Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
272 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Ben bu yazarın kitaplarını anlatmakta biraz zorlanıyorum çünkü normal değil. Çünkü roman okur gibi okuyamazsin kapağın kenarında roman yazsa da. Her kitabinda acaba ne ördü başımıza, dersin. Yakacak yine loblari garanti! Aslında okurken değil okumadan önce zaten yanmıştı.((: Kitle psikolojisinin karanlık, korkunç, iğrenç yanlarını işlerken arafta kalmış ve yozlaşmişligin içinde debelenen arayış içinde olan bir kesimi de Kuklacı olarak yansitmiş diye düşündüm ben. Şöyle baktım, içimizde, belki de biz de dahil olmak üzere maske takmaya zorlanmış ya da takmayı kendi istemiş bir sürü kuklaci var. Kuklacilarin bir gün sesi çıkmaya başlar, maske çıkar... İnsanın karanlık duygularını, yozlaşmış ahlaki, arada kalmışlığın verdiği vicdan karmaşasini belki de bu kadar iyi anlatan bir kitaba denk gelemeyecegim. Psikolojik, felsefik ya da ne derseniz deyin, bu kitaba sadece #yeraltıedebiyatı romanı demek bile sanki hafif kalıyor bana göre. Ya yazar kandiriyorsa? Kitabın sonuna doğru kahkaha attım. Enfesti! Eh haliyle argo anlatım mevcut kitapta bilin. Kitap baştan aşağı tuhafliklarla dolu, isim secimleri bile ((: yav nerden buluyorsun bunları diye soylendim, güldüm pekcok yerde. Özellikle doktorun teşhisi nasırlı elleri için... Uzun lafın kısası okumayı bilen herkesin anlayamayacağı bir tür olduğundan belirli bir okuma seviyesine ulaşan okurların okuması gereken bir kitap. Epope dehşet ve ibretle tavsiye eder
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202444 okunma
207 syf.
3/10 puan verdi
Mustafa Kutlu dan okuduğum bir uzun hikaye daha. Ancak en beğenmediğim kitabı oldu. Konular çok dağınık,olaylar çok köpük ve anlamsız olmuş. İlk defa bir kitabını beğenmedim. Nur kitabın başından sonuna kadar bir arayış içinde ama aradığını bulamadı. Sonunda da anlamsız bir şekilde bitti. Acikcasi konular aşırı kopuk. Sanki ayaküstü yazılmış gibi. Yazarın kalemini çok sevmeme rağmen bu kitabını sevemedim. Çok da tavsiye etmiyorum.
Nur
NurMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20144,052 okunma
Reklam
"Vıcık vıcık insanlar kaynıyor caddelerde."
Gelişinle ışıklar yandı. Yepyeni bir zamanı yaşıyorum seninle. Yepyeni bir ömrü sürdürmeye başlıyorum. İnsanlar yine aynı insanlar biliyorum. Bu şehir aynı şehir. Yıl 1964... Mevsim yaz bitimi. Yine türlü bayağılıklarla çalkanıyor dünya. Yine şerefler ayaklar altında çiğneniyor, yine çarşılarda gramla satılıyor fazilet. Kişiler yine durmadan bir şey arıyor ve bu arayış içinde birbirlerine her türlü kötülüğü yapmadan edemiyorlar. Vıcık vıcık insanlar kaynıyor caddelerde. Kötüler, iyiler bu pazarda aynı fiyatla alıcı bulabiliyorlar. Aklar gitgide yitiriyor aklığını ve karalar her zamankinden daha kara. Sadece ben eski yerimde değilim artık. Beni bulduğun yerde değilim. Elbisemi çamurlardan, içimi kötülüklerden temizledim. Sana ve senin engin sevgine layık olabilmenin çabası içindeyim. Geç de olsa, güç de olsa adım adım yaklaşıyorum sana.
Sayfa 254 - Mihriban'a Mektuplar - Uzak YalnızlıkKitabı okudu
Ruhum bir yerde durabilseydi, kendimi denemekle kalmaz, bir karara varırdım: Ruhum sürekli bir arayış ve oluş içinde. Anlattığım hayat basit ve gösterişsiz; zararı yok.
bir hakikat vizyonuyla sonlanan büyük arayış, sayısız oyalanmayla, yan yola sapmayla, anımsamayla, zihinsel ve maddi engellerle ve hem tehlikeli hatalarla hem de ne kadar yanlış görünseler de doğru olan hatalarla doludur.
Sayfa 43
Jolan Chang
"Sevişme alanında başarıya ulaşmanın tek sihirli anahtarı her çiftin hiçbir baskı ya da utangaçlık duygusuna izin vermeyen bir arayış içinde denemelerini sürdürmeleridir."
Reklam
Sabit görüşlülük kötüdür. Belirli bir düşünceye sahip olduktan sonra, daha fazlasını geliştirmeyi gerekli görmeyenler çabuk hata yaparlar. İnsan var gücüyle kendini verip çekirdeği yakalamalı, sonra da onu geliştirmek için ömrü boyunca kendini eğitmekten vazgeçmemelidir. Böylelikle ulaşacağı şeyler akla hayale sığmaz. Yalnızca “bunu da mutlaka edinmeliyim” düşüncesiyle ve “ne yaparsam, Savaş Yolu’nda yararıma olur” endişesiyle bütün yaşam boyunca arayış içerisinde olunmalı, düşünceler sabit kalmamalı, insan kendini eğitmeyi sürdürmelidir.
o yürek hiçbir arayış içinde değil kırılgan zarfının az güvenilir koruyuculuğunda unutmuş diğerlerini ve belki kendini de.
Dünya, Ben arayışına saygı duymuyor, hatta böylesi bir arayış içinde olanları cezalandırmak için çaba sarf ediyordu. Dünya düzeneği, Ben’ini arayanlara acı vermek üzere kurulmuştu.
Ayna transferansında hasta sürekli terapistinin onayını ve be­ğenisini arar. Bu arayış, çocuğun, ilgi çekme gösterilerine karşılık annesinin gözlerinde bir pırıltı aramasını andırır. Kohut'a göre, anneden gelen onaylayıcı tepkiler normal bir gelişim için büyük önem taşır ve çocuğun kendisine değer verebilmesini sağlar. An­ne mirroring tepkileri vermediğinde, çocuk, bütünlük duyusunu sürdürmede ve kendine olan saygısını korumada güçlük çeker. Bütünlüğünü koruyamayan çocuk umutsuzluk içinde kusursuz olmaya ve "performansı" ile ebeveynini etkilemeye çalışır. Tedaviye gelen bir yetişkin de ayna transferansı geliştirdiğinde, "tera­pisti için performans" göstererek ondan onay alabilme çabalarına girebilir.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.