Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Asker Duası
Cenk meydanında nice koç yiğit Din ve yurt için oldular şehit Ocağı tütsün, sönmesin ümit, Şehidi mahzun etme ya Rabbi! Soyumu zebun (güçsüz) etme ya Rabbi!
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Reklam
İnsanlar gittikten sonra o ölü bölgede geriye ne kaldı? Eski kabristanlar ve biyo-mezarlık olarak adlandırılan hayvan mezarlıkları. İnsan sadece kendisini kurtardı, kendi dışındaki tüm canlılara ihanet etti. Köyler boşaltılır boşaltılmaz gruplar halinde bölgeye gelen silahlı asker ve avcılar hayvanları vurdu. Oysa o köpekler insan sesine koşuyordu... Kediler de... Atlar da... Neler olduğunu hiçbiri anlayamadi. Üstelik yaşananlarda onların zerre kadar suçu yoktu; ne yabanıl hayvanların ne de kuşların; hiç suçları yokken sessizce öldüler ki bu daha da korkunçtu.
Dua
Huneyn Ğazvesi esnasında Hz.Peygamber'in duası ile müslüman olan şahıs, kendisinin İslâm'a girmesine vesile olan mesut hadiseyi şöyle anlatıyor: Huneyn günü Rasûlüllah'la beraber harbe iştirak ettim; fakat müslüman olduğum ve Peygamber'i kabullendiğim için falan değil... Sadece Hevâzin'in Kureyş'e karşı asker toplaması ve savaş açması zoruma gitmişti. Muharebe esnasında Rasûlüllah'la beraber bulunurken dedim ki: "Ya Rasûlallah, ben, siyah-beyaz (ala) atlar görüyorum!” Buyurdu: "Şeybe! Müslümanların nusratına gelen bu atları ancak kâfirler görür.” Sonra elini sırtıma vurdu ve : "Ya Rabbi, Şeybe'ye hidayet ver.” diye dua etti. İkinci ve üçüncü defa vurup aynı şekilde duada bulundu. Üçüncüsünde elini sırtımdan kaldırdığı zaman yeryüzünde bana ondan daha sevimli bir başka şey daha yoktu.
Sayfa 394Kitabı okudu
Kont Grabbe ve kurmayları, çadırlarında toplantı üstüne top­lantı yapıyordu. Ellerinde puroları, lületaşından pipoları ve yerel zarif papirosileriyle sürekli çay içiyorlardı. Savaştan, ölümden ve yıkımdan bahseden, sürekli emirler yağdıran komutanların ara­sında emir erleri, barışı ve memleketi hatırlatan bir leitmotif olan kocaman pirinç
Duası bedduasından beter:))
seni ilençleyen ağzım kutsasın bu kez! Uğrunda yanıp tutuşsun hükümdarlar, yüce erk sahipleri, iki konak öteden dövünsünler sabırsızlıkla; dört konak öteden saçlarını silksinler sabırsızlıkla, asker, kendini tutamayıp, kemerini çözsün senin için lacivert taşları, altınlar versin sana, güzel küpeler armağan etsin sana, etsin de yağmurlar yağsın toprağına, dolsun ambarların, büyücü seni alsın, Tanrıların sarayına götürsün, koca senin yüzünden yedi çocuklu karısını boşasın!"
Sayfa 72 - Türkiye İş bankası kültür yayınları 18. basımKitabı okudu
Reklam
«... Çünkü yenilgiyi tatmadın. Oysa ben... Ben tattım onu!» demişti tecrübeli asker. Sonra devam etmişti. «Yenildim ve düşman ayağı altında kaldım. Yaralanmıştım. Yarı ölü bir haldeydim. Komutam altındaki yiğitlerden en bahtlı olanları ancak benim durumumdaydı. Yenilginin ne olduğunu anlayınca, zaferin tadını hatırladım birden. Ulu Tanrım seni korusun, sana yenilgi göstermesin oğul, Ulu Tanrım seni, bir yenilginin öcü ardından koşturmasın.» Emir Muhammed'in duası kabul olunmamıştı. Yenilginin acısını şimdi Laçin de duyuyordu.
