Çık gel uzaklardan,
Belki bakarsın bir şiir oluruz....
"Sen de bana bakarsın. Can yoldaşı oluruz birbirimizin. Bizi umursayan bir can var, işte ondan,"
Sayfa 108Kitabı okudu
kodes dediğin yer insanı yavaş yavaş deli eder, tamam mı? delirir herkes. onlara bakarsın, söylediklerini dinlersin, bir zaman gelir, kendin de mi kaçırdın, anlayamazsın. geceyansı bağırmaya başladıklarında, bağıranın kendin olduğunu sanırsın... bazen de sensindir gerçekten.
Sayfa 217Kitabı okuyor
Bazen hak etmediği değerler sunarız sevdiklerimize. Onlar bile şaşırırlar ne olduklarına. Gözünde çok yükselttiğin, bir gün gerçekten yukardan bakmaya başlar sana. Senin yücelttiğin, seni beğenmez. Uzaktan bakarsın eserine. Anlamazsın aranızdaki gerçek uzaklığı. Öyle çok anlam yüklersin ki karşındakine, yaptığı yanlışlar bile doğru gibi gelir sana. Gerçekler yalana dönüşür, yalanlar gerçeğe... Beni böyle bir hale getirdikten çok sonra vardım düştüğüm kuyunun farkına. Anladım ki içimde bu kadar fazla olman, benim eksikliğimdenmiş.
Sayfa 46Kitabı okudu
Ne demektir ‘Köylü bizim efendimiz?’ Köylü kim, bir koca Gazi Paşa kim? Laf gelimi bir laftır bu... ‘Vatan millet yoluna zorlatmaktayım,’ anlamınadır. ‘Köylü takımına efendi dedikse, gerisini anlamalı,’ demektir. Bunca padişah gelip geçmiştir. Osmanoğullarından... Bunca tarih kitapları yazılmıştır ki, eşşek yüküyle yazılmıştır. Bak bakalım birinde
Dadal efendiKitabı okudu
"Bilinki dünya hayatı, bir oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlatta bir çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar. Bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çer çöp hâline gelmiştir. Ahirette ise ya çetin bir azap yahut Allah'ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir."
( Hadîd 57/20)
Meşayıhdan bazısı buyurdu ki:
Nafile ibadetleri yapmaya sürat edip (koşup), farz ve vaciplerin haklarını yerine getirmekten tembellik etmek, kişinin nefsinin hevasına (isteğine) uyduğunun alâmetidir. Allah-u Tealânın kurtardıkları müstesna bu hâl ekseri insanlarda mevcuttur. Bakarsın bir kişi çok virdleri ve ağır nafileleri işler de, bir farzı dahi tam manasıyla yerine getirmez. O hâlde akıllı kişinin evvela baş parasını kurtarıp, sonra ona bağlı kârları tahsil etmesi (kazanması) lâzımdır.
Bize kötülüğe kötülükle karşılık vermemizi istese, Tanrı bize böyle bir kanun gönderirdi, ama o başka türlüsünü gönderdi. Sen kötülüğü yok etmek istiyorsun, ama o senin içinde büyüyor. İnsan öldürmek kolay, ama kan ruhuna da sıçrar. İnsan öldürenin ruhu kanar. Kötü bir insanı öldürünce kötülüğü de yok ettiğini sanırsın, sonra bir bakarsın ki yok ettiğini sandığın kötülükten daha beteri senin içinde büyüyor. Musibete boyun eğersen, gün gelir musibet de sana boyun eğer.
Amele milleti karıncaya benzer... Bugün burada oturur, yarın bakarsın öbür avluya taşınmış.
Ruhunu kaybetmek pahasına dünyayı kazanmaya kalkışmak açgözlülüktür. Ama unutma ki ruhuna dört elle sarılırsan, seni asla terk etmez. Oysa dünya bir gün bir de bakarsın elinden gidivermiş.
Sayfa 4Kitabı okuyor
Abdullah b. Mes'ûd da şöyle demiştir: "Bilsem ki bu dünyada sadece 10 gün yaşayacağım; yine de hemen evlenir, Rabbimin huzuruna nikahsız bir şekilde gitmezdim!" Peki bu durum sadece sahabede mi söz konusu? Hicri 241'de vefat eden Ahmed b. Hanbel hanımını defnettikten sonra oğluna şöyle demiştir: "Oğlum! Koş beni falanca kadın ile nikâhla. Bakarsın ölüm meleği bana yolda yetişir, ben Rabbime nikâhsız bir şekilde gitmeyeyim." Evliliğin ibadet olarak anlaşılması meselesi biraz farklı bir mesele olarak karşımıza çıktı. Biz hâlâ evliliğe böyle bakamıyoruz. Bakamadığımız için evlerimizde ve evliliğimizde arızalar var.
Sayfa 17 - 8. baskı, eylül 2020Kitabı okuyor
Uyanınca bir de bakarsın zihni biteviye meşgul eden dertler dörtnala koşup dönmüş kafeslerine.
Sayfa 64Kitabı okuyor
Yapraklar gibidir insan soyu.
Bir yandan rüzgar bakarsın onları döker yere,
Bir yandan bakarsın bahar gelir,
Yenilerini yetiştirir, yeşertir orman,
Böylece soyların biri göçer, biri doğar.
Bizde böyle kabuk çoktur: Bir bakarsın, eh, adama benzer gibi... ama yakından bakınca görürsün ki, yalnızca bir kabuk! İçi yok! İçi yenilip, bitmiştir!
Sayfa 91Kitabı okuyor
