Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
160 syf.
·
Puan vermedi
Resimli kitaplarda göç hikâyeleri çok ilgini çekerdi Can, üstüne çok konuşurduk. Bu kitabı okurken aklıma o sohbetler, soruların geldi. Zorunlu göç geçmişi olan bir ailenin ortanca oğlu Sebestian, evlatlık olan abisine ithafen bu kitabı yazıyor. Evlatlık olma, kökenler, kimlik, aidiyet kitabın ana konuları, abisini anlatmak istiyor bize
Direniş
DirenişJulián Fuks · Timaş Yayınları · 202386 okunma
"Bugün günlerden 26 Nisan Cuma günü. Saat 03.26 ve yazdığım vakitle beraber daha da ilerlemeye devam ediyor. Bu satırları neden yazdığımı inan bilmiyorum. Daha önce seninle vedalaşmak için çokça fırsatım olmuştu ama hiçbirinde bunu yapabilecek cesaretim yoktu. Ne oldu da şimdi o cesarete sahip oldun diye sorarsan bana, susmak dışında bir şey
Reklam
İşte iki insan arasında bazan irkilircesine duyduğumuz bu uzaklıktır ki, «Kuluma şahdamarından daha yakınım diyen Allahın sırlarından bir işaret... Bütün itibarı yakınlıklar arasındaki uzaklığın ifadesi ola- rak, (Mopasan)ın «Yıldızların Bikesliği» adındaki hikâyesine bir zamanlar bayıldığını söyleyen Peyami Safa, asıl Yunus Emre'ye bakmalıydı: Bir garip öldü diyeler, Üç günden sonra duyalar, Soğuk su ile yuyalar: Şöyle garip bencileyin. Meğer ki, gökte yıldızım, Ola garip bencileyin. Garibiz; her yerde, her şeyin içinde ve herkesin ortasında garibiz... Vatanımız burası sanmayın!.. Ve bu gurbet Allah has retinden başka hiçbir şey değil... Her şeye ve herkese uzaklığın da aks-i davası o, Allah... Yakın olan o, ama biz farkında deği liz Öyleyse bazan, hem de ezbere: - Bir Allahım bilir, bir de ben... Derken ne kadar doğruyu söylemiş oluyoruz. En doğrusu: -Yalnız Allah bilir.... Bu kadar!... Benimki de, fertler arası bütün münasebet ve intikal vasıtalarını kaybetmenin, dipsiz bir kuyu içinde tek başıma kalmamın ve ilahi azâmeti, birdenbire şahdamarında hissetmenin haliydi
Elinde bir silah varsa ve grup içerindeysen normal insan değilsindir artık
Tanyeri ağarırken cenk borusu çaldı; kimse kaçma­sın diye bütün köyü kuşattık; yakınları -oğul, kardeş ya da koca- asilerle birlik olanların, köyün dışına, dikenli tellerle çevrili bir çukura atılması emredildi. Evlere do­ luştuk, ihtiyarları, kadınları yataklarından söküp aldık; herkes haykırmaya koyuldu; kapılara, pencerelere, bah­çedeki kuyunun kenarına yapışıyorlardı, zorla götürmek gerekti. Dipçikle ellerine vurduk, sürüklerken giysilerini paraladık; dikenli telle çevrili çukura indirmek için sıraya koyarken birçoğu yaralandı. Başlangıçta, içimden ağ­lamak geliyordu; bu haksızlık beni isyan ettiriyor, çığlık­ larına dayanamıyordum. Zorla sürüklediğim ihtiyar ka­ dınlar lanet yağdırıyor, benim içimden onları kucaklayıp birhkte ağlamak geliyordu. “Biz ne yaptık? Neden dikenli tellerin ardına koyu­ yorlar?” diye haykırıyorlardı. Ve ben, yanıtlıyordum on­ları: “Hiçbir şey yapmadınız, suç sizin değil, hadi yürüI”yün Ama yavaş yavaş -nedir adına insan denen bu leş kokulu ve tehlikeli hayvan?- kendimi oyuna kaptırdım. Kendime karşın kötü bir insan gibi davrana davrana kö­tüleştim. Alıştım vurmaya; kadınları saçlarından sürük­ lemeye, küçük çocukların üstünde tepinmeye başladım