Sayfa 484Kitabı okudu
Çernobil topraklarındaki insanların durumu hazin. Ama hayvanların durumu daha hazin. Bu konudan bahsetmemiştim. Şimdi anlatacağım... İnsanlar gittikten sonra o ölü bölgede geriye ne kaldı? Eski kabristanlar ve biyo-mezarlık olarak adlandırılan hayvan mezarlıkları. İnsan sadece kendisini kurtardı, kendi dışındaki tüm canlılara ihanet etti. Köyler boşaltılır boşaltılmaz gruplar halinde bölgeye gelen silahlı asker ve avcılar hayvanları vurdu. Oysa o köpekler insan sesine koşuyordu... Kediler de... Atlar da... Neler olduğunu hiçbir anlayamadı. Üstelik yaşananlarda onların zerre kadar suçu yoktu; ne yabanıl hayvanların ne de kuşların; hiç suçları yokken sessizce öldüler ki bu daha da korkunçtu.
Sayfa 51
İki eşref (faziletli) saat var. Onlarda gök kapıları açılır ve dua eden kimsenin duası ender geri çevrilir: • Namaza başlarken yapılan dua. • Allah yolunda düşmanla çarpışmak için asker saf haline geldiği zaman yapılan dua.
Trabzon, kıyıda demirlemiş, her biri aşağı yukarı ikişer grostonluk dört paslı askerî nakliye sefinesi ile, mazı ve akçaağaçlar içinde âdeta kaybolan Fâtih Câmii ve çevresindeki, herbiri mütevâzı birer mimârî şâheseri olan küçük evler ile, başta Zağnos Paşa’nınki olmaküzere taş köprüleri ve nice câmi ile, Küçük Ayvasıl Kilisesi, hükümet binâları,
Reklam
Mustafa Kemale içten içe deli gibi kızıyor, kızgınlığını da açığa vuramadığı için kudurmuşluğu arttıkça artıyor, Mustafa Kemale asker oldular, Yunanı denize döktüler, Padişahı kovdular diye köylülere de çok kızıyor, bütün hıncını onlardan alıyor, bazan gözünün kestiği, Mustafa Kemale düşmanlığını bir iyice anladığı bir yobaz geçirirse eline içini ona bir döküyor, bir döküyor, saatlarca konuşuyor, Osmanlıyı, Abdülhamit Hanı, Vahidettin Hanı anlatıyor, bu mavi gözlü şeytandan bir gün kurtulacakları üstüne imanını tazeliyordu. ... Köylülerden nefret ediyor, mümkün mertebe onların pis suratlarını görmek istemiyordu. Nerde bir köylü görse, yüzünü buruşturuyor, bir şeytan savma duası okuyor, yere kocaman bir tükrük atıyor: "Bir köylü görmüyor muyum karşımda, sanki o sarıbaşı görüyor gibi oluyorum, ürperiyorum efendim, elimde değil, ürperiyorum nuru aynım," diyordu. ... Kaymakam Ramiz Bey sıkıntıdan patlıyor, gece gündüz içiyor, derebey kalıntılarıyla kumar oynuyor. İskenderundan orospular getirtiyor, sabahlara kadar vur patlasın çal oynasın... Kasabaya geldi geleli hiçbir köye çıkmamıştı. Çıkamazdı da. Bir kere köylülerden çok korkuyordu. Bir de sarıbaşın askerlerini görmeye dayanamıyordu. Ama bunların hepsi bahaneydi. Çok derinde, yüreğinde bir köylü korkusu vardı. Bu korkuyu belli etmemek için türlü bahaneler uyduruyordu. ... ... sarıbaşın efendilerine, o namussuz, akılsız, sürüngen askerlerine, yani efendim köylülere kan kusturuyordu.
Asker Duası
Elimde tüfek, gönlümde iman, Dileğim iki:Din ile vatan... Ocağım ordu, büyüğüm sultan... Sultana imdad eyle ya Rabbi! Ömrünü müzdad eyle ya Rabbi! Yolumuz gaza, sonu şehadet, Dinimiz ister sıdk ile hizmet, Anamız vatan, babamız millet, Vatanı ma'mur eyle ya Rabbi! Milleti mesrur eyle ya Rabbi!
Sayfa 108 - Ziya Gökalp
59 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.