"Üslûbun kimliğindir." diyordu Cemil Meriç bir makalesinde...Kimliğin, kim olduğun, neye hizmet ettiğin, neyi aradığın ve neye talip olduğun...
Düşüncenin değil sadece, kalbin de, bir kitap gibi satır satır okunması, mühim mevzuların altının çizilmesi, tahlil edilmesi ve belki de en son konuşulması, bunu ne düzeyde
Yüksek müsaadenizle bugün biraz kendinden bahsetmek istiyorum. Sizlere derinin altında sıkışıp kalan bir cam kırığından bahseder gibi, hayatımdan bahsedeceğim. Bu hiç bir şeyi değiştirmeyecek. Beni anlamayacaksınız, sadece ara sıra bardağınızdaki kadehlerden yudumlar alıp, yüzünüze beni dinlediğinizi belirten mimikler konduracaksınız. Abiler,
Siz hiç koca bir ailenin içinde yalnız bir çocukluk geçirdiniz mi? Sorumsuz ve sizinle hiç ilgilenmeyen, sizi hiç anlamayan bir anne babanız oldu mu? Anne baba şefkatinden yoksun ve ihmal edilip içinize kapanarak yaşadınız mı? Hayır mı? Öyleyse bu romanı mutlaka okumalısınız. Helen, anne babası, büyükanne dedesi, bakıcısı olduğu hâlde aile içinde anlayış gösterilmeyen, ihmal edilen, yalnız bırakılan küçük bir kızdır. Annesi hafif meşrep, uçarı ve vaktini konken partilerinde geçiren bir kadın, babası ise kumarbaz bir işadamıdır. Annesi, kızı ile hiç konuşmaz ve onu bir baş belası olarak görür. Çünkü anne, kendini çok güzel ve genç görmektedir. Kızını da kendini yaşlı gösteren bir varlık olarak görür ve ona çok kötü davranır. Helen ise aksine çok akıllı, hassas, kuvvetli bir gözlem gücü olan ve tek başına ayakta durabilen bir kızdır. Bütün ihmal edilmişliğine rağmen kendi hayat felsefesi ve düş gücüyle olayları, ailesini çok doğru değerlendirir. Bu yüzden Helen'in iç konuşmaları çoktur. Kitabın devamında sizi acı bir son bekliyor. Tolstoy okuyanlar kitabın yazarının ufkunu daha iyi anlayacaklar. Ben kitabı okurken Helen'in yalnızlığına ortak oldum. Siz de okuyun ve küçük kızın yalnızlığına dokunun...Bence yalnızlık yürekte başlar ve paylaşıldıkça azalır...Keyifli okumalar
"Tam olarak fark neydi? Hangi insanların çizgili pijama, hangilerinin üniforma giyeceğine kim karar vermişti?"
Savaş, hırs, nefret, ırkçılık gibi birçok kavram çocukların sözlüğüne ait değildi, olmamalıydı da. İnsanlar arasında ayrım yapamazlardı onlar. Daha öğretilmemişti ki onlara. Eğer tanışmaması gereken iki çocuk karşılaşırsa
Yüce İda dağından bir top ışık doğar
Sarı rubalı şafak, Okeanos'un akışlarından doğdu
Tanrıların kralı Yüce Zeus, yazdı tekmil canlıların kaderini
Doğdu dünyanın en üstün diyarında bu büyük destan
Adı şanlı kendi şanlı Homeros'un dilinden
Anlatıldı binlerce yıl önce
Şimdi ben de bu şiirsel destanı anlatacağım size
Homeros gibi değilse de
Sene bitmeden okumayı başardığım mükemmel bir eser. Bu kitaba karşı tuhaf bir ön yargım vardı. Sanki çok sıkıcıymış gibi geliyordu. Hatta Maksim Gorki'ye karşı da bir ön yargım vardı. Bu yüzden aylardır elimde olmasına rağmen okumadım. Her seferinde şu kitap bitsin okuyacağım dedim ama hiç okumadım. En son yeter arkadaş nedir bu zulüm, dedim ve
Şu günlerde 1K’da “kadına şiddet” kapsamında öyle güzel şeyler okunuyor ki, bu farkındalığın kıvılcımlarını atan ve güzel bir etkinlik başlatan
Adem Bey’e ve O’nu destekleyen herkese teşekkür ediyorum. Ben bu etkinliğe sadece “İstanbul Sözleşmesi” ile katıldım, çünkü diğer kitapları okuyacak ve kaldırabilecek gücü kendimde görmedim. Çünkü
Öncelikle incelemenin başına bir "SPOİLER" yazalım :)
Uzun zamandır inceleme yazmayan şahıs olarak, inceleme başlığı altında kitaptan yaptığım bol bol alıntılar yardımıyla konu konuyu açar misali bir şeyler yazacağım. Bana kalsa ben inceleme yazmadan okumaya devam edeceğim de... Sevgili https://1000kitap.com/Nordavind tarafından kitaba
Yaklaşık 2 gündür hesabım kapalıydı...
Bu süre içerisinde, sıklıkla yaptığım gibi, bir ormanda, bir vadide, ya da bir ırmak kenarında yapayalnız ateşin başında kahvemi yudumlarken, kendimi dinlemek, sessizliğin seramonisinde huzur bulmak, bana iyi geliyor...
Fakat döndüğümde benim 17.000 takipçi hala firardaydı.
Ulan olm canım sıkılıyor işte. Aranızda anlaşıp nereye gittiyseniz beni de götüreydiniz ya!
O kadar mı baş belası birisiyim yani.
Tamam! Bazen muzip ya da nuktedan karakterimin de açığa çıktı oluyor ama, yeminle bu sefer gıkımı bile çıkartmazdım 😂
Merhaba sevgili okurlar!
Okunmamış biriken kitaplar hepimizin baş belası. Bir kenarda duruyorlar, sinirimizi bozuyorlar, baktıkça okuyasımız gidiyor ya da onları neden aldığımızı sorguluyoruz ve bu böyle gidiyor. Tabii ki bu problemin tek sorumlusu biziz. Çok fazla kitap alıyoruz, severek alıyoruz, ama daha elimizdeki kitapları bitirmeden bu kitapları bir kenara atıyoruz, sonra bu döngü devam ediyor ve okumadığımız kitaplar biriktikçe birikiyor. Artan kitap fiyatlarından ötürü bu durum bizi de zedeliyor aslında. Bende hem bütçemi daha fazla zorlamamak, hem de 2024’e daha temiz bir sayfayla giriş yapmak için bu ay ve ocak ayında kitap almayacağım. Bunu da bir çeşit challenge’a çevirdim, kurallar şöyle:
1)Herhangi bir kitap satın alınmayacak.
2)Kitap takası yapabilirsin.
3)Kütüphaneden tabii ki kitap alabilirsin!
4)Elindeki kitapları bitirene kadar durmak yok.
Challenge’ın ilk haftasında neler okuduğumu YouTube kanalında sizlerle paylaştım. İzlemek isterseniz:
youtu.be/xXwnjc_PXuE?si=...
Challenge’a katılmak isterseniz #kitapalmamachallenge ile katılabilir, neler okuduğunuzu paylaşabilirsiniz!