Biz neye sıvanmaktan gelmekteyiz Farmason? (Dümbüklük)
Koca Tanrı yeni zanaatta ihvanlara karşı utandırıp yere baktırmasın, biz bugün resmen dümbüklüğe sıvandık ve de bismillah dedik giriştik!” “Hay Allah belanı versin! ‘Bu deli ne diyecek?’ diye...” “Vay! Dümbük nedir bilemedin öyleyse... Yazıklar olsun senin doktorluğuna, hemi de Farmason doktorluğuna! Oğlum Doktor Farmason, dümbük demek, resmen pezevenk demektir. Ama, şükür Allah’a, pezevengin baldırı çıplak soyu değil! Yazıhane sahibi, yüksekokullardan diplomalı, toplumda büyük saygılı yeri olan pezevenklere ‘dümbük’ denir.” “Bulmuşsun layığını... Demedim mi ben sana, bu körpe kız illeti gayet tehlikelidir senin yaşlarda, çünkü sonu budur. Hiç şaşmam! Hayır, dermanı filan da var sanma! Bittin bil! Demek eve gidince seni ben, İttihatçıların komitacı defterinden, İstanbul Barosu’nun avukat kütüğünden silip...” “Evet! Dümbük defterinin başına yazacaksın ve de hiç korkma, şuncacık günahımı almayacaksın! Dümbük defterine hoplamamızın nedenine geldi mi? Hayır, yanılmaktasın kardeşim Farmason, körpe kızlara güç yetiremeyip alta düşmek yüzünden değildir. Sen bu zamana kadar boşuna bekâr yaşadın, körpe kız işinden ürküp... Şunu bilesin ki, körpe kızdan, ille de senin benim gibi kart heriflere dünya kurulalı beri hiçbir zarar erişmemiştir, belki körpe kızlar, kart zamparalardan zarar görmüşse görmüştür.”
56 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 saatte okudu
Merhaba arkadaşlar. Mutlu geceler ve nasılsınız? Uzun yıllar sonra yeniden Oscar Wilde ve onun özlediğimiz kalemine geri dönüş yaptık. Birkaç eserini okuyarak bu seriyi tamamlayacağız. Hiç yumruk yediniz mi diye başlamak istiyorum bu kitaba da. Çünkü Wilde’nin bu kitabı tam olarak bu etkiyi yapıyor hatta yeri geliyor daha fazlasını da yapıyor. Ben
Bülbül ve Gül
Bülbül ve GülOscar Wilde · Can Yayınları · 2020210 okunma
Reklam
/kimsenin içine girmek için anlatmıyorum ben. akıp gitsin de istemiyorum. boğazınızda kalmalı. dilimin tutuk müziği, itmeli. akıp gidiciliğin uyuyan ritmi değil uygun olan. biz ölüyoruz. size bunu anlatıyorum. akıp gitmesi gerekmiyor. bu dilin, hep tökezleyip düşmesi gerekiyor. çünkü biz, tökezleyip düşüyoruz/
Akşama doğru Türkan Şoray gazetecilerin kulağına bir şeyler fısıldadı. Kendisini Yavuz Turgul diye tanıtan genç bir gazeteci (Ses adına röportaj yapan) bana yaklaşarak şunları söyledi: "Türkan Hanım'ın sizden bir ricası var. Sizi evine davet ediyor. Eğer kabul ederseniz, yazarlık üzerine bir görüşme yapacaksınız. Kendisine roman yazma tekniği üzerine bilgiler veriyor olacaksınız. Biz de bu görüşmenin röportajını yapacağız." Önce sorunu anlayamadım. Ayıp değil ya, ben o zamana kadar gazetelerde çıkan bu tür yazıların hep gerçekleri yansıttığını sanıyordum. Böyle yakıştırıp uydurulmuş sahnelerden derlendiğini bilmiyordum.
Sayfa 253
·
Puan vermedi
Nedret-Güzide Sabri
"Biz böyle büyük, feci bir aşk hayatı, yaşayan iki mutsuzun çocukları değil miyiz?". Fikret ve Nejat içim ağladığım "Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi" kitabından sonra bu kitap yarama tuz bastı adeta. Birisi gider de yokluğu suratınıza çarpar ya işte bu kitap da öyle indi üstüme. "Ebediyen güneşsiz kalan hayatımın baharı solalı ,o hüzünlü mehtabın nuru söneli tam on yedi sene oldu, kızım. İşte ben, o zamandan beri baharsız, mehtapsız ,güneşsiz yaşıyorum." Şu sözlerin nahifliğine bakar mısınız ya adeta bir Zeki Müren şarkısı içinde gibiydim bu kitabı okurken. Nedret'in kimseye nasip olmayacak gönlü, Nejat'ın yalnızca Türk edebiyatı kitaplarında görülecek pişmanlığı, vurdumduymaz kadını en iyi şekilde temsil eden Mualla'nin bile Nedret'i takdir edişi... Hele Nejat ve asla aşınmaya aşkı yok mu, işte o ya bu kitabı elden düşürmeyen. 26.04.2024 Cuma
Nedret
NedretGüzide Sabri Aygün · İthaki Yayınları · 2021511 okunma
Kendini öteki karşıtlığı üzerinden tanımlayan her özne sorunludur. Çünkü bu durumda karşı çıktığım ötekine ömür boyu bağımlı olurum. Kültür emperyalizmini alt etmenin yolu sürekli ona bağırıp çağırmak değil, onu yok sayacak ve umursamayaçak kadar birikim ve öz güven sahibi olmaktır. Batı kendini İslam yahut Doğu karşıtı olarak tanımlarken ne kadar hatalıysa biz de kendimizi Batı, Avrupa yahut Doğu karşıtı olarak tanımlamaya başladığımızda aynı tuzağa düşeriz. Ben, beni bir başkasının tanımlamasına izin verirsem artık kendim olamam.
Reklam
TOPLU CEVAPLAR İddiaların aksine: 1- Said Nursî'nin İstanbul'a geliş yılı 1907 2- Said Nursî'nin Nutuk'u 1908'de basıldı 3- Said Nursî, A.Hamid'e hakaret etmedi 4- Said Nursî, SultanReşat'tan para almadı 5- SaidNursî, Urfa'ya giderken Ankara'ya uğramadı (Fesubhanallahil-azim; onca yalana bunca insan
Babası herif gibi caminin önünden geçmeyi canı istemiyor! Eller adamı kınar köylük yerinde! Köy insanının işi siyasettir dünya da! Millet namaza gider ama ne amaca gider? Onu kimse bilmez! Kimi, “El gidiyor, ben de gideyim!” diye gider, katardan kalmak istemez. Kimi, “Gideyim, çünkü namazına aptesine, dikkatli adamı iyi bilirler!” diye gider. Biz bu kadar yaş yaşadık, Peygamberimiz altmış üç yaşında ölüp gitti, bizimki de oralara vardı, az değil, kimin ne yolda gittiğini az çok anlarız.
+Fazla mı kirliyiz sanki... - Biz fazla kirli değildik, biz fazla kirletildik sanki - İlk darbe değil ki bu, Küçük kız. Neden koydu bu kadar? + Bilmiyorum, Acımasız. Her darbe sanki ilkmiş gibi. Alışamadım, bir türlü bende bu duruma. - Alışmak zorundasın. Her darbe de yıkılırsan, hep yerde kalırsın. - Dikkat çekeceksin, böyle yaparak,
·
Puan vermedi
BAŞKUMANDAN NEMECSEK
kitabı sırf kayra ağabeyin 3 kitap ve naralar parçasında duyduğum için aldım ve okudum. kitabın anakonusu pal sokağı çocukları ezik ve daha güçsüz bu yüzden bilyeleri falan çalınıyor kızıl gömlekliler tarafından, buna dur demek için savaş falan yapıyolar ama sonu çok üzücü bitiyor. ben de bu hesabı sırf okuduğum kitapları unutmayayım diye yazıyorum. çok bir olayı yok kitabın güzel bir kitap macun derneği falan bir şeyler anlatmaya çalışmışlar da biz laftan sözden anlayan adamlarız. karakterler çok güzel arada yapılan kahpelikler geri dönüşler falan aradığım tatta bu yüzden 3 günde okudum. çok komik yorum yapılabilecek bir kitap değil çocuklar arasında geçtiği için, arsa muhabbeti de güzel. bu kadar çok bir şey yazasım yoktu zaten sırf kendim bundan 1 yıl sonra baktığımda konusu neydi diyebileyim diye yazıyorum.
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,5bin okunma
122 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 saatte okudu
DÖRT ANLAŞMA- DON MİGUEL RUİZ
KENDİNİZLE GÜNCELLEYİN! Genellikle bilinç düzeyi yüksek fertler olarak, yaşam kalitemizi arttırmak ve milyarlarca yıllık evrendeki kısacık ömrümüzde daha verimli bir zaman geçirmek için kişisel gelişimimize önem veriyoruz. Bize günlük hayatımızda faydası olabilecek, olay ve olgulara daha mantıklı tepkiler verebilmemizi sağlayacak düşünce, inanç,
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202311bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.