsaldan ziyade bireysel yazan türk erkek yazarları sevemiyorum. Belki bağ kuramadığım için, belki de empati yapamadığım için bilmiyorum.
Bener de hissettiklerime benzer duyguları Bıçakçı’da da hissettim -ki kendisi Bener’den etkilendi diye biliyorum- Bir kaybolmuşluk, bir kaybetmişlik hissi, arabesk -depresif demiyorum bakın- bir duygu yoğunluğu yani beni etkilemiyorlar.
Kötü bir kitap değil ama iyi ki okumuşum da diyemem.