İnsan yapmadan önce, yaptığını başkalarına hiç söylememeli. Böyle olmazsa sonuna kadar gitme cesareti gösteremez. Çünkü, artık bu onun öz düşüncesi değil, kendinde göreceği, başkalarının zavallıca düşünceleridir.
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmıyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. Her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. Girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. Ne, biliyor musun gönül yorgunluğu? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. Baktığın yüzlerden soğuyorsun.
İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil.
YouTube kitap kanalımda Yakıcı Sır kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY
Nasıl ki milletler arasında savaş olduğunda buna dünya savaşı deniyorsa, insan ilişkileri konusunda sadece insanlar arasında gerçekleşen dünya savaşları da vardır.
Edgar'ın annesinin yaptığı şeyi unutturmaya
2020 yılına en sevdiğim yazar Yaşar Kemal ile başlamıştım, yine Yaşar Kemal ile bitiriyorum.
Yaşar Kemal Hüyükteki Nar Ağacı’nı 1951 yılında yazmış ama kaybetmiş. 1982 yılında tesadüfen bulmuş, düzenlemeler yapmış ve yayımlanmış. Yani kitap 1982 yılında basılmış olsa da Yaşar Kemal’in ilk eserlerinden diyebiliriz ve Yaşar Kemal’e başlamak
Ghibli’nin masumiyeti
Doğayla bağlantılı olan Shinto değerinin yitirildiği-ni söyleyenler var. Bu kaybın en sert eleştirmenlerinden biri, ikigaisi ile tanımlanan bir başka sanatçıdır: Studio Ghibli’nin prodüktörlüğündeki animasyon filmleri yönetmeni Hayao Miyazaki.
Neredeyse bütün filmlerinde insan, teknoloji, hayal dünyası ve doğa bir çatışma
Her Temas İz Bırakır kitabının yazarı. Behzat Ç. gibi tüm Türkiye nin bende dahil olmak üzere izlediği bir dizinin yazarı. Behzat Ç. benim en beğendiğim belki 10 diziden biridir. En beğendiğim 3 Türk dizisinden biridir. Yazının konusu Behzat Ç. dizisi ya da dizi ile alakalı bir konu değil, tamamen dizinin yazarı Emrah Serbes in ta
Bitti. Sanırım ben de bittim. Bazı bitişlerin ardından başlamak zordur ama bir yerden başlamalıyım sanırım yazmaya. O bir yer neresi onu da bilmiyorum. Bir kitap okudum hayatım değişti, der
Orhan Pamuk, ekliyorum: "Bir kitap okudum, başıma gelmeyen kalmadı."
Yolculuktan yolculuğa sürüklenirken, zamandan zamana savrulurken buldum kendimi. Bir
Neden? Niye bu kadar korkuyor bu şerefsiz sapıklar birinin öğrenmesinden? Çünkü o leş ve iğrenç zihniyet bile hâlâ umutlu bu toplumdan. Hâlâ birilerinin o saf, masum bedenlere - çocuklara yardım edeceğini ve bu toplumun o şerefsizlere gereken cezayı vereceğini düşünüyor. Ama maalesef gerçek bu değil. Gözlerimizin önünde haykırıyor çocuklar. Bir
Feminizm, çocukluğumuzdan beri kulaktan dolma bilgilerle özünden saptırılmış, medya aygıtları tarafından şeytanlaştırılarak artık modası geçmiş bir kavram olarak lanse edilse de tarihi mücadele ve ihtişamla dolu, güncelliğini koruyan bir akım olmayı sürdürüyor. Pek çok genç kadının sadece “kadın” olmasından sebep maruz kaldığı bir dizi toplumsal