Savaşlar, kanlar, gözyaşları ve hüzün bitmiş. Yerini yalnızca mutluluk almış. Mutlak bir mutluluk. Eğer canını sıkan bir şey olursa bir tanesi hepsine bedel ‘Soma’ yut ve tatile çık.
Mutlu bir toplum fakat kimse birey değil. Birey olmaya dair her şey elinden alınmış ama mutlu bir toplum.
Kitap zaman zaman durağanlaşan zaman zaman da merak duygusunu alevlendiren bir yapıya sahip. Bir ütopyayı anlatıyor fakat 2024 dünyası da içinde 3524 dünyası da.
Şu anki tüketim toplumunun bilinçli şekilde yaratılmış hali mevcut bu kitapta. ‘’Eski kötü, yeni her zaman iyi’’ - ‘’Yama kötü’’.
Kitap içerisindeki karakter gelişimleri bi çok açıdan güzel işlenmiş. Bernard’ın şekli itibariyle dışlandığı topluma Vahşi ile birlikte dahil olduğunda aslında derdinin birey olmak değil toplumun parçası olmak olduğunu anlıyoruz. Vahşi’nin hayatı boyunca annesinin hikayeleriyle hayalini kurduğu öteki tarafın aslında hiç de istediği gibi bi yer olmadığını anladığında yalnız kalmak için verdiği çaba çok güzel anlatılmış.
Tanrıya ihtiyacı kalmayan bir toplum. Mutlu bir toplum fakat her şeyi elinden alınmış. Hüzün, öfke, nefret, aşk, aile insanı insan yapan bütün değerler yok edilmiş. Kişinin yalnız kalmasına asla izin verilmiyor.
9 saatlik çalışmaya şartlandırılmış ardından 3 4 gramlık soma tatili yapan insanlar günümüz dünyasında saatlerce çalışıp 3 4 saat tiktok instagram gibi platformlarda hayatını geçiren kişileri hatırlattı bana.
Kitabı genel olarak beğendim. Bazı yerler insanı yoran fakat derin düşüncelere sokan yapıya sahip